kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Nisan 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Birine güzel yemek yapmak ilan-ı aşktır!

10.04.2009
Serra Yılmaz, Turkmax'ta yaptığı yemek programına neden 'Temel İçgüdü' adını verdiğini açıkladı: Yemek ve cinsellik birbiriye ilişkilidir; tadıyoruz, kokluyoruz. Hem biri için yemek yapmak ilan-ı aşktır!..
Usta oyuncu Serra Yılmaz Turkmax ekranlarında yayınlanan 'Temel İçgüdü' adlı yemek programıyla dikkat çekiyor. Karaf dergisine konuşan Yılmaz, programının gördüğü ilgiden memnun olduğunu belirterek yemek merakını anlattı.

* Programınızın adı neden 'Temel İçgüdü'?
İki temel içgüdüyü de kapsayan bir program yapmayı düşündüm. Yemek ve cinsellik birbiriyle çok ilişkili. Yemek yaparken de tadıyoruz, kokluyoruz ve bütün bunlar vücutla, tensellikle, cinsellikle ilgili. Esprili bir isim olduğunu da düşünüyorum. Biri için güzel yemek hazırlamak da bir çeşit ilan-ı aşktır zaten.

'KOCAM YEMEĞE SARDI' DİYORLAR
* Peki programa ilgi nasıl?
Hayretler içindeyim. Programa inanılmaz ilgi var. Çok seyrediliyor, çok konuşuluyor. Bu kadar yoğun bir ilgi beklemiyordum. O kadar değişik çevrelerden yorumlar alıyorum ki... Geçen gün yaşlı bir kadın geldi. "Çok teşekkür ederim size" dedi. "Niye?" diye sordum. "Kocam sizin sayenizde yemek pişirmeye başladı. Hiç ayağını atmazdı mutfağa. Sizin programınızı seyredince özeniyor ve mutfağa giriyor" dedi. İş, güç, kariyer sahibi kadınlar da izliyor programı. Alışverişi prodüksiyona bırakmıyorum. Bazı tariflerden esinleniyorum ama yüzde yüz aynısını yapmıyorum.

* Peki, sinemanın yanında yemeğe olan ilginiz nereden geliyor?
İyi mutfaklarda yaşadım. Anneannem habersiz misafire bayılırdı. 20 kişi gelsin, bayram ederdi. Anneannem gelinsin, yenilsin, içilsin çok severdi. İtalyan ailem de öyleydi. Anneannem saraylıydı ve çok güzel Çerkez tavuğu ya da kaz yapar, kazın yağıyla börek hamuru açardı. Aşure yapar mahalleye dağıtırdı. O kadar çok yapılırdı ki, sanırsınız ailemiz on iki kişilik. İlk iki gün coşkuyla yerdik, üçüncü gün fenalık gelirdi. Ama hep çok yemek yapılırdı. Bende de birilerini davet ettiğimde, aşırı miktarda yaparım.

ELLERİM MARİFETLİ
* Rolünüz ufacık da olsa katılımınızla filmlerin tadını değiştiriyorsunuz, yemekte de yaratıcısınız. Bu başarınızı neye bağlıyorsunuz?
Ben, elin marifetine inanıyorum. Hani elinin değdiği her şey lezzetli oluyor derler ya, ona çok inanıyorum. Bir de yemeği yaptığınız ve sunduğunuz andaki duygunuz çok önemli. Yani ben keyif alarak yaptıysam, içinde hiçbir şey olmasa bile lezzetli olur. Mesela bir sabah 'scrambled eggs' yaptım, dünyanın en kolay şeyi. Yumurtaya tuz, hindistancevizi kattım, karıştırdım. Bir arkadaşım, 'Çok nefis olmuş' dedi. Bir başka arkadaşım da aynı şeyi söyledi. Çok basit yapılan bir şey ama duygular önemli.

* Evde yemekleri siz mi yapıyorsunuz?
Genellikle ben. Ama yardımcım da var. Favori yemeğim etli yaprak sarma. Yurtdışında iken etli yaprak sarma özlerim. Hemen gelince de yerim. Bazen gece geldiğimde ılık olur ama yine de leblebi gibi yerim.

* Özel misafirlerinizi nasıl ağırlarsınız?
Genelde bu özel misafirin hangi milletten olduğu önemli.

* Türk desek?
Ay demeyelim, değişik olsun. Japon mesela, ona 'lakerda' ve 'tarama' yaparım...

'O ROL SERRA'NIN DEMİŞ'
* Size 'Özpetek filmlerinin Büyüsü', 'Karşı Pencere'nin tebessümü' deniyor. Ferzan Özpetek de sizin için 'Madonnam' diyor. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
İnsanın kendini hissettiğiyle dışarıdan görünen genelde çakışmaz. Yani benden bir açıklama isterseniz, samimi olduğum için bu ilgiye layık görülüyorum diye düşünüyorum. Ama neticede bilemiyorum.

* Mart ayında İtalya'da 'Viktorya Meydanı'nda Bir Asansör İçin Medeniyet Çatışması' adlı bir filminiz vizyona girdi...
Film, Cezayir kökenli bir yazarın romanından uyarlama. Oradaki farklı etnik grupların yaşantısı anlatılıyor. Yönetmen Isotta Toso, "Alternatif mümkün değil, o rol Serra'nın" demiş. Oyunculuk arzu edilmek üzerine kurulu, insan böyle arzulanmak istiyor.