kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Nisan 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Osman Karaca, 86 yaşında ve hâlâ işinin başında.

Telif hakları peşinde geçen 50 yıl

ECE KOÇAL
10.04.2009
Osman N. Karaca, 50 yıl önce kurduğu Onk Ajans ile, Türkiye'deki telif hakları meselesinin en çok içinde olan kişilerden biri. Bu işe başladığı zamanlarda adeta 'Vahşi Batı Yasaları'nın hüküm sürdüğünü anlatıyor..
Türkiye'de telif hakları meselesi bugün bile tam olarak anlaşılamamış, daha doğrusu anlaşılmak istenmezken, bir adam bundan 50 yıl önce memleketteki ilk telif hakları ajansını kurmuştu. Bugün 86 yaşında olan Osman N. Karaca, hâlâ işinin başında; haftada dört gün artık bir aile şirketi olan Onk Ajans'a (sahibinin isimlerinin baş harfleri) gidiyor, işlerine gömülüyor. Tabii 50 yılda telif haklarında çok fazla değişiklik yaşanmış. 1960'ları 'Vahşi Batı Yasaları'nın hüküm sürdüğü yıllar olarak adlandıran Osman Karaca, "Biz bu işe başladığımızda Türkiye işin çok başındaydı, ilkeldi. Öyle ki, telif haklarıyla ilgilenen bir avukat bile bulamazdık. Yargıçlar bu konuyu bilmiyordu," diyor.
Osman N. Karaca, aslında bu işe tamamen okuma merakı nedeniyle girmiş. O zamanki Akşam gazetesinde genel yayın müdürüyken, gazete romanlarının tefrika halinde verildiğini anlatıyor: "Enver Esenkova, yabancı kitap firmalarının temsilciliğini yapıyordu; bize gelir yabancı yayınevlerinin yeni kitaplarını gösterirdi. Bir gün bu işi artık yürütemeyeceğini söyledi, ben de talip oldum. Bedava kitap okumak için böyle bir şeye giriştim. Çünkü yabancı yayınevleri tüm çıkardıkları kitapları yollarlardı. 1962'den sonra aktif gazeteciliği bırakınca bu işin içine iyice girdim."
50 yıl içinde pek çok ünlü yazarla çalışmışlar doğal olarak. "Orhan Pamuk'u ilk kez yurtdışına tanıtan biziz. Sessiz Ev'i Fransızlara satmıştık. Nâzım Hikmet'in karısı Münevver Andaç, Paris'teydi; o çevirmeyi kabul etti. Gallimard Yayınevi'nden çıktı. Sonradan o Amerika'ya gitti, 'Beni bırakır mısın?' dedi... Orhan Kemal'i de yurtdışına tanıtan biziz. Bereketli Topraklar Üzerinde bir dostumuzun vasıtasıyla Fransa'da yayımlanmıştı. Zaten o zamanlar bu işler dostuklar sayesinde yapılıyordu. Aziz Nesin benim arkadaşımdı. Gazeteciliği sırasında da ondan çok çektik. Her yazısı yüzünden savcılığa giderdim. Gider bir yayıneviyle anlaşma yapar, bana sadece sözleşme yapmak kalırdı. O yüzden kızardım. Orhan Kemal'e de çok kızdığım oldu. Kendisinin yazısından başka gelir yoktu, ailesini böyle geçindirmeye çalışıyordu. Suç işlemiş çocuk gibi gelirdi ve ben anlardım ki, Orhan Kemal yine bana sormadan bir hakkını sattı. Kapıdan girişinden ne olduğunu anlardım." Günümüz yazarlarından Adalet Ağaoğlu, Osman Aysu, Leyla Erbil, Meltem Arıkan, Cezmi Ersöz gibi pek çok isim Onk Ajans'a bağlı.

'BİZE DÜŞMAN GÖZÜYLE BAKILIYORDU'
Her yazarla veya her yayıneviyle yaşadıkları, kendisine bir ders olmuş tabii... "Bu işe başladığımızda altıyedi maddelik bir sözleşmemiz vardı. Her sözleşmede yeni bir şey öğrendik ve genişlettik. Geniş kapsamlı bir ajansız; Türk yazarların hem yurtdışında hem buradaki haklarını savunuyoruz, yabancı yayınevlerinin kitaplarını getiriyoruz, tiyatroyla, filmlerle uğraşıyoruz. Örneğin Aşk-ı Memnu, Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü dizileri bize bağlı. Bunun yanı sıra şu an Türkiye'de oynanan oyun-ların yüzde 80'ini biz getirmişizdir çünkü bizden başka uğraşan ajans yok." Osman N. Karaca, yayınevleriyle pek çok kez ters düştüklerini, hatta yayınevlerinin ilk başta onlara düşman gözüyle baktıklarını da belirtmeden geçmiyor: "Biz yazarın çıkarlarını korumaya mecburuz. Bundan komisyon alırız. Yazarın hakkını korudukça kendi hakkımızı da korumuş oluruz. Koşullarımızı bazıları istemiyor; yazarla kendi karşı karşıya gelip, onu ikna etmeyi - kandırmak demek istemiyorum - amaçlıyor. Oysa ki biz kurallarımızın dışına çıkmayız. Peki ne oldu da bizimle çalışmaya başladılar? Örneğin, 50'li yıllarda A firması kitapçıdan kitabı alıyor, çeviriyor, yayınlıyor. B firması da aynısını yapıyordu. İkisi birden yapınca zarar ediyorlardı."
Haberin fotoğrafları