kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

ABD başkanlarının gücü Roma imparatorlarını da şaşırtırdı

Amerikan başkanlarına "Çağdaş Roma imparatorları" denilir ya...
Roma imparatorlarından biri canlanıp bugünün Amerikan Başkanı'nın dışkısına bile gösterilen özeni görebilseydi, herhalde aşağılık kompleksine kapılırdı.
Dünkü Sabah'ta arkadaşımız Bülent Aydemir'in imzasını taşıyan haberi okumuşsunuzdur.
Ben yine de hatırlatayım:
- ABD Başkanı Barack Obama iki günlük Türkiye ziyaretinde tuvalet ihtiyacını ABD'den getirilen çelik tankta giderecek. Dışkı ise ABD'ye taşınarak asitle yok edilecek. Eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın ABD'de yaptığı ziyarette kanser olduğu dışkısından teşhis edilmiş ve ABD'nin Suriye'ye yönelik politikalarını bu olaydan sonra yeniden şekillendirdiği yönünde tespitler yapılmıştı. Bu tür bir durumla karşılaşmamak için ABD başkanlarının seyahatlerinde böyle bir güvenlik uygulamasına gidiliyor.
"İktidar" kavramının en somut ve en zirvedeki göstergesi olabilir bu uygulama...
Sinemaya düşkünseniz senaryosunu John Steinbeck'in yazdığı Elia Kazan yapımı "Viva Zapata" yı mutlaka izlemişsinizdir.

Viva Zapata
Başrollerini Marlon Brando ile Anthony Quinn'in paylaştıkları 1952 yapımı bu filmde, Meksikalı devrimci Emiliano Zapata'nın öyküsü anlatılmaktaydı. O filmin unutulmaması gereken iki sahnesi vardır.
Birincisinde Zapata topraksız ve yoksul köylülerle diktatör Diaz'ın huzuruna çıkar... Burada ileri geri konuşunca Diaz ona "Sen kimsin" diye sorar.
İkinci sahnede ise Zapata iktidarı ele geçirmiştir. Bir gün bir grup topraksız ve yoksul köylü Zapata'nın önüne gelir. İçlerinden biri ileri geri konuşunca Zapata ona "Sen kimsin" diye sorar.
İktidar böyle değiştirir insanları.
O filmden unutamadığım bir bölümde de, Zapata ve ünlü devrimci Pancho Villa'nın ayaklanmaları sonunda diktatör Diaz devriliyor ve Madera Başkanlığa geçiriliyordu.
Devrimcilerin Madera'yı desteklemelerinin nedeni, onun toprak reformu yapacağına söz vermesiydi. Ancak bu reformla ilgili yasalar çıkartılmasına rağmen reform yapılmamıştı.
Çünkü danışmanı Madera'ya "Ülkeleri yasalar değil insanlar yönetir" öğüdünü vermiş ve yeni Başkanı buna inandırmıştı.

En kuvvetli...
Şimdi Amerika'yı da Obama yönetiyor.
Amerikan Anayasası'nın Jefferson tarafından kuramlaştırılmış "Kuvvetler Ayrılığı" ilkesine karşın "Başkan'ın Kuvveti " hem ülkesini hem de dünyayı savaşa ya da barışa yönlendirecek kadar güçlü.
Nitekim Başkan Johnson Amerika'yı "Vietnam Sendromu " ile sonuçlanacak uzak Asya'daki savaşa sürüklememiş miydi?
Eski Başkan Bush'un da "Irak Macerası "nı ne Kongre ne de Yüksek Mahkeme engelleyebildi.
Şimdi Obama'nın bu tabloyu değiştirmesi ve Amerika'yı savaşların değil barışın simge ülkesi haline dönüştürmesi bekleniyor.
Ezilmişlerin ve unutulmuşların temsilcisi olarak Başkan seçildiği varsayılan Obama şimdi dünyanın en ezici gücünün patronu.
Her şeyin planlandığı gibi gitmesi, Obama'nın vücut ve akıl sağlığının korunmasına bağlı sanki.
Böyle olmasaydı, Obama'nın dışkısına bile böyle özen gösterilir miydi?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın