kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Nisan 2009, Çarşamba
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Marslıları beklerken Doğu Avrupalılar geldi!

Duygu LELOĞLU
Giriş Saati : 01.04.2009 10:07
Güncelleme : 01.04.2009 23:08
Yeni Haber
BRÜKSEL- Çek Cumhuriyeti'nin geçen pazartesi günü 'düşen' hükümetinin, 30 Haziran'a kadar Avrupa Birliği (AB) adına konuşmaya devam edecek olan Başbakanı Mirek Topolenek, bir basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Bir gazeteci parmak kaldırıp, AB dönem başkanına, "Niye basın toplantısına gelen 6 yetkiliden altısı da erkek? Aranızda neden kadın yok?" sorusunu soruyor. Topolenek nefes almadan cevap veriyor: "Niye, Marslıları mı bekliyordunuz?"

Çek Cumhuriyeti Başbakanı'nın bu esprisi Brüksel'de, 'garip bir Doğu Avrupa mizah anlayışı' olarak algılandı. Çekler bu 'mizahi' tavırlarını, dönem başkanlıklarını devraldıkları 1 Ocak'dan beri sürdürüyorlar. Önce Gazze saldırıları sırasında çıkıp AB adına, 'İsrailin operasyonu saldırı değil, savunma amaçlı!' diyerek ortalığı karıştırmışlardı.

TUVALET KRİZİ..

Sonra Bulgarlarla 'alaturka tuvalet' krizine neden oldular. Şaka olsun diye sanatçılara ısmarlattığı, AB Konseyi binasının girişine yerleştirilen plastik heykellerde, Bulgaristan'ın topraklarının alaturka tuvalet olarak gösterilmesi AB'de diplomatik gerginliğe yol açtı. Bulgarlar, 'Ülkemiz Türk tuvaleti değildir!' diyerek kıyamet kopartınca, AB'nin karar organı Konsey'in girişine yerleştirilen 27 ülkeye ilişkin önyargıların tanıtıldığı 27 plastik heykelin birleşiminden oluşan sanat eserinin tuvalet bölümünü bir siyah örtüyle örtmek zorunda kaldılar. Gerçi tuvalet krizi sayesinde 'Entropa' adı verilen modern sanat sergisi AB'nin en fazla ilgi gören sanat eseri haline geldi. Her gün akın akın insan, tuvaleti görmeye geliyor. Üzerindeki siyah örtüyü görünce de hayal kırıklığına uğruyor.

LİZBON GAFI..

AB'nin bir türlü onaylanamaya Lizbon anlaşmasına ilişkin bir gaf yaptılar ki, o da Brüksel'in öfkesini üzerine çekti. AB cephesi, İrlandalıların referandumda Lizbon'a 'evet' oyunu vermeleri için elinden geleni yaparken, Başbakan Topolenek yine bir basın toplantısı sırasında, çıktı ve Lizbon'un ortalama bir anlaşma olduğunu söyledi. 'Şu an yürürlükte olan Nice anlaşmasından daha kötü, ama gelecekte yapılacak olan anlaşmadan biraz daha iyi!' diye bir cümle sarf etti.

Çek hükümeti geçen hafta da global mali kriz yüzünden, Ulusal Parlamento'da yapılan güven oylamasını kaybederek 'düştü!' Bu durum AB'nin için yeni bir baş ağrısı anlamına geliyor! Topolenek, altı aylık dönem başkanı bitene kadar AB'nin başında kalacak. Ama düşmüş bir hükümetin AB'nin başında olması Bu durum tabii ki G20 toplantılarına katılma arifesindeki AB'nin elini zayıflatıyor.

CEHENNEME GİDEN YOL

Bütün bunlar yaşanmamış gibi Topolenek'in, hükümetinin düştüğü gün, ABD Başkanı Obama'ya ilişkin söyledikleri ise AB için bardağı taşıran son damla oldu. Çek Başbakanı Avrupa Parlamentosu önünde yaptığı bir açıklamasında, ABD'nin mali krize karşı piyasaya büyük miktarda para enjekte etmesini eleştirerek, "Bu cehenneme giden yoldur." deyiverdi.
Obama, Çeklerin mizah anlayışını anlamış olacak ki, bu açıklamaya 'tepki' vermedi. AB diplomatları ise, 'İtalyan Başbakan Silvio Berlusconi'den bu yana, böyle bir diplomatik gaf yapılmadı' dediler.

KURUNUN YANINDA YAŞ DA YANIYOR

Aslında Çek Cumhuriyeti'nin 'acemice' yaptığı çıkışlar, AB'de son dönemde başlayan bir başka tartışmayı pekiştiriyor. 2004 yılında 10 Doğu ve Merkezi Avrupa ülkelersine kapılarını açan AB'nin bazı başkentlerinde, 'Keşke hepsini birden AB'ye almasaydık!' tartışmaları yaşanıyor. Doğu Avrupalı ülkelerin, birliğe adım atar atmaz, Saddam'ın Irak'ına saldırma kararı alan ABD'nin yanında tavır almaları ise, AB'nin lokomotif ülkeleri Fransa ve Almanya'nın içerlemelerine neden oldu. İşte 'Eski Avrupa, Yeni Avrupa' kavramı da o dönemde ortaya çıktı. Bu tartışma sonra her şeye itiraz ederek birliğin 'şımarık çocuğu' rolüne bürünen Polonya'nın çıkışları ile perçinledi.

Bulgaristan ve Romanya'nın birliğe hazır olmadıkları halde birliğe 2007 yılında girmeleriyle daha da alevlendi. Zira uzun süre Doğu Avrupalı üyelere, 'yeni üyeler' adını takarak bir türlü benimseyemeyen eski üyelerde, eskinin komünist bloğuna dahil olan uzaktan akrabalarının tümünü aynı kefeye koyma eğilimi var. Tabii haliyle kurunun yanında yaş da yanıyor!