kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Nisan 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan, parayla değerlerin değiştiğini anlatıyor: "Köşeyi dönelim, herkesten iyi olalım, çocuklarımız en iyi okullarda okusun ama benden gerisi tufan... Türk insanındaki en büyük yozlaşma bu. Birey değil bencil olduk."

73 yaşımda romantik şeyler yapıyorum

TULUHAN TEKELİOĞLU
03.04.2009
Her kemoterapiden sonra çocukluğumun tatlarını arıyorum. Romantik şeyler yapıyorum.

Türk kadını kendini çok bırakmış. Özellikle eğitim görmüş kadınlar üniversiteyi bitiriyor, koca buluyor, evde oturuyor. Koca parası yiyor. 'Kocam beni çalıştırmıyor,' diye bahane buluyor. En çok kızdığım şey bu. 'Yoruldum' lafına çok kızarım. Bir de 'umutsuzum' sözüne.

Her sabah besmele ile uyanırım. Yataktan kalkarken önce sağ ayağımı atarım. Bunları babaannem öğretmişti. Banyo yapınca abdest alırım. Sıkıldığım zamanlarda bildiğim duaları ederim.
Haftanın üç günü Çapa'ya tedaviye gidiyor. Kemoterapi bitip iştahı açılınca çocukluğunun tatlarını arıyor. Düğün çorbasını, krem karameli, bu tatları en iyi bulacağı lokantaları tarif etti bana. Ve ben zaten yıllardır hayranlık duyduğum Türkan Saylan'a, hayata bu yoğun bağlığı için bir kez daha hayran oldum.
Her sabah 7'de kalkıyor, dışarının seslerini dinlerken gününü planlıyor. "Sessizlik sevmiyorum" diyor. Arnavutköy'de berber Niko'dan aldığı eski evde yaşıyor. İlk tıraşlarını yaptığı çocuklar 6-7 Eylül'de dükkânını yağmaladıktan sonra küsmüş Niko, evini Türkan Saylan'a satıp Yunanistan'a göçmüş.
Kanı değiştirildiği için geç saatte buluştuk. Kapıda beni yaşlı köpeği Bubu karşıladı, sonra sahibinin ayakucuna kıvrıldı. Türkan Saylan pembe rujunu sürmüş, yemeniden diktirdiği ceketini giymiş, neşeyle karşıladı bizi. Çıplak ayaklarını uzatmış yeni bir kitap daha yazıyordu: "Mektuplardan oluşacak bir kitap" diyor. Doğmamış bebeğe, çocuklara, delikanlılara, evli erkek ve kadınlara, anne ve babalara, yaşlılara, din adamlarına, eşcinsel ve travestilere, fahişelere yazmak istiyorum."
Binlerce genç kızın, kadının hayatını değiştiren Türkan Saylan'ı dinlerken yine heyecanlandım. Ama evdeki güvenlik kamerasını ve çıkarken kapıdaki korumayı fark edince, nedense kafama Cenab Şahabeddin'in şu sözü takıldı: "Yüksek fikirler, yüksek dağlara benzer. Alışık olmayanları ürkütür."
- Zengini, yoksulu, yardım ettikleriniz, hayatını değiştirdikleriniz, destek istedikleriniz... Türk insanını iyi tanımış olmalısınız...
- Türk insanını çok iyi tanıdım. İyiliksever, yardımsever insanlar olduğu gibi, iş paraya dönüşünce, paranın adı geçince ve sistem paradan yana olunca değerleri değişen insanlar da var. 'Çok kazanalım, köşeyi dönelim, herkesten iyi olalım, çocuklarımız en iyi okullarda okusun ama benden gerisi tufan.' Türk insanındaki en büyük yozlaşma bu. Mesela Batı'da bir kontrol mekanizması ve planlı kalkınma var. Bizde denetleme mekanizması bile yok. Çünkü denetleyenler de çalıp çırpanlardan. Hâlâ yönetenler ve yönetilenler diye bir sistem söz konusu. Yönetilenlerin ileri çıkmasını yönetenler asla istemiyor. Halbuki dünyada yönetenler ve yönetilenler kalktı artık. Yönetişim diye bir şey var. Birbirimizi eşit kabul edip birbirimize danışmalı, sormalıyız. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Bir köyün kalkınması için köylüye sormanız gerekir. Bir adamın 21. yüzyılda hâlâ 200 tane köyü varsa burada bir terslik var demektir.

- Tek başınıza bir baskı grubu olmayı başardınız... "Başaramadım" dediğiniz ne var?
- Hiçbir zaman başaramam demem. Çünkü başaramayacağım şeye başlamam. Birçok hayalim vardır, onların içinden başarabileceklerimi seçerim. Deneyimlerimi kullanırım. En son Türkiye'de bir tarama yaptık. Acil olarak 488 kız yurduna ihtiyaç var! Kızlar liseye devam etmek istediklerinde, aileleri uzak yere göndermek istemiyor. Erkek çocuklar yine bir akraba yanına sığışıyorlar. Biz de onun üzerine kız yurdu yapmaya başladık. 32 tane yapabildik. İş dünyasından 488 iş adamı bu gün başlasa üç dört ayda bunları bitirir ama kimse pamuk elini cebine sokmuyor.

- Hiç tahmin etmeyeceğiniz insanlardan yardım geldi mi bugüne kadar?
- Emekli olmuş insanlar geldi. Ya da tarlası satılmış bir kişi.. "Ben bu parayı ne yapayım," diyor getiriyor bize veriyor. Bir kız yurdu yapınca herkes diyor ki "Ne güzel başardınız," "Neyi başardık?" diyorum ben. Bir tane yaptığımıza mı sevineyim? 487'yi yapamadığımıza mı üzüleyim? Fazla sevinç duyamıyorum. 36 bin kıza ulaşmışız, ama 100 bin kıza ulaşalım istiyorum.

- Haftada iki gün hastanedesiniz, kanınız değişiyor. Kemoterapi alıyorsunuz. Neden kalmıyorsunuz hastanede? Dinlenmiyorsunuz?
- Karaciğerimde birkaç metastas var. Karnım şişiyor. Kemoterapi bende herkes gibi bulantı ve kusma yapmıyor. Kemoterapinin hemen arkasından konferansa giderim. Ama zamanla kaslarım erimeye başladı. Şimdi merdiven çıkamıyorum. İşler çok o yüzden hastanede kalmak istemiyorum. Evden idare ediyorum. Özlediğim tatlar oluyor bazen. Geçen gün çocukluğumun krem karamelini yemek için hastane çıkışı Kalyon Otel'e gittim. En güzel orası yapıyor. Hepsini yemesem bile üç beş kaşık alıyorum. 73 yaşımda romantik şeyler yapıyorum.

- Hep Türk insanı için bir şeyler yaptınız. Kendinize ait hayalleriniz yok mu?
- Sağlığım biraz daha idare etsin. Yazmak istediğim kitaplar var. Hayallerim Türkiye için. Her macerayı yaşadım. Hastalık nedir öğrendim, ağrı nedir öğrendim. Ondan sonra 'insanlara nasıl daha iyi davranırım. Ama bunu düşünce olarak değil içgüdüsel olarak' öğrendim. Etrafımda bir sürü böyle öğrenci yetiştirdim. Bu ülkenin kalkınmasına adadım kendimi.

-Neden Türk insanı hayal kuruyor ama çabalamıyor gerçekleşsin diye... Neden hayallerimiz sığ?
- Halbuki hayalleri programlamak lazım. Olabilecekleri ayırıp planlarsanız, zamanlamasını yaparsanız, bir proje gibi uygulayabilirsiniz. Bunu bir Atatürk yapabilmiş. "Harfler değişecek," demiş, gelmiş Gülhane Parkı'nda uygulamış. Bunu yapan çok az insan var. Ben de o şansa sahibim.

- Kaç kişinin kanına girdiniz böyle?
- Bizim 19 bin üyemiz, 93 şubemiz var. "Şuna kancayı takayım," diye olmuyor. Biri sizi dinliyor mesela, "Ne kadar doğru konuştunuz sizin yerinizde olmak istiyorum," diyor. Ya da ben birinin konuşmasını beğeniyorum telefon açıyorum "Bizimle çalışmak ister misiniz," diye. O telefon o kişinin hayatını değiştiriyor. Mesela 100 kişiye konuşursunuz, 10 kişi size katılır. Ötekiler istiyor ama tembelliklerinden mazeret üretiyorlar.

- Sizi üzen oldu mu?
- Onlar için üzülürüm. Yani 'yoruldum' lafına mesela ben çok kızarım. Bir de 'umutsuzum' sözüne. Müthiş bir kuşak geliyor. Dünyayı tanıyacak, bizi eleştirecek. Ben 61 doğumluların bizi yönetmesini istiyorum. Obama 61 doğumlu biliyorsunuz. Daha yaşlılar bizi yönetmesin artık. Hep gençler gelsin, gençler planlasın, gençler bizi yönetsin istiyorum.
Haberin fotoğrafları