kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Mart 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Yeni yüzyılın dansı... Kolbastı

Pazar günü akşamın bir vakti.. Semtin çarşısında sokak kedileri ve köpekler hüküm sürüyor.
Hava deseniz, buz gibi...
Bir köşede yaşları 16-19 arası birkaç delikanlı toplanmış.
Belli ki evlerine gidecekler ama içlerinden hiç gelmiyor, canları fena sıkılıyor.
Tam yaklaştığım sırada biri "hadi lan, yapalım mı?" deyince irkiliyorum.
Ama iki delikanlının birden kollarını kuş kanadı gibi açıp ayakları hiç yere değmiyormuş gibi hızla sekmeye başladığını görünce anlıyorum...
Kolbastı oynamaya başlıyorlar.
Biri de elindeki cep telefonundan "dere boyu kavaklar" türküsünü çalıyor.
Tatsız tuzsuz bir akşama; renksiz bir sokağa bir anda gencecik ve enerjik bir ruh geliyor.
Biraz sonra yoluma devam ederken arkamı dönüp baktığımda çocuklardan ikisinin gelen minibüse atladıklarını, ötekilerin de dağıldığını görüyorum.
Düşünüyorum da...
Faroz nire, İstanbul'un şu kendi halindeki semti nire..
Ama işte...
Kol bastı...
Hoplandı zıplandı.
Sıkıntı atıldı.

Bir yerel dansın bu kadar hızlı yayılması pek rastlanan bir şey değil.
Oysa yolu Trabzon'a, Giresun'a, Samsun'a düşenlerden "kolbastı diye bir oyun var, müthiş bir şey" lafını işiteli en fazla iki sene oluyor.
Kolbastı'nın ünü ve etkisi şimdiden sınırları aştı.
Geçen gün netteki video sitelerinde şöyle bir gezindim.
Amerika'dan, Almanya'dan Kolbastı videoları var. Hele Kolbastı öğrenen Hollandalı kızların bir videosu var ki, çok şirin. Kolbastı
Ancak Kolbastı'yı yeni bir şey sanmamalı!
Rivayete bakılırsa, 1930'lu yıllarda Değirmendere'de, Faroz'da âlem yapılan yerleri jandarma (kolluk) basmaya geldiğinde âlemcilere "kol bastı" diye haber uçurulurmuş.
Hareketler oradan geliyor.
Hani dik duruşu bozmadan ama daha fazla da orada oyalanmadan hızla ortalıktan kaybolma hali!..
Tabii Kolbastı'nın Trabzon Faroz patentiyle yayılmasına Giresunlular fena bozuluyor . Hem müzik hem oyun bize ait, diyorlar.
Soruları da şu: Kemençeci Trabzonlular bağlamayla çalınan bu oyunu nasıl sahiplenebilirler?

Hepsi bir yana insan gerçekten şaşırıyor Kolbastı seyredince...
Bir halk oyunu modern ritm ve tempoya bu kadar mı uygun düşer!
Bir sokak dansı bu kadar sevimli bir hava taşır!
Bir yandan zıplanıyor, bir yandan da yere yağ dökülmüş de kayıyormuş gibi ayak hareketleri yapılıyor.
Uzun yıllardır kızlı erkekli bütün gençleri böylesi sarıp sarmalayan, onlara bedenlerini sevdiren bir başka dans görmedim.
Amerikalı siyahlar ve müzik endüstrisi Kolbastı'yı keşfederse, ki gidişat bu, Kolbastı yeni yüzyılın dansı olur.
Ama bakıyorum da gazetelerde "nedir bu kolbastı modasından çektiğimiz" imalı ve burun kıvıran yazılar okudum.
Ben de diyorum ki...
Keşke her köşebaşında kolbastı oynayan gençler olsa...
O antidepresan dans...
O neşeli isyan...
Keşke her yere yayılsa...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın