kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Shakespeare bira sever!

DENİZ ERBİL
20.02.2009
Eskişehir'den sonra İstanbul'da da iki şube açan ve 'Shakespeare Pub' adı zor okunduğu için SPR olarak hayatımıza giren İngiliz tarzı publarda isteyen yemek de yiyebiliyor..
Sümerler ülkesinde, zamanın başlangıcındayız. Dünya bir oyun alanı ve ölüm henüz ortada yok. İnsanlar ve tanrılar birlikte, sorunsuz yaşıyorlar o dönemde. İlk Sümerlilerden Gılgamış, hayatın tadını çıkarıyor. Bir de Eniku var; dağlarda yabani hayvanlarla birlikte büyümüş, vahşi bir insan. Gılgamış onun nasıl biri olduğunu öğrenmek ister ve Eniku'nun yanına bir fahişe gönderir. Fahişe ise Eniku hakkında bilgi toplayacağına, ona hayatı öğretmeye kalkar. Ona ekmek ve bira verir. "İnsanlar'," der fahişe, "ekmek yer," sonra devam eder; "Birayı da uygar insanlar içer!" Tarihin ilk yazıya geçirilmiş destanı olan Gılgamış Destanı'nda ilk kez karşımıza çıkar bira. Ve de 'uygar insanların içeceği' olarak tanıtılır. Bundan 4 bin 800 yıl sonra bira kültürünü doruğa ulaştıransa bir başka ulus: İngilizler. Onlar da tarih kadar eski biranın içilebileceği en mükemmel ortamı yaratmışlar ve bu mekâna 'pub' adını vermişler. Pub, 'public house' sözcüklerinin kısaltılmış biçimi... Yani sadece bira satılan, sıradan bir mekân değil burası; bir tür toplantı, buluşma yeri. Her müşteri pub'ın bir miktar sahibi sayar kendini. Çalışanlar mesai bitiminde kısa süre buralara uğrar, bir içki içtikten sonra yemek için evlerinin yolunu tutarlar. Bizde ilk hakiki İngiliz pub'ı 1990'da Ataköy Marinası içinde North Shield adıyla açıldı ve Türklerin İngilizler ile hiç değilse bir ortak özellikleri olduğu ortaya çıktı. Geç de olsa İngiliz pub'ı ile tanışan Türkler bu konsepti sevdi; North Shield'ler Türkiye'nin birçok kentine yayıldı. Bir süre sonra başka işletmeciler de pub dünyasına girmeye başladı. Bunlardan Eskişehir'de eski sebze ve meyve halinden dönüştürülen Haller Gençlik Merkezi içinde açılan ve bu modern Anadolu kentinde kısa sürede büyük ilgi gören Shakespeare adlı İngiliz pub'ı konseptin başarılı uygulayıcıları arasında... Shakespeare'in İstanbul'da Ataşehir ve Akatlar Mayadrom AVM'de iki şube açtığını duymuştum. Geçenlerde bir arkadaşımla Mayadrom'da buluşacaktım. Arkadaşım, "SPR Pub'a gidelim; Eskişehir'deki Shakespeare Pub'ın adını kolay okunmuyor diye İstanbul'a gelirken SPR olarak kısaltmışlar," dedi. Mayadrom'da SPR Pub'un açıldığı yer daha önceleri Lipton Tea Corner olarak hizmet veriyordu ve İstanbul'da en kaliteli çayların satın alınabileceği bir çay eviydi. Ne yazık ki koca kentte benzeri olmayan bu çay cenneti yaşatılamamıştı. SPR Pub, bütün kaliteli İngiliz pub'ları gibi rahat bir ortam. Nerede oturursanız oturun, bulunduğunuz yerden geniş bir TV ekranı görünüyor. Bu önemli bir husus, çünkü pub'ların bir özelliği de stadyuma gidemeyenlere maç seyrederken sıcak bir ortamda tribün birlikteliği sunmak. SPR Pub'ın mönüsü kahvaltı çeşitleriyle başlıyor; başka deyişle hayat burada sabah saatlerinde başlıyor. Öğlen saatleri için indirimli fiks mönü de düşünülmüş. Pub'ın kendi mönüsü ise olması gerektiği gibi. Bu gibi yerlerde çok rafine yemekler aranmaz. Basit ama lezzetli yemekleri olur pub'ların... SPR'de de bu özellik dikkati çekiyor. Çorba, Çin böreği, domatesli mozzarella, 'soccer plate', yani futbol tabağı adı verilmiş, sosis tava, tavuk şiş, patates tava ve mitite köfte gibi başlangıçların ardından kapsamlı bir salata seçenekleri mönüde yer alıyor. Ben 12 çeşit salata saydım. Birkaç makarna çeşidi, hamburger ve sandviç ve dürüm seçeneklerinin ardından ana yemeklere geçiliyor. Bu bölümde 450 gramlık Tbone steak olan ızgara etler, sığır ya da tavukla hazırlanan Meksika yemeği fajita, Jamaika usulü tavuk dikkati çekiyor. Ayrıca İngiliz pub'larının vazgeçilmez yemeği fish&chips, yani balıkla kızarmış patates başta olmak üzere çok sayıda balık yemekleri de var. Aralarında tiramisu, panna cotta, cheese cake gibi tatlıların yer aldığı yemek listesi kendi içinde tutarlı ve oldukça kapsamlı. SPR'nin içki listesinde ise sadece Kavaklıdere'nin kendi ürettiği ve ithal ettiği şaraplar bulunduruluyor. Bira seçenekleri de ilk bakışta göz dolduruyor. Ancak listede belirtilmiş bazı kaliteli biraların bulunmadığını öğrenmek hayal kırıklığı yaratıyor. Biz salata, et ve makarna çeşitlerinden yemeklerimizi seçtik. Yediklerimizden de memnun kaldık. İstanbul'un kalabalığını hissetmeyeceğimiz, sakin, çağdaş bir ortamda bir İngiliz pub'ı havasını solumak içimizden geldiğinde yeniden SPR'de buluşmak üzere ayrıldık.
Haberin fotoğrafları