kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Mart 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Yerel seçimin sonucu ne olursa olsun iktidar değişmeyecek...

Amerikan başkanlık seçiminin kampanyasında Obama "Kazanıp başkan olursam kızlarım Malia ile Sacha'ya bir köpek alacağım" demişti.
Obama başkan seçilince kızlarına dönük bu vaadi özellikle Amerika'daki köpek yetiştiricileri arasında fırtınalar yarattı. Çünkü Beyaz Saray'a hangi cins köpek girerse, Amerikalılar da o cins köpeğe sahip olmak isteyecekler ve o cinsi yetiştirenler köşeyi dönecekti.
Geçen hafta Obama'yı televizyon programında konuk eden Jay Leno, Başkan'a bu vaadini hatırlattı ve "Kızlarınızın köpeği ne zaman Beyaz Saray'a geliyor " diye sordu.
Obama önce " Bu sadece bir seçim vaadiydi " diye işi geçiştirmeyi denedi.
Ama Jay Leno sorusundan vazgeçmedi.
Bu arada Obama'nın kızlarına alacağı köpeğin cinsinin "Portekiz Su Köpeği" olduğu yolunda haberler basında yer almış ve kanişe benzeyen bu köpeğe olan talep patlamıştı.
Jay Leno köpek konulu sorularını sürdürünce Obama güldü ve şöyle dedi:
- Washington'da yaşamaya başlayan bir kişi kendine bir dost arıyorsa herhalde bu için en uygun yaratık köpektir!
Dünyanın her toplumunda siyaset ve sadakat arasındaki ilişkilerin zayıflığını herkes bildiği için, Obama'nın bu sözlerini televizyon stüdyosundaki Amerikalı seyirciler de anladılar ve katıla katıla güldüler.

Kim sorunludur?
Ben, Obama'nın bu sözlerini duyunca, Amerikalı müteveffa çevreci Edward Abbey'in (1927-89) bu konuda söylediklerini hatırladım.
Abbey şöyle yaklaşmıştı meseleye:
- Bir insanın en yakın dostu bir köpekse, o köpeğin ciddi bir sorunu var demektir!
Ancak Edward Abbey'in söylemlerini, daha fazla Obama ekonomik krize dönük yaklaşımlarını ve AIG sigorta şirketini nasıl devletin kurtardığını Jay Leno'ya anlatırken hatırladım.
Kendisini bir anarşist olarak niteleyen ve "Hayatımızın yönetilmesini krallara, rahiplere, politikacılara, generallere teslim edemeyiz" diyen Abbey, Amerikan-Sovyet ideolojik rekabetini de şöyle yorumlamıştı:
- Sovyetler Birliği'nde hükümet endüstriyi kontrol eder, ABD'de ise endüstri hükümeti kontrol eder. Zamanımızın iki büyük oligarşisi arasındaki temel yapısal fark budur.
Türk iç siyasetinin kronik tartışma konularını ve siyasi rakiplerin birbirlerini karalama kampanyalarının 29 Mart'a doğru yoğunlaştığını izlerken, yerel seçim sonrası Obama'nın da ziyareti ile dünya gündemi ile karşı karşıya kalacağımızı bilmeliyiz.
Önceki akşam dünya televizyonları Başbakan Erdoğan'ın "Amerikan ordusu Irak'tan çekilirken Türkiye onlara geçit verebilir" dediğini haberleştirirken, Türkiye'nin Amerikan ordusuna Irak'a girerken geçit vermediğini de hatırlatıyorlardı.

İktidar değişmiyor
Örneğin genel yerel seçimin sonucu ne olursa olsun, AK Parti iktidarı devam edecek. Yeni belediye başkanları kimler olursa olsun, seçim sonrasında G-20'ler zirvesi için Başbakan Erdoğan Londra'ya uçacak.
Türk iç ve dış siyaseti, ekonomisi hakkındaki kararlara TBMM'deki AK Parti çoğunluğu yön verecek.
Bu bakımdan yerel seçim kampanyasının son haftasındaki aşırı ısınmaya kendimizi kaptırıp, bunu bir genel seçim sanmamalıyız.
Bu arada siyasetçilerimiz Obama'nın yaptığını yapıp, mesleklerine gülerek de bakmayı denemelidirler.
Jay Leno Obama'ya "Hâlâ basket oynuyor musunuz" diye sorunca şu cevabı aldı:
- Evet oynuyorum ama diğer oyuncular eskisi gibi faul yapamıyor bana. Herhalde saha kenarında duran tepeden tırnağa silahlı Başkanlık korumalarından korkuyorlar!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın