kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Baykal şifreli kanala çıksın"

A.A
Giriş Saati : 21.03.2009 17:47
Güncelleme : 21.03.2009 20:45
Yeni Haber
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Sayın Baykal kendini parçalıyor 'ekranlara çıkalım' diye. Sayın Baykal, ekranlar senin olsun. Çarkıfeleğe mi çıkarsın, televoleye mi çıkarsın, nereye çıkarsan çık ama sadece ben senden bir şey rica ediyorum. Ne olur gece 12'den sonra çık ya da şifreli kanallarda çık. Çünkü senin yanında birlikte çıkacağın kişiler bu yavrularımızın ahlakını bozabilir'' dedi.

Erdoğan, partisince Sincan'da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, yerel seçimde, yöneticilerin kim olacağına değil, aynı zamanda ülkenin gidişatının ne yöne olacağına oy verileceğini söyledi.

Başkent Ankara'nın seçimde kendine yakışan büyüklükte düşüneceğini dile getiren Erdoğan, ''AK Parti ile aşkla heyecanla Ankara 'yola devam' diyecek'' dedi.

Türkiye'nin, AK Parti'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002'den bu yana nasıl bir değişim gösterdiğinin ortada olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''2002'den önceki ve sonraki Türkiye arasındaki fark ne? Dün, ekonomik olarak çöküşün eşiğine gelmiş Türkiye vardı; bugün dev küresel krizlere rağmen ayakta kalmayı başarabilen sağlam bir Türkiye var. O günlerde yarın ne olacağı kestirilemeyen bir sisler ülkesi vardı; bugün istikrarlı ve güvenli bir Türkiye var. O günlerde sıkıntılarının altında boğulan Türkiye vardı; bugün sıkıntılarının üstüne cesaretle, kararlılıkla giden, bütün zorlukları aşma azminde olan bir Türkiye var. O günlerde Türkiye'yi içine kapatan yönetimler vardı, hatta toplantılarını yapamayan Bakanlar Kurulu vardı; bugün milletimizin haysiyetini bütün dünyada temsil eden bir yönetim var.''

Erdoğan, bugün bütün dünyanın; Türkiye'nin, Ankara'nın sesini merak ettiğini ifade ederek, Ankara'dan çıkan sesin bütün dünyada yankılandığını belirtti. Erdoğan, ''Başkent Ankara, bizimle beraber dünyanın en saygın başkentlerinden biri oldu. Türkiye'nin hukukuna sahip çıkmak budur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu itibarı, saygınlığı bizimle elde etti'' diye konuştu.

Polatlı'dan Sakarya'ya, Dumlupınar'dan Çanakkale'ye şehit kanlarının sembolü olan ay yıldızlı bayrağın bu dönemde daha özgürce dalgalandığını dile getiren Erdoğan, ''Büyük milletimizin bizden istediği de siyasetten istediği de budur. Bu millet, bizden büyük düşünmemizi istiyor, bu millet büyük Türkiye istiyor'' görüşünü dile getirdi.

''SİZDEN OY İSTEME PİŞKİNLİĞİNİ GÖSTERENLER...''

Erdoğan, kendilerinden önceki hükümetlerin icraatlarını eleştirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu ülkenin insanlarının umutları sönmeye yüz tutmamış mıydı? Ülkenin gençleri Türkiye'nin geleceğinden umut kesecek noktaya gelmemiş miydi? Ülkenin sorunlarını çözsünler diye iktidara getirilenler, şu MHP, Bakanlar Kurulunu bile toplayamayacak kadar acziyet içinde değil miydi? Devlet, memuruna maaş ödeyecek parayı bile bulamayacak kadar çaresiz değil miydi? Borçlar dağ gibi yığılı değil miydi? Yüksek enflasyon, yüksek faizler, durmadan artan fiyatlar bu milletin canına tak ettirmemiş miydi? Bu ülkenin kaynakları hırsıza, arsıza, soysuza peşkeş çekilmiyor muydu? Bankalarımızın içi boşaltılmıyor muydu? 16 banka fona devredilmemiş miydi? Bu milletin hür iradesine ipotek konulmuyor muydu? Demokrasi ağır yaralı değil miydi? Hukuk devleti çaresiz değil miydi? Siyaset, derbeder koalisyonlarla siyaset olmaktan çıkmamış mıydı? Dünyada çalınan her kapı Türkiye'nin yüzüne kapatılmıyor muydu? Bugün yine bu milletin karşısına çıkan, sizden oy isteme pişkinliğini gösterenler o gün siyasette değil miydi?''

Kendi hükümetlerinden önceki 57. Hükümet'in koalisyon ortakları DSP, MHP ve ANAP'ın, ülke meseleleriyle ilgili fikir ve proje üretemediklerini ifade eden Erdoğan, ''Bırakın yeni fikir üretmeyi, Türkiye'nin başarılarına bile sevinemiyorlar'' dedi.

Erdoğan, 79 senede 230 milyar dolar olan gayrisafi milli hasılanın üzerine 6.5 senede 520 milyar dolar eklediklerini, devletin kendilerinden önce yüzde 63, şimdi ise yüzde 13 faizle borçlandığını, enflasyonun yüzde 30'dan yüzde 7,7'ye gerilediğini anlatarak, aradaki farkın vatandaşın cebinde kaldığını söyledi.

''BIRAKSAN KOYUN GÜDEMEZLER YA...''

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ne dediler, 'enflasyon patlar'... Ne oldu? Çatladı, çatladı, patlamadı. Bitmedi... IMF'ye gittiler borçlandılar. Dün Bilecik'te konuşuyor, 'hayalimiz, arzumuz IMF'siz bir ekonomiydi'. Ne oldu? Bıraksan koyun güdemezler ya. Bunlara sakın 3 tane koyun teslim edeyim demeyin, hele hele Etimesgut'u, Sincan'ı falan teslim etmeye kalkmayın. Etimesgut elden gider ha, Sincan elden gider. Bunlar güdemezler, sakın. Kaybeder gelirler. Bunlar elden gider. İstanbul'un belediye başkanlığını yaptım 4,5 sene. Nasıl bir belediye aldık, nereye getirdik belli. Ondan sonra buralara geldik.''

Erdoğan, iktidara geldiklerinde IMF'ye 23,5 milyar dolar borç olduğunu, bunu 7,8 milyar milyar dolara indirdiklerini belirterek, ''Dürüst olun. Bir taraftan IMF'ye verip veriştireceksin, ondan sonra gidip borçlanacaksın. Ondan sonra da AK Parti'ye borç yığını bırakcaksın. AK Parti senin bıraktığın borcu ödeyecek, sonra da sıkılmadan diyeceksin ki 'ne yaptılar?'. Daha ne yapalım, senin borçlarını biz ödüyoruz'' diye konuştu.

''ONLAR TÜKETTİ, BİZ ÜRETTİK''

İktidara geldiklerinde Merkez Bankası'nın kasasında 26,5 milyar dolar olduğunu, şu anda bu rakamın 67 milyar dolara yükseldiğini ifade eden Erdoğan, ''Onlar bankaları batırırken 40 milyar dolar bu millete ödettiler. Merkez Bankamızın kasasında şu anda 40 milyar dolar artı var, farkımız bu. Onlar tüketti biz ürettik'' dedi.

Erdoğan, muhalefet partilerinin ''kara çalmak, iftira atmak, bağırıp çağırmak, ülkenin huzurunu kaçırmak dışında bir şey yapmadıklarını'' savunarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan, Başbakan Yardımcılığı ve Bakanlık yaptıkları dönemlerdeki icraatlarını anlatmalarını istedi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Sayın Baykal kendini parçalıyor 'ekranlara çıkalım' diye. Sayın Baykal, ekranlar senin olsun. Çarkıfeleğe mi çıkarsın Televoleye mi çıkarsın nereye çıkarsan çık ama sadece ben senden bir şey rica ediyorum, ne olur gece 12'den sonra çık ya da şifreli kanallarda çık. Çünkü senin yanında birlikte çıkacağın kişiler bu yavrularımızın ahlakını bozabilir. Çünkü öyle şeyler diyor ki 'telefonda rahat rahat vatandaş hükümete hakaret edebilir, küfredebilir'. Hatta daha ileri gidiyor, 'vatandaş birbiriyle ağız tadıyla küfürleşemiyor' diyor. Bir siyasi partinin genel başkanı bunu söyler mi, yakışır mı bu? Sen küfürbaz olabilirsin. Benim milletim zaten bu ülkede küfürbazdan başbakan yapmaz. Benim milletim bu ülkede adam gibi adam olan başbakan ister ama zaten senin bu ülkede iktidar olmak gibi bir derdin yok.''

Erdoğan, Baykal'ın, seçimlerde AK Parti'nin yüzde 52'nin altında kalması durumunda başarısız sayılacağını söylediğini ifade ederek, ''Sana ne? Yani CHP olarak ne oy alacağını söylemiyor, 'bu seçimin birincisi ben olacağım' demiyor. Bir lider böyle konuşur mu? Siyaset sahnesine birinci olmak için, lider olmak için kazanmak için çıkar. Daha baştan maçı kaybedeceğini biliyor, reçetesini hazırlıyor: (Bak yüzde 50'nin altında kalırsan başarısızsın)'' dedi.

AK Partinin birinci parti olmaması durumunda genel başkanlıktan da siyasetten de çekileceğini açıkladığını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

''Ama Sayın Baykal sen birinci parti olamazsan siyasetten veya genel başkanlıktan çekilmeye var mısın? Çekil de hiç olmazsa CHP'li vatandaşlarım rahatlasınlar ya, senden kurtulsunlar ya... Eğer niyetin yoksa ben böyle bir ana muhalefete bayılırım. İşimiz çok kolay, çok yorulmayız. Niye? Çünkü söylediği şey, 'yüzde 52'nin biraz altında kalırsa başarısız'. Böyle muhalefete can kurban ve bununla beraber biz daha çok yürürüz çünkü iktidar derdi yok zaten.''

Geçtiğimiz günlerde partisince düzenlenen bir mitingde, CHP ile ilgili asılan pankarttaki ''ebedi muhalefet'' ifadesini anımsatan Erdoğan, ''hakikaten öyle'' değerlendirmesinde bulundu.

''ARTIK KALKINAN BÜYÜYEN GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE VAR''

Erdoğan, Konya'da bir çiftçinin verdiği belgeyi gösterip, bunun ''Deniz Baykal'ın karnesi olduğunu'' ifade ederek, bu karnedeki notların çok kötü olduğunu söyledi.

''Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanıyken benim vatandaşıma, çiftçi vatandaşıma ne çileler çektirmiş'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Konya'da bir çiftçinin bana verdiği bir şey. 'Şu akaryakıt istasyonundan sana şu kadar mazot' İşte buyrun. Şimdi benim çiftçim mazot almak için akaryakıt istasyonunda kuyruğa mı giriyor? Benzin almak için akaryakıt istasyonlarında kuyruk var mı? Gaz yağı diye bir şey kalmadı. Doğalgaz artık her yere yayılıyor. Artık kalkınan büyüyen güçlü bir Türkiye var. Benim insanım artık onurlu, gururlu. Eksiklerimiz yok mu, var. Onu da kabul ediyorum, ama 750 milyar dolarlık bir milli gelire ulaştık. Gayri safi yurtiçi hasılaya ulaştık.''

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Sizin cebinize ne girdi onu söyleyin'' dediğini belirterek, sözlerine şöyle sürdürdü:

''Allah iyiliğini versin. Milli gelirden vatandaşın cebine ortak olarak ne girdi diye sorulur mu? Milli gelir, gayri safi yurtiçi hasıla, bir ülkenin gücünü, büyüklüğünü gösterir. Ben bu rakamı ifade ediyorum, ama sen bundan anlamıyorsan ben ne yapayım. Diyoruz ki ihracatımız 132 milyar dolara çıktı, ama senin döneminde 36 milyar dolardı. Bak, 79 senede 36 milyar dolar, ama şurada 6,5 yılda bunun üzerine 96 milyar dolar ilave ettik, 132 milyar dolar oldu.

Yatıyorlar kalkıyorlar dedikleri şey şu; işsizlik, işsizlik, işsizlik... ABD'de işsizlik var, 8,1 oranında. ABD bir numaralı ülke dünyada. Biz de 10,3'le devraldık, şu anda 13,6. Doğru, var. Mücadelemizi veriyoruz, vereceğiz. Evvelallah tekrar geriye düşüreceğiz. Çalışmamız bu. Biz ülkeyi, şehirleri daha iyi yönettik deyin yahu. Sayın Baykal, İstanbul'u ben senin partinden aldım. Senin partinden aldığım zaman çöp dağları vardı İstanbul'da. Hava kirliliğinden gezilmiyordu. Susuzluk almış başını gidiyordu. Bak, devraldık, o gün bugündür bizim arkadaşlarımız yönetiyor İstanbul'u.

Ankara da öyle. Niye Ankaralı acaba bir daha CHP'ye Ankara'da belediyeyi vermedi? Ankaralı demokratik hakkını kullanırken niçin bugüne kadar Melih Gökçek dedi. Halep oradaysa arşın Ankara'da. Dedik ya eser ortada. Esere bak notunu ver. Halkı aldatamazsın. 'Biz ülke yönetiminden anlamayız, ama belediyecilikten anlarız' diyebilir misin Sayın Baykal, Sayın Bahçeli?. Nereyi abad ettiniz ya söyleyin.

Bizim zamanımızda Başkent Ankara'nın bütün dünyada saygınlığı daha fazlaydı desinler. Biz milletimizin hukukunu daha fazla koruduk desinler. Biz sosyal barışı daha çok güçlendirdik desinler. Biz eğitim, sağlık hizmetlerinde, adalette de emniyette de daha çok iş yaptık desinler. Biz daha çok üniversite açtık, biz daha çok konut yaptık, kentsel dönüşüm yaptık desinler. Biz Ankara'nın Anadolu'ya giden yollarını daha çok açtık desinler. Bir şey desinler de bizi de mahcup etsinler, ama yapmıyorlar, yapamazlar. Çünkü çok çaresizler. Çünkü her şey milletimin gözü önünde. Bunların bu milletin derdine derman olacak bir planları, programları yok, ama biz planla, programla, yaptıklarımızla konuşuyoruz. Hedeflerimizi ortaya koyuyoruz, ama bunlarda hiçbiri yok.''

''TIRNAKLARIMLA TOPRAĞI KAZIYA KAZIYA GELDİM''

Erdoğan, Türkiye'yi 4 temel taş üstünde yükselteceklerini, bunların, eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olduğunu söyledi.

İlköğretimdeki ücretsiz ders kitabı uygulamasından söz eden Erdoğan, önümüzdeki yıldan itibaren açık ilköğretim, açık liseye gidenlere de kitaplarını ücretsiz vereceklerini kaydetti.

Erdoğan, iktidarları döneminde 56 yeni üniversite açtıkları şu anda 81 ilde üniversite bulunduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Baykal'a yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, şöyle konuştu:

''Dün bana söyleniyor; 'Sen diyor ekmek bulamayanın halinden anlar mısın' Ben ondan çok iyi anlarım. Ben o çileyi çeke çeke geldim. Tırnaklarımla toprağı kazıya kazıya geldim. Su da sattım, simit de sattım. Okul ihtiyaçlarımı öyle karşılayarak geldim, öyle büyüdüm, öyle yetiştim ve ondan çok iyi anlarım. Ben şimdi Sayın Baykal'a sesleniyorum; Sayın Baykal, biz üniversite öğrencilerine belediyeler olarak burs veriyorduk da sen niçin Anayasa Mahkemesine gidip üniversiteli gençliğe burs verilmesini kaldırdın bunu söyle.''

''Artık ne Ankara, ne Türkiye, saatinin durmasına, krize, kaosa razı olur'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye'nin artık bu milletin büyüklüğüne gerçekten inanan, gönülden inanan, milletin istikametini kendine istikamet seçmiş bir hükümeti var. CHP'nin patronu Sayın Baykal'dır. Tapusu ondadır. MHP'nin patronu Sayın Bahçeli'dir. Tapusu Bahçeli'dedir. AK Parti'nin tapusu millettedir, millette. Fark bu. Millet ne derse o olur. 29 Mart'ta da o olur. Bu ülkenin çözülemeyecek hiç bir sıkıntısı olmadığını bilen bir yönetim gelince, bunlar bütün kifayetsizlikleriyle açığa çıktılar. Soruyorum sizlere Allah aşkına, aynı tekerlemeyle siyasette yarım asır geçer mi ya? Hiç bu milletten utanmıyor musunuz? Sizlere diyorlar ki 'bu iktidar kötü, gelin bize oy verin' Türkiye'nin bu kadar meselesi var, nasıl çözeceksiniz? Hangi programınız var? Bunlarda çıt yok. Niçin vatandaşım sana oy versin? Sen emaneti taşıyamadın Sayın Bahçeli. Beş yıllığına görev verildi, üç buçuk yılda bırakıp kaçtın. Beş yılı kullanamadın. Fırsatları heba etmişsin. Hep aynı şeyi söylüyorsun, bozuk plak gibi döne döne. Vatandaş, halkım iyi bilir siyaseti kendi için yapan ile millete hizmet için yapanın farkı gözler önüne seriliyor. İktidar ehliyetsiz, kifayetsiz, ruhsatsız olarak trafiğe çıkmadı. Bizim farkımız bu. Bu iktidar demokrasi kapkaççılarının kendini yenilemeyen köhne zihniyetlerin iktidarı değildir.''

''BOYLARININ ÖLÇÜSÜNÜ ALSINLAR''

Bugün Nevruz Bayramı'nın kutlandığını anımsatan Erdoğan, kavganın bu topraklarda hiç bir zaman zemin bulamadığını belirterek, bundan sonra da bulamayacağını kaydetti.

Erdoğan, ''Bu ülkede hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Kimse milletin elindeki hakimiyete göz dikemez. Milletin iradesini savunun iktidar ortadadır. AK Parti iktidarıdır'' dedi. Erdoğan şöyle devam etti:

''Milletin değil de çetelerin avukatlığına soyunanlar görün bakın daha neler olacak seçimden sonra. Derin çetelerle milleti tehdit edenler boylarının ölçüsünü alsınlar. Bakın Baykal, devletin valilerini tehdit ediyor, 'AKP ile gelen APS ile gider' diyor. Bak Sayın Baykal, ben haddimi bildiğim için ağır konuşmuyorum. Ama buna siyasi adaptan uzak olmak denir. Bu devletin valisine sen hakaret edemezsin, saygısızlık edemezsin. Önce saygını takın. 81 vilayetteki valilerimizin hepsi bu devletin bürokratıdır. Bunlar devlete benimle girmedi, AK Parti iktidarı ile girmedi. Bunlar on yıllarca bu ülkede, devlette kaymakamlık yaptı, mülkiye müfettişliği yaptı, İçişleri Bakanlığında çalıştılar. Hangi hakla sen bu valilere hemen bir yafta yapıştırıyorsun. Ayıptır ayıp. Ne demek bu ya? Bu valileri atarken, Sayın Baykal, hangi valiyi atayacağımızı sana mı soracağız. Yoksa, Bolu Valisi gibi senin genel sekreterinle görüşürken yes, no telefonla mı yapacağız bunu? Böyle bir siyasi liderlik olmaz. Devletin bürokrasisini böyle aşağılayan ve güven kaybına zemin hazırlayan olmaz.

Yargıyı tehdit eder, savcıyı eder... Ben şuna da şaşıyorum, bu kadar tehdit alan yargı, niçin bu zata karşı kalkıp da haklarını savunmaz, bunu da anlamıyorum. Anayasa'da yargı sürecine müdahale edenlerin bu noktada aslında yargılanmaları gerekirken bugüne kadar Sayın Baykal'la ilgili açılmış bir tane dava yok. Bunu da anlamakta zorlanıyorum. Ama acaba aynı şeyi bir başkasına yaparlar mı bu da beni düşündürüyor. Bunları çok yaşadık. Fakat şuna inanıyorum 29 Mart bir baharın başlangıcı olacak.

Dürüst değiller, samimi değiller. Bürokratı nasıl tehdit edersin? O bürokrat görevini yapıyor, vazifesini yapıyor. Bir de kalkıp damgalıyorsun. Bunların kanaatleri kendilerinedir. Bizim bu noktada böyle bir derdimiz yok. Biz sizin gibi küçük düşünmüyoruz Baykal. Ama biz şunu biliyoruz bu ülkenin demokrasi tarihinde CHP'nin il başkanlarının valilik yaptığını iyi biliriz. AK Parti'nin il başkanlarının böyle bir derdi yok.''

NOTLAR


Başbakan Erdoğan gelmeden, miting alanına cebinde yumurta ile girmeye çalışan Ahmet Hulusi Çetin isimli bir kişi gözaltına alınarak, Sincan Emniyet Müdürlüğüne götürüldü.

Mitingde 2 bin 700 güvenlik görevlisi görev yaptı. Bir kız çocuğu Başbakan'a Ankara'nın süper igde temsil futbol takımlarının atkılarını hediye etti.

Alandaki pankartlar arasında ''Başbakan'ın Erciyes Dağı gibi yanındayız'' yazılı pankart dikkati çekti.