kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Dava

Geçen hafta burada bir mektup vardı. "2. Manisa davası" diye bilinen vakada, 1996'da 21 yaşında tutuklanan...
13 yıl tutuklu yargılanan...
Sonunda "ağırlaştırılmış müebbet"e mahkûm olan Bülent Gedik'in bir yakınının mektubu.
Mektup "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen bu olabildi" diyordu.
Davadaki tek isim Gedik değildi.
Nitekim AİHM kararı da bir tek onun için değildi.
Ama Türkiye hukuk sisteminde AİHM'nin bu kararının etkisi olmadı anlaşılan.
Hem de, Türkiye orada mahkûm olduğu halde!
Gedik ile toplam 20 sanık hakkındaki suçlamaya bir bakın önce.
Bakalım size "tanıdık" gelecek mi?
"Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını tamamen veya kısmen değiştirmeye veya üzerinde değişiklik yapmaya veya TBMM'ye karşı darbe teşebbüsünde bulunmaya veya TBMM'nin görevlerini yerine getirmesine zor kullanarak engel olmaya yönelik her türlü girişimden men eden TCK 146'ncı maddesine ve silahlı örgüte mensup olmaktan men eden TCK 168'e 2 maddesine dayanarak..."
Mesela, siz "hakiki darbe" yapan birilerinin bundan yargılandığını hiç duydunuz mu?
"Suç" bu kadar net halbuki!
Ya da şimdi "darbe" ile yargılanacak başkaları için öyle ya da böyle titizlenenler, "13 yıl tutuklu yargılanan ordusuz darbeci bir, iki genç" konusunda size bir şey söyledi mi?
Ya da bambaşka bir açı:
AİHM kararlarını kendilerinden yana olduğu zaman önemseyenler, "hukuk devleti" filan diyenler "guk" dedi de duyulmadı mı?
Bu davanın ilginç bir yönü, iddianameye, bir ömür tutukluluğa ve mahkûmiyete neden olan ifadeleri alan polislerin de "işkence"den yargılanması, işkencenin belirlenmesi, kiminin mahkûmiyet bile alması, kiminin zaman aşımına düşmesi idi.
AİHM de "birçok kötü muameleye maruz kaldıklarını" kabul etti: "Aşağılandıkları, günlerce uykusuz bırakıldıkları, kişinin akli dengesini bozacak şiddet."
AİHM, kılı kırk yararak, "devlet görevlilerinin, itiraf ettirmek için bilinçli kötü muamelesi" nin "işkence" sayılacağına hükmetti:
"Şiddetli acı ve ıstırap yaratan ciddi ve acımasız nitelikte."
(Mağdurlar arasında henüz 16, 17, 18 yaşındakiler ile hamile olan da vardı.)
AİHM ayrıca, davanın yürütülüş biçimini, ağır aksak gidişi, 3.5 yılda sadece 17 oturum yapılmasını, 1998'den sonra hiçbir kanıt sunulmamasını, sadece bir tanığın ve mağdurun adres tespiti için oturumların durmadan ertelenmesini, işkence sanığı polislerden bazısının hiç mahkemeye çıkarılmamasını ama teşhis edilemediği için beraatına karar verilmesini, polislerin zamanaşımına kaçırılmasını, işkence izleri için ek muayene kararına uyulmamasını "üzücü, vahim" buldu.
Tabii gözaltı ve tutukluluk sürelerini de. Süre uzatmak için "basma kalıp formüller kullanılması"nı da.
AİHM "Savunmacı Hükümet"in işkenceden sorumlu olduğuna karar verdi!
AİHM, mağdurlara 20 bin 50 bin Euro arasında tazminat verilmesine...
Hükümetin masrafları da ödemesine de.
2004'te.
Sonra da "tükenmiş hukuk yolları" yine işledi!
Yani, soruşturma, gözaltı, tutukluluk, işkence sorunlarından dolayı mahkûm olmuş bir devlet ve hukuk sistemi, davaya aynı şekilde devam edebildi!
Biz de buna kısaca Hukuk Devleti dedik!

Not: Aşağıda, Fenerbahçe'nin kıdemli yöneticisi olarak tanıdığınız, hani maçları bazen eski Genelkurmay Başkanı ile de izleyen, mahkûm olmadığı için henüz suçsuz sanık Nihat Özdemir'in Anka'ya dayanarak bir yazıda kullandığım "iddia"ya tekzibi bulunuyor. İlginç olan, bir sanığın gerektiğinde 13 yıl tutuklu tutulabildiği ülkede, masumiyet karinesi gereği biz "henüz suçsuz" derken, Vekil Prof.'un "suçsuz olduğu sabit olacaktır" diye emin olması. Akademik kariyer böyle bir "pozitif bilimsellik" sağlıyor tabii. Konu, Ergenekon sanığı emekli istihbarat albay bir avukatın "telefon dinlemeleri"ni haber verdiğinin iddia edildiği bir "dinleme" haberi ile benim 13 Ocak 2009 tarihli yazımdı.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın