kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Bir öpücükten ne mi çıkar?

İLKNUR K. AKMAN
20.03.2009
Bir süredir herkes hasta... Önce bir öksürme, aksırma, sonra ateş ve 'küt' diye yatağa düşüyor tüm çevremdekiler. En kötüsü, çocuklara da geçiyor bu grip mikrobu, daha süt emen minicik bebeklerin bile burnu akıyor, öksürüyorlar. Hatta son dönemde üst solunum yolları enfeksiyonu ve zatürre olan çok çocuk duydum. Eskiden hiç önemsemezdim ama kızım doğduğundan beri çok dikkat ediyorum hasta insanlara yanaşmamaya. Çocuğu dışarı çıkarmaz, kimseye yanaştırmazsınız olur biter ama sizin ona dışarıdan mikrop taşıma ihtimaliniz yüksek. Aynı şekilde ben de başkasının çocuğuna zarar vermemek için aşırı özen gösteriyorum. Örneğin birkaç hafta önce ben değil ama kızım, kenarından da olsa bu grip salgınından nasibini aldı.
Kimseye yanaştırmadım, hele çocuk sahibi olan yakınlarıma hiç! Durup dururken başka çocukları hasta etmeye ne hakkımız var? Gel gelelim bizim toplumumuzda dikkatimi çeken, bu tür konularda çoğu kişinin özensiz davrandığı.
Sokakta, parkta, mağazada küçük bebek gördü mü insanlar ona bir elini atıyor, okşuyor, seviyor hatta öpmeye kalkıyor... Hele bebek tombik ve biraz da sevimliyse hiç kurtuluş yok! Elbette iyi niyetinden ve sevgisinden yapıyor yapanlar bunu, ama bazen bu 'sevmeler' aklınıza gelmeyecek hastalıklara neden olabiliyor.

ÖPMEK YA DA ÖPMEMEK?
Siz 'Öpücük hastalığı' diye bir şey duymuş muydunuz? Ben bir süre öncesine kadar duymamıştım.
Bu, bir yetişkinden diğerine öpüşme yoluyla geçen bir rahatsızlık aslında. Mikrop, ağız ve ağız çevresinden insana bulaşıyor, daha çok da ergenlik çağındaki gençlerde rastlanıyor. Eh, ne de olsa öpüşmeye pek meraklı oluyorlar o yaşlarda! Çocukları ilgilendiren tarafı ise artık bu hastalığın bir yaşındaki çocuklarda bile görülmesi. Sonuç, çok yüksek ateş, titreme, kimi zaman ciğerleri bile etkiliyor hastalık. En kötüsü de tedavi sürecinde herhangi bir antibiyotik kullanılamaması. Vücut kendi savaşarak atmak zorunda mikrobu. Yani çaresiz bekliyorsunuz... Bu kişiye göre kiminde iki, kiminde beş gün sürüyor. Ama tahmin edersiniz ki küçükler çok daha hırpalanıyor bu süreçte. Ateş onları çok sarsıyor.
Geçenlerde doktorumuza sordum, "Çocuklara nasıl bulaşıyor bu?" diye. Şöyle cevap verdi: "Ben bizim insanımızın bu öpme merakını anlamıyorum, hele çocukları dudaklarından öpme merakını hiç! Dışarıda bakıyorum anne babası çocuğunu severken dudağına öpücükler konduruyor ya da ağzının kenarından öpüyor...
Bebeklerin, küçük çocukların bu şekilde öpülmesi çok sakıncalı.
Hatta yakın ailesi dışında kimsenin yanağından bile öpmesi doğru değil. İşte sonrasında böyle hastalıklar çıkıyor ortaya." Gerçekten de düşününce, insanımızın öpme sevdasına akıl sır ermiyor. Ben Ayşekiraz'ı sokakta hiç tanımadığımız kadınların elinden az mı kurtardım. Kimisine engel olamadım bile, kaşla göz arasında "Ayy, ne tatlı şeysin sen!" diyerek kondurdu kızımın yanağına öpücüğü. "Lütfen öpmeyin," desen bir türlü, demesen bir türlü. Ama koskoca kadınlar öpmemesi gerektiğini bilmez mi? Erkeklerin durumu ise ayrı, onlar ellerinden öpüyor ya da kokluyor bebekleri.
İşin kötüsü ellerden de hiç tahmin etmeyeceğiniz kadar mikrop taşınıyor.
En iyisi şarkıdaki gibi: "Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli..."