kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Nisan 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Asıl mağlup kim azizim Watson?

Seçim sonuçlarının henüz kesinleşmediği bir sırada yazdığım ve pazartesi günü yayınlanan yazımda öne sürdüğüm tezler, sonuçlar netleştikten sonra da bana kalırsa bir "revizyon"a ihtiyaç göstermiyor. Ama, bu durum, sonuçların daha ayrıntılı bir biçimde ele alınmasına engel değil. Ben de öyle yapayım ve ilk değerlendirmeyi AKP üstünden değil de CHP üstünden geliştirmeye çalışayım.
Hemen belirteyim ki, bu seçimin galibi mağlup sayılıyor. Bu AKP için geçerli bir yargı. Eksilen oylarına rağmen iki muhalefet partisinin toplam oyu kadar oy aldı. Gene de doğal olarak mağlup diye nitelendiriliyor. Eğer mağlubu da galip sayabilseydik çok daha ilginç olacaktı. Fakat o şansa sahip değiliz. Yani CHP'ye galip diyemiyoruz . Oysa klasik mantığa göre iktidar partisi mağlupsa muhalefet partisi galiptir. İşte o sonuç yok ortada. Açayım.
2009 yerel seçimlerinde çok açık biçimde bir CHP radikalizmi yaşandı . CHP'nin "kalesi" sayılan il ve ilçelerde eskiden sandığa gitmeye gönül indirmeyen o malum üst gelir gruplarında, kent merkezlerinde yaşayan, yüksek eğitimli kesim bu defa sandıklara akın ve hücum etti. Sonuç: CHP kalesi oy sandıklarında oylar patladı. Kadıköy'de, Çankaya'da, Beşiktaş'ta çok yüksek oranlarda oy elde etti CHP . Oy oranları neredeyse anti demokratik denecek yüzde 6070 mertebelerine ulaştı. Bu bir!

Gürsel-Kılıçdaroğlu operasyonu
İkincisi, bu seçimin sürprizi Kılıçdaroğlu-Gürsel ikilisidir. Yepyeni bir görüntü ve anlayış getirdiler. Bu görüntünün ve anlayışın mimarı Kılıçdaroğlu değil Tekin'dir . Tekin aracılığıyla CHP asıl üstüne gitmesi gereken tabana yaklaştı, yakınlaştı. CHP'yi manasız bir biçimde içi boş bir laisizm söyleminden Tekin'in girişimleri kurtardı. Kılıçdaroğlu ise görüntüsüyle ve tavrıyla sol olduğunu söyleyen bir partiyle daha fazla örtüşüyordu. O kadar ki, onun yanında bazı AKP'liler aristokratik görüntüler vermeye başlamıştı.

Yeni bir CHP mi yine CHP mi?
Bu iki unsur yeni bir CHP önerisi getirmeye yeter mi? Bu sorunun yanıtını bugünden veremeyiz. Zaman gösterecek onu. Yalnız şunu öne sürebiliriz. Bütün bu gelişmelere ve onların oya dönüşmesine rağmen CHP, kim ne derse desin, bu seçimlerden de başarısız çıkmıştır. Oylarını sadece yüzde 2 artırmıştır. Bu "CHP Anadolu'dan oy alamıyor" demektir. Sadece kıyı şeritlerinde ve klasik CHP merkezlerinde seçmeninin artan bir desteği olmuştur. Oysa CHP Anadolu'da yoktur. Güneydoğu'da yoktur. Doğu'da yoktur.
Bu durumu izah eden sayısız neden öne sürebilirim. Onları bile şu aşamada önemsemiyorum. Çünkü bugünkü durumun çok daha vahim ikili bir sonucu vardır.

Demokrasi ve muhalefet
Birincisi CHP'nin yüzde 23'lük oy oranı iktidar partisinin yüzde 39'uyla mukayese edilemez. Bu, Türk demokrasisinin bir ayağının topal olmasıdır. Yani, seçmen AKP'nin ardından bir seçenek parti oluşturamamaktadır. Böylece iki parti arasında parlamenter düzeyde de Anadolu coğrafyasında da, temsil bakımından da müthiş bir uçurum meydana gelmektedir. Siyasal sistem bunu taşımakta zorlanmaktadır. Oysa birbirine yakın iki partinin demokrasi bakımından yaratacağı çok daha önemli bir denge olacaktır. O denge demokrasi için elzemdir.
İkincisi bir parti bu derecede Anadolu'dan silinince ve sadece Türkiye'deki toplumsal değişimi temsil etmeyen bir sosyolojiye yaslanınca geriye kalan sistem dışı lumpen kesimler çok daha radikal bir söylem içinde MHP'ye kayıyor. MHP gibi hiçbir şey söylemeyen bir parti iktidar partisinin demokratik olarak bu derecede yalnız bırakıldığı bir ortamda tepki oylarını toplayarak yüzde 17 gibi hiç küçümsenmeyecek bir oy oranına erişiyor. Diyeceğim, MHP'nin başarısının da, AKP'nin gücünün de arkasında CHP'nin yetersizliği yatıyor. Yani Türk siyasetinin sorunu ana muhalefet partisinin yetersizliğidir.
Hâlâ mı diyecekseniz, evet, hâlâ!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın