kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Türkiye'de gölgelerin savaşı

Türkiye'deki İranlılar'ın sayısı 1980'lerde, 90'larda 700 bine kadar ulaştı. Bunların çok büyük bölümünü muhalifler oluşturuyordu. Yani, Humeyni rejiminden kaçanlar...
Daha sonra epey azaldılar. Türkiye'yi köprü olarak kullanıp Avrupa'ya, Kuzey Amerika'ya gittiler.
O dönemde İranlılar'ın çoğu İstanbul'da yaşıyordu. Özellikle Mahmutpaşa'da, Laleli'de, Şehremini'de. Aralarında rejim muhalifi olmaktan öte, rejime karşı silahlı direniş yürüten Halkın Mücahitleri gibi örgütlerin üyeleri, hatta lider kadrolarından bazı kişiler de bulunuyordu.

İran'la sessiz pazarlık
İran gizli servisi "Savama", Türkiye'ye ajanlar gönderip bu direniş liderlerini ortadan kaldırmaya başladı. Öldürülen muhaliflerin ya da direnişçilerin sayısı birkaç yılda 16'ya ulaştı.
Bunun üstüne Türk istihbarat birimleri İranlı meslektaşlarıyla temasa geçip ciddi sıkıntı yaratmaya başlayan bu infazlara son verilmesini istediler. "Savama" yetkilileri bir koşul öne sürdüler: "Listemizdeki kişileri bize teslim edin..." Türkiye bu talebi reddetti, bir uzlaşma formülü önerdi: "Ya sınır dışı edelim, ya da onları kabul edebilecek ülkelere gönderelim." İran bu formüle yanaştı. Türkiye kara listedeki isimleri sessiz sedasız Batı'ya gönderdi. İran da insan avına son verdi.

Mağlup Çeçenler'in akını
İstihbarat birimleri tam rahat bir nefes almıştı ki, bu kez Rusya'ya karşı silahlı mücadeleyi yitiren Çeçen direnişçiler sorunu ortaya çıktı. Bu kez Kafkaslar'dan Çeçen akını başladı. Onların da pek çoğu İstanbul'u mekân tuttu. Sultanbeyli'yi, Ümraniye'yi, Başakşehir'i, Zeytinburnu'nu...
Onların arasında de direnişin önemli isimleri vardı. Rus gizli servisi FSB peşlerine düşmekte gecikmedi. Ve geçen sonbaharda cinayetler başladı. Bir... İki... Üç... Gazi Edilsultanov... İslam Canibekov... Ali Osaev...
Hayır, FSB ajanları değildi tetiğe basan. Rus gizli servisi kurnazca veya sinsice bir yöntem uyguluyordu: Çeçen direnişçileri ya Çeçen itirafçılara öldürtüyordu ya da Çeçenistan'da işbaşındaki yönetimle işbirliği yapan grupların tetikçilerini kullanıyordu.

35 kişilik kara liste
FSB, Başbakan aslında iplerin hepsini elinde tutanVladimir Putin'in "Onları fare deliğine bile saklansalar bulup yok edeceksiniz" emri üstüne Çeçen direniş liderleri veya önemli isimlerin bulunduğu bir liste hazırladı. Bu ortadan kaldırılacaklar listesinde 35 kişi bulunuyor. 6'sı Türkiye'de yaşıyor. 3'ü öldürüldü. Yani, sırada 3 kişi daha var!
Rusya'nın bu infazlarla Türkiye'ye verdiği mesaj açık: "Ya teslim edersin, ya da senin topraklarında öldürürüz."

Sorunun tek çözümü var
Teslim etmek söz konusu değil. Hem insani ve dini nedenlerden ötürü... Hem de Kafkas kökenli yurttaşların şimşeklerini çekmemek için. Ama korumak da imkânsız. Neden? Çünkü sürekli yer değiştiriyorlar. Başka bir ülkeye göndermek de zor. Bugün manşet haberimizde de belirtildiği gibi, Batı ülkeleri zaten kendilerine sığınmış Çeçenler'in derdine düştüler.
İranlılar'la başlayıp Çeçenler'le devam eden bu sorunu çözümlemenin, yani Türkiye'nin gölge savaşlarının meydanına dönüşmesine son vermenin tek yolu var: Vize uygulamak.
Öyle ya; Türk yurttaşlarına neredeyse tüm ülkeler vize koyarken, Türkiye hiç değilse riskli ülkelerin vatandaşlarına neden vize koşulu getirmesin?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın