kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Ergenekon'a para akıtan işadamları

Ergenekon meselesini en iyi bilen basın mensubu, kuşkusuz, Star gazetesinin Ankara temsilcisi olan Şamil Tayyar . Neşe Düzel, dün Ergenekon soruşturmasının geldiği son noktayla ilgili Tayyar ile konuşmuş. (Taraf, 1 Nisan)
Tayyar çok önemli saptamalar yapıyor. Hatta haber de veriyor: Sabih Kanadoğlu ile Tuncer Kılınç gibi isimleri gölgede bırakacak kadar ünlü, en üst düzey Ergenekon yöneticisine (büyük olasılıkla Bir Numara'ya) yapılacak olan gözaltına alma operasyonu, son anda yarıda bırakılıyor.
Söyleşide daha neler var neler. Benim ilgimi çekenlerden biri olayın finansmanıyla ilgili. Okuyalım:
Soru: Aytaç Yalman ile Şener Eruygur'un kişisel banka hesaplarından 1.5 milyon doları transfer edip dinleme aygıtları alındığını duyurdu Taraf gazetesi. Bu paralar nereden gelmiş olabilir?
Cevap: Bu iddia doğruysa, ciddi bir kaynak ayırdıkları anlaşılıyor bu işe. Ergenekon'un iş dünyasıyla ilişkileri olduğunu biliyoruz. Bunlar Ergenekon üyesi değiller. Ama bunlar askeri ihalelere girdikleri ve orduyla iş yaptıkları için ya da fabrikaları Jandarma bölgesinde kurulu olduğu için, Ergenekon, iş dünyasından ciddi bir para akışı sağlamış gözüküyor. Özellikle Jandarma bölgesinde işletmeleri bulunan patronlarla Jandarma arasında daha sıcak bir temas kuruluyor.
Yasalara bakarsanız Jandarma'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlı olduğunu görürsünüz.
Ancak bu, tam anlamıyla kâğıt üstünde kalan bir durumdur. Yasal açıdan doğrudan hükümete bağlı olan Jandarma, pratikte askeriyenin bir parçasıdır.
Darbe Günlükleri'ni okuduğumuzda şunu da görüyoruz: 20032004 döneminde Jandarma, emrinde olduğu (daha doğrusu olması gerektiği) hükümete karşı darbe merkezi olmuştu.
Tabii bütün bu operasyonların bir de parasal yönü var. Çünkü yaptıkları işler kanun dışı olduğundan, bunları resmi kayıtlarda bulmak mümkün değil.
Demek ki sisteme dışarıdan para girmesi gerek. Ama nasıl?
Çoğu bürokrat olup devletin verdiği maaşla geçinen bu insanlar, onca parayı nereden buluyor?
Zihni Çakır'ın kaleme aldığı ' Ergenekon'un Çöküşü' adlı kitapta bunun örnekleri vardı:
Bazı işadamlarına askeri ihale alabilmeleri için yardım ediliyor, bunun karşılığı olarak da kendilerinden ' yüzde' isteniyordu.
Aslında bu yeni bir durum değil. Taa Osmanlı'dan beri tezgâh böyle işler. Devlet ihalesini ' kazanan' olduğu kadar, ' kazandıran' da vardır. Onlara ' yüzde' ödenir.
Anlaşılan o ki Ergenekoncular, parayı kendi ceplerine atmak yerine, ihaleleri darbeyi finanse etmek için kullanmışlar.
Acaba ihale aldıkları ya da fabrikaları Jandarma bölgesinde olduğu için yüzde ödeyen işadamları kimler?
Bir soru daha: Acaba hangileri mecburen, hangileri inanarak verdi o paraları? Yani kimler haraç, kimler teberru (bağış) etti?
Ben birçok işadamının o paraları Ergenekonculara zorla değil, canı gönülden verdiğini sanıyorum.
Çünkü Türkiye'nin girişimcileri, hâlâ kendi sınıfsal çıkarlarını bürokrasinin çıkarından koparabilmiş değil. Bu yüzde de, demokrasiyi savunmak yerine, darbecilerle iş tutabiliyorlar.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın