kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Ömer Aras, kriz dönemlerinde iyimser, iyi dönemlerde de kötümser olmayı tercih ettiğini söylüyor.

'Son çeyrekte büyümeyi yakalarız'

ŞELALE KADAK
ŞELALE KADAK
29.03.2009
Finansbank Grup CEO'su Ömer Aras, global krizde devlet yardımı almamış tek bankacılık sektörünün Türkiye'de olduğunu ve kutlanması gerektiğini söylüyor Aras, ABD'den iyi sinyaller geldiği için krizin dibi bulduğu inancını taşıyor ve "Türkiye son çeyrekte büyümeyi yakalar. Reel sektörün desteklenmesi dolaylı olarak bankacılara da yarıyor" diyor..
Forbes'un 'En zengin 100 Türk' listesine bu yıl ilk sıradan giren Hüsnü Özyeğin, krizin tüm dünyayı sarmasından hemen önce, Finansbank'ı Yunanistan'ın en büyük bankası olan NBG'ye satmayı başardı. Ancak o gün bugündür Finansbank'ta yerli olan yönetim değişmedi. Bankanın yeni sahipleri Finansbank'ı yönetenlerden öylesine memnundu ki bununla da yetinmeyip, Finansbank Grup CEO'su Ömer Aras'a Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Makedonya, Arnavutluk ve Mısır'daki operasyonlarını da geçen yıl bağlayarak, Türkiye'deki 'best practice' yani 'en iyi uygulama'nın bu ülkelere de taşınmasını istemişti. Bugün bankacılık sektörünü Ömer Aras'la birlikte masaya yatırdık.

* IMF ile olacak anlaşmanın hâlâ tamamlanmamış olması, 'kurallarda esneklik' gibi imkânları da belki ortaya çıkaracağı için iyi mi oldu sizce, yoksa keşke çok daha önceden bu anlaşma olsaydı, piyasaların güvene ihtiyacı var diye mi düşünüyorsunuz?
IMF anlaşması son derece önemli çünkü Türkiye, kaynakları yeterli olmadığı için dışarıdan kaynak alan bir ülke. Dolayısıyla IMF ile anlaşma bir güven unsuru taşıyor. Bunun önceden yapılması daha yararlı olurdu ama bunun mutlaka da yapılması gerekiyor. Bu yeni çıkarılan esneklik limitleri bildiğim kadarıyla bizim durumumuza uygun değil. IMF bizimle klasik bir stand by anlaşması yapmayı tercih edecek. Bu da güvence anlamında ihtiyaçlarımıza uygun.

* Bu anlaşmanın gecikmesi yüzünden kriz bizi daha çok etkiliyor diyebilir miyiz peki?
Türkiye IMF anlaşmasını erken yapsaydı çok daha iyi olurdu da tam diyemeyiz çünkü herkes artık biliyor ki Türkiye ekonomisi göreceli olarak bu krize çok daha sağlam girdi. Özellikle finans sisteminin yapısı bunu ortaya koydu. 2001 yılı krizinden sonra alınan önlemlerin bugün avantajlarını yaşıyoruz.

* Reel sektörün desteklenmesi için hükümet birbiri ardına paket açıklıyor. Bankacılık kesimi bu paketleri nasıl yorumluyor?
Açılan paketler olumlu. Finans sektör, sermaye yeterliliği gibi konularda belli bir güçle bu krizi geçiriyor. Buradaki risk, kredi riskidir . Kredi riski de bankaların bilançosu geçmişe nazaran bireyseli olsun, KOBİ kredisi olsun çok daha yüklü. Dolayısıyla reel sektörün kendi çarklarını çevirmesi, iş hacmi yaratması, ekonomiye canlılık getirmesi bu kredilerin devamını sağlayacak. O anlamda verilecek desteğin reel sektöre olması son derece doğru bir karar. Bu çünkü dolaylı olarak bizi de etkiliyor.

* 'Global krizin dibi yakın' deniyor, sizin öngörünüz nedir?
Krizin Batı'da dibine gelindiğine inanıyorum. Özellikle izlememiz gereken ABD ekonomisi. Oradan gelen son sinyaller olumlu. ABD'nin bu işten öncelikle çıkacağını, Avrupa'da ise krizin çıkışının biraz daha zaman alacağını düşünüyorum. Tabii ABD'nin bu krizden çıkma trendinde olduğunun yansıması hemen olumlu olacak. Türkiye son çeyrekte tekrar büyümeyi yakalayabilir. 2008'in son çeyreği kötüydü. Bu yılın son çeyreğiyle mukayese edince, iyi olma ihtimali yüksek.

* Bu kriz ortamında siz Finansbank olarak müşterilerinize nasıl davrandınız? Zor durumda olanlara karşı tutumunuz ne oldu?
Finansbank likiditesi en yüksek bankalardan bir tanesi. Aynı zamanda ana hissedarı NBG'nin de kendi ülkesinde likiditesi en yüksek banka olması dolayısıyla grup olarak herhangi bir likit sıkıntısı yaşamadı. Belirli segmentlerde örneğin KOBİ ya da bireysel bankacılığın belli alanlarında değişik politikalar uyguladık. Ama finansbank hiçbir zaman kredilerini durdurmadı. Bilakis yeniden yapılandırmaya ve müşterisine destek olmaya devam etti.