kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Süper savcı

"Terör, adaletin gecikmeksizin, en sert ve en kararlı şekilde yerine getirilmesidir. Bu da onu erdemin ta kendisi yapar."
Fransız İhtilali'nin liderlerinden, hukukçu Maximilien de Robespierre, yargının hem siyasallaşmasını, hem de sindirme aracı olarak kullanılmasını böyle savunuyordu. Ama yarattığı terör ortamı, sonunda kendisini de yuttu; 28 Temmuz 1794'te Paris'te Devrim Meydanı'na kurulan giyotinde hayatı noktalandı.
Oysa Atina demokrasisinin babası, büyük devlet adamı Solon, 2500 yıl önce uyarmıştı: "Bir toplum, yurttaşlar adalet dağıtanlara, adalet dağıtanlar da yasalara itaat ederlerse, iyi yönetilebilir."
Robespierre ile Solon'un özellikle hukukçuların hiç unutmamaları gereken bu sözlerini bize İzmir'deki Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Murat Gök çağrıştırdı.
Son iki yılda düzenlediği operasyonlarla İzmir'in altını üstüne getiren (Not: 2500'ü aşkın kişiyi gözaltına aldırdı), o nedenle de kamuoyunda "Süper Savcı" lakabıyla ünlenen Gök, dün yetkileri elinden alınınca meslektaşlarımıza şu açıklamayı yaptı:
"Görev değişikliğinin, özellikle büyük operasyonlara başlayacağım sırada yapılması manidardır. Yaptığım işler bazı kişilerin hoşuna gitmedi. Arı kovanlarına çomak soktum. İşleri ve düzenleri bozuldu. Yetkilerim alınmasaydı, asıl bundan sonra olanlar olacaktı."
Hızını alamamış olacak ki, Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı'ya, 2 bin kişiyi daha gözaltına almaya hazırlanırken görevinin değiştirildiğini söyledi, "Şimdi belediyelerde ve adliyede zil takıp oynuyorlardır" dedi.

Hukuk öfke kaldırmaz
Biz bu ifadelerin Gök'ün mesleğiyle, konumuyla ve göreviyle bağdaşmadığı düşüncesindeyiz.
Çünkü bu sözler her şeyden önce halefini, yani yetkilerini devralan savcıyı zor durumda bırakıyor : Gök'ün kasırgasını estirmeye devam etse, onun düğmesine basmak üzere olduğunu söylediği operasyonu yapsa bile, kamuoyunda hep bir kuşku payı kalacak. Şeytanın avukatlığına soyunanlar, "Acaba operasyonun kapsamı daraltıldı mı?", "Gözaltına alınması gerekenlerin bazıları listeden çıkarıldı mı?" gibi sorularla suyu bulandırmaya kalkışacaklar. Bu da kaçınılmaz olarak hukuka, adalete gölge düşürecek.
İkincisi, hukuk ne kayırır, ne sindirir; sadece adaleti sağlar. Gök'ün yukarıda belirttiğimiz ifadelerinin hukukun asli amacıyla bağdaştığını kabul etmek o kadar kolay değil.
Üçüncüsü, bu ifadelerin "Yargının siyasallaşması" şeklinde algılanması olasılığı bulunuyor.
Ve nihayet yine aynı ifadeler, vatandaşın adalete bakışını etkilemesi, korkuyu güvenin önüne geçirmesi gibi ciddi bir tehlikeyi de içeriyor.
Bizce sorun Gök'ten değil, "Özel yetkiler"den ve "Süper savcı" tablosundan kaynaklanıyor.
"Süper savcılık" ilk kez İtalya'da "Temiz Eller Operasyonu" ile doğdu veya kamuoyunca tanındı. O operasyonun süper savcısı Antonio Di Pietro o kadar ölçüyü kaçırdı ki, sonunda yarardan çok zarar vermeye başladı. Ama bu hava değişikliğini göremedi, tam tersine siyasilerin kendisini kösteklediklerini iddia etti, görevi bırakıp siyasete atıldı, parti kurdu. Seçimlerde yüzde 1-2 oy alınca silinip gitti.
Bir başka "Vur deyince öldüren" süper savcı örneği de İspanya'da: 1998'de Şili eski diktatörü Augusto Pinochet hakkında çıkarttığı uluslararası tutuklama kararıyla bir anda küresel üne kavuşan Baltasar Garzon, zafer sarhoşluğuyla görev alanına girip girmediğine bakmadan her konuya el attı: İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin AB liderler zirvesinden atılmasını istedi, Irak savaşı ve Guantanamo kampı nedeniyle ABD Başkanı George Bush'un Kongre tarafından düşürülüp yargılanması çağrısı yaptı, İspanya'nın birçok önemli ismini yolsuzluk iddiasıyla gözaltına aldı. Sonunda İspanya Diktatörü Franco'yu ölümünden 30 yıl sonra yargılamaya, iç savaş kurbanlarının mezarlarını açtırmaya kalkınca ortalık karıştı; geri çekilmek zorunda kaldı.
Diyeceğimiz o ki; süper savcılığın yetkilerinin manevi ağırlığını her omuz kaldıramayabiliyor.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın