kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Dünya Su Forumu başladı

AJANSLAR
Giriş Saati : 16.03.2009 17:09
Güncelleme : 16.03.2009 23:50
Yeni Haber
5. Dünya Su Forumu, İstanbul'da başladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuk devlet ve hükümet başkanlarıyla birlikte Sütlüce Kültür ve Kongre Merkezi Haliç Salonu'na girdi...
Cumhurbaşkanı Gül, salona Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile birlikte geldi.Forumda ilk olarak, İstanbul'un tanıtım filmi gösterildi. Daha sonra da konuşmalara geçildi.

"TEDBİRLER ALINMAZSA TÜRKİYE SU SIKINTISI ÇEKEBİLİR"

Sütlüce Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 5. Dünya Su Forumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Gerekli tedbirler alınmazsa Türkiye'nin de 2010 yılında su yoksulluğu çekeceği tahmin edilmektedir" dedi.

Gül, dünyanın farklı bölge ve ülkelerindeki günlük su tüketim miktarları bakımından adaletsizlikler söz konusu olduğunu belirterek, "Su konusunda işbirliği yapmanın gerekliliğine inanıyoruz" diye konuştu.


*"SUYUN ANAYASASI İSTANBUL'DA YAZILACAK "HABERİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ


Cumhurbaşkanı Gül, 5. Dünya Su Forumu'nun açılış oturumunda yaptığı konuşmada, suyun teknik düzeyde öncelik verilmesi gereken bir mesele teşkil ettiğini ifade ederek, "Dünyamız her geçen gün modernleşiyor, gelişiyor ve değişiyor. Daha açık ve şeffaf bir dünyada yaşıyoruz. Aynı zamanda bütün dünya milletlerinin eşit, ekonomik ve teknolojik imkanlara ve refah seviyesine sahip olmadıklarını da kabul etmemiz gerekir. İnsanlık artık tüm milletlerin kaderlerinin birbirlerine kuvvetle bağlandığı yeni bir döneme girmiştir. Kimsenin 'ben sadece kendi ülkemde yaşıyorum' demeye hakkı yoktur" dedi.

Gül, susuzluk, kuraklık ve sel gibi felaketlerin artık sınır tanımadığını da söyledi. Dünyanın en ücra köşelerinde meydana gelen gelişmelerin birçok kesimi etkileyebildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, "Bugün varılan noktada dünya milletleri olarak sahip olduğumuz avantajları, mücadele etmemiz gereken olumsuzlukları gerçekçi bir bakış açısıyla tahlil etmemiz, sorunlarımıza el birliği ile çözümler üretmemiz gereken keskin bir dönemeçten geçmeliyiz. Dünyamızın karşı karşıya kaldığı en hayati meselelerin başında şüphesiz çevrenin korunması gelmektedir. Daha fazla geç kalmadan tabiatla ahenk içinde yaşamamızın, tüm uluslararası toplumun ortak sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Bugün yaptığımız hataları gelecekte telafi edeceğimiz yanılgısına düşmemeliyiz. Böyle bir düşünce, artık hatalarımızı telafi edemeyeceğimiz bir aşamaya taşıyacaktır bizi. Su, hayatımızı idame ettirebilmemiz için vazgeçilmezdir" diye konuştu.

Gül, su konusuna özel bir önem verilmesi gerektiğini belirterek, suyun sürdürülebilir kalkınmanın en önemli itici güçlerinden biri olduğunu söyledi. Su olmadan fakirlik, açlık ve hastalıklarla mücadele edilemeyeceğini kaydeden Gül, "7 milyara yakın insanın gıda güvenliğinin temini için tarımsal faaliyetlere yeterli miktarda su tahsis etmek durumundayız. Ekonomik kalkınma ve refahımız, gıda üretimi, içme suyu temini için her geçen gün su kaynaklarına daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Su aslında yalnızca hayat değil, aynı zamanda medeniyettir. Elimizdeki rakamlar maalesef endişe verici bazı gerçekleri de acı bir şekilde ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı. Bugün dünyada yaklaşık 1 milyar insanın temiz ve sağlıklı içme suyundan mahrum olduğunu belirten Gül, şunları söyledi:

"2.5 milyar insan suyla ilgili temizlik ve sağlık hizmetlerine sahip değildir. Her iki kişiden biri, günlük hayatını idame ettirmek için ihtiyacı olan suyla ilgili hizmetlere erişim konusunda sorun yaşamaktadır. Afrika ülkelerinde hastanelerde tedavi gören her iki kişiden biri, temiz içme ve kullanım suyu yokluğundan kaynaklanan rahatsızlıklardan muzdariptir, maalesef bu hastalıklar da ölümcüldür. Dünyanın farklı bölge ve ülkelerindeki günlük su tüketim miktarları bakımından adaletsizlikler söz konusudur. Su sıkıntısı yaşayan ülkeler arasında yer alan Türkiye'de, kişi başına günde 111 litre su tüketilmektedir. Gerekli tedbirler alınmazsa Türkiye'nin de 2010 yılında su yoksulluğu çekeceği tahmin edilmektedir. Türkiye'yi su zengini bir ülke olarak düşünürüz fakat rakamlara bakılırsa tedbir alınmazsa bizim de sıkıntıya düşeceğimiz gayet açıktır."

Cumhurbaşkanı Gül, su konusunda işbirliği yapılması gerektiğini söyledi. Suyun milletleri ayrıştıran değil, birbirlerine yakıştıran bir işbirliği alanı haline gelmesi gerektiğini belirten Gül, "Uluslararası toplum susuz bir geleceğin olamayacağını düşünerek politika değişikliği yapmak mecburiyetindedir. Suyun sınırlı bir kaynak olduğu anlaşılmalı. Su aynı zamanda dünyamızı şekillendiren büyük bir doğal güçtür. Tabiatın bu gücünden en verimli şekilde istifade etmek de hepimizin öncelikli konusu olmalıdır. Su kaynaklarının akılcı yönetimini başarmak zorundayız. Devlet adamlarının, yöneticilerin görevi yalnızca bugünkü nesillerin mutluluk ve refahını düşünmek olmamalıdır. Gelecek nesillerin ve bizimle aynı olanaklara sahip olmayan milletlerin mutluluk ve refahını da gözetmekle mükellefiz. Bugün artık hepimiz çevreci olmak zorundayız. Küresel sorunlara küresel cevaplar vermeliyiz" dedi.

Gül'ün konuşmasının ardından forum için 21 ayrı ülkeden gelen çocuklar sahneye çıktı.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, "Forumun temel maksadı suyun ticarileştirilmesi değil, bütün canların sağlıklı suya ulaşabilmesini temin etmektir" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ev sahipliği yaptığı foruma Japonya Veliaht Prensi Naruhito Kotaishi, Fas Başbakanı Abbas El Fassi, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, BM Genel Sekreter Yardımcısı Sha Zukang, Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fauchon, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş başta olmak üzere 11 ülkenin devlet başkanı, 150'den fazla ülkeden bakanlar, yerel yöneticiler, parlamenterler, bilim adamları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Forum kapsamında hazırlanan tanıtım filmi izleyenlerden büyük alkış aldı. İstanbul'un tanıtıldığı filmde, dinler arası diyaloğa da vurgu yapıldı. 22 Mart tarihine kadar sürecek olan forumun açılış oturumunda konuşan Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fauchon, foruma 180'i aşkın ülkeden temsilcilerin katıldığını söyledi.

Fauchon, "Suya erişim ve ulaşma yolu uzun. Dünya hızla gelişmekte. Su, bu değişikliklerden mağdur olmaktadır. Kalkınma için gerekli olan enerjiyi üretmek için her gün daha fazla suya ihtiyaç duymaktayız. Suya karşı işlenen saldırıların sorumluları, insan varlığının hayatta kalması için vazgeçilmez olan su kaynaklarının azalmalarının sorumluları hep biziz. Suyu sadece insanlar arasında dağıtmak yeterli kalmamaktadır. Suyu, doğa ve insanlar arasında paylaştırmak gerekir. Dünyanın gitgide artan susuzluğunu gidermek için biraz daha katkı sağlamak gerekecektir" dedi. Su arzını gereksizce artırmanın pahalıya mal olduğuna dikkat çeken Fauchon, "Suya karşı davranışlarımız daha mantıksız ve tutarsız hale gelmektedir. Kolay su döneminin geçmişte kaldığını artık bilmeliyiz. Bütün ülkeler su konusunda üzerlerine düşeni yapmalı. Suyun iyileştirilmesi için gerekli olanları sağlayacak köprüyü aşalım. Su için gerekli olan enerjinin fiyat artışında erteleme düşünülebilir. Beklemeyelim, artık taahhüt altına girelim" diye konuştu. Fauchon, konuşmasını "Yaşasın Türkiye" diyerek
tamamladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da, şehirlerin başta su olmak üzere doğal kaynaklarının hızla tükenmekte olduğunu belirterek, suyun adil paylaşımı ve iyi yönetiminin önemine vurgu yaptı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise, 21. yüzyılda dünyanın su vizyonunun konuşulduğu adresin İstanbul olmasının anlamlı bir tercih olduğunu söyledi. İstanbul'un kıtaları, suyun da medeniyetleri bir araya getirdiğini belirten Eroğlu, "Hayatın başlangıcı olan su, akıp geçtiği yerlerdeki medeniyetleri birbirine taşır. Biz suyu, istikrar ve kardeşlik için barış vesilesi olarak görüyoruz. Gelişmek ve kalkınmak susuz mümkün değildir. Su, medeniyetin hem kurucusu hem de taşıyıcısıdır" dedi. Bakan Eroğlu, Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını belirterek, İstanbulluların asırlardır su sıkıntısı yaşadıklarını söyledi. İstanbul'un 1950 yıllarından itibaren büyük göç almaya başladığını ifade eden Eroğlu, "Sonrasında su sıkıntısı had safhaya ulaşmıştır. Yapılan çalışmalarla 7 adet baraj inşa edilmiş, yüzlerce yeni tesis İstanbul halkının hizmetine sunulmuştur. İstanbul'a 1995 yılından itibaren AB ve Dünya Sağlık Teşkilatı kalite standartlarında su verilmektedir. Haliç, temizlenerek yeniden canlandırılmış ve bugünkü güzelliğine kavuşturulmuştur. GAP projesi toprağa ve insana hayat vermektedir. Forumun çölün sessiz dilinin sesi, Afrika kıtasının susuzluk derdinin çare olması için bir başlangıç olmasını temenni ediyoruz. Forumun temel maksadı suyun ticarileştirilmesi değil, bütün canların sağlıklı suya ulaşabilmesini temin etmektir" şeklinde konuştu. Bakan Eroğlu'nun konuşmasının ardından Başbakanlık Su Ödülü Töreni gerçekleştirildi.



"MARMARA DENİZİ KADAR ALAN KURUDU"

Doğa Derneği, Türkiye göllerinin yarıya yakınının kurumasına neden olan, Türkiye'nin önemli doğa alanlarını tehdit eden yanlış su politikalarının Türkiye'nin geleceğini tehlikeye sokacak kadar ciddi boyutlara ulaşmış durumda olduğunu bildirdi.

Dernekten yapılan yazılı açıklamada, bugün başlayan 5. Dünya Su Forumu kapsamında suyla ilgili doğru sanılan 7 temel yanlışa dikkat çeken bir rapor yayımladığı belirtildi.

Açıklamada, doğru sanılan 7 temel yanlış şöyle sıralandı:
''Su boşa akmaz. Çok baraj, çok kalkınma değildir. Günümüzde göllerin kuruyor olmasının en temel nedeni küresel ısınma değil, yanlış tarımsal sulama projeleridir. En çok su tasarrufu evde değil, tarlada yapılır. Sulu tarım her zaman daha karlı değildir. Nehirleri taşıyarak her zaman su sorunu çözülmez. Türkiye'de doğayı yok eden en büyük etken orman yangınları veya çölleşme değil, yanlış su politikalarıdır.''
DSİ'nin bugüne kadar Türkiye'deki su kaynaklarının yönetimini büyük ölçüde bu 7 yanlış üzerine inşa ettiği ve bu nedenle su kaynaklarının hızla yok olduğu savunulan açıklamada, dernek olarak bu durumun değişebilmesi için su kaynaklarının yönetiminin havza ölçeğinde yapılmasının talep edildiği vurgulandı.

Açıklamada, ''Türkiye göllerinin yarıya yakınının kurumasına neden olan, Türkiye'nin önemli doğa alanlarını tehdit eden yanlış su politikaları, Türkiye'nin geleceğini tehlikeye sokacak kadar ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır'' denildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, sulama ve baraj projelerinin gerek planlama, gerekse uygulama aşamasında tarımsal, çevresel ve orta vadeli ekonomik etkilerinin göz ardı edildiğini bildirdi.

Bunun sonucunda yer altı ve yer üstü sularının kalite ve miktarında son 20 yıl içerisinde ciddi azalmalar ortaya çıktığını ifade eden Eken, su konusunda Türkiye'de kamuoyunun bilimsel temeli olmayan ''Suyumuz boşa akıyor'' cümlesiyle yanıltıldığını savundu.

Bilinenin aksine doğada tek bir damla suyun boşa akmadığını belirten Güven Eken, DSİ'nin yanlış su politikaları nedeniyle 20 yıl içinde Marmara Denizi büyüklüğünde (1,5 milyon hektar) sulak alanın kuruduğuna dikkati çekti.

PROTESTO GÖSTERİSİ

Öte yandan Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 5.Dünya Su Forumu protesto edildi. Foruma tepki gösteren grup tazyikli su sıkılarak dağıtıldı. Polise sopalarla saldıran gruptan bazıları gözaltına alındı.

Halk Evleri ve Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu üyesi yaklaşık 200 kişi Beyoğlu Adliyesi önünde toplandı. Grup üyeleri "Su haktır satılamaz" yazılı dövizler taşıdı. "Susma sustukça susuz kalırsın. Susuz bir yaşamak ölüm demektir" şeklinde slogan atan gruba yabancılar da destek verdi. Yurt dışından gelen ve boyunlarında forum için akretide olduklarını gösteren kartlar bulunan bazı yabancı katılımcılar "Water is Life" şeklinde slogan attı.

Grubun kendilerine ayrılan alanda değil de Kongre Merkezi önüne gitmek istemesi üzerine çevik kuvvet barikat kurdu. Yapılan pazarlıklar sonucu grup ikna edilmek istendi. Panzer üzerinden megafonla uyarılan grubun caddeyi açmaları ve kendilerine ayrılan bölüme geçmeleri istendi. Grup dağılmamakta direnince ve yürümeye kalkışınca polis müdahale etti. Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı(TOMA) olarak bilinen araçtan eylemcilere tazyikli su sıkıldı. Grup üyeleri de döviz ve pankartların sopalarıyla polise saldırdı. Kalkanlarla kendini koruyan polis de joplarla karşılık verdi. Polis ile grup arasında cadde üzerinde kovalamaca yaşandı. Gruptan bazı şahısların polise taş ve şişe attığı gözlendi. Kovalamacanın ardından yaklaşık 20 kişi gözaltına alındı. Bu arada bazı polislerin de yaralandığı görüldü.

"DÜNYA SU FORUMU"NA ELEŞTİRİLER DE VAR

İstanbul'un evsahipliğinde düzenlenen ve "dünyanın en büyük su etkinliği" olarak nitelendirilen "5. Dünya Su Forumu", eleştiri ve tepkilere de neden oldu. The Guardian gazetesi, Forum'a katılma maliyet ile de ilgili yakınmaların oluduğunu belirtilirken, "Türk vize kısıtlamaları ve 280 sterlin tutarındaki bir giriş ücreti, daha yoksul ülkelerin delegelerinin foruma katılması imkansız hale getirdi" denildi.

İngiliz The Guardian gazetesi, Türkiye muhabiri Robert Tait imzalı "Aktivistler, dünya su forumda karışıklık yaratmaya ant içti" başlıklı haberinde siyasi liderler, uzmanlar ve aktivistlerin dünya su kıtlığını önlemeyi amaçlayan "Dünya Su Forumu" toplantılarına katılacağını ancak Forum'u eleştirenlerin "kar peşinde koşan ve özelleştirmeleri teşvik eden çok uluslu şirketler için bir cephe" olarak ilan ettiğine dikkat çekti.

Forum'un, 20 bin kadar delegenin katılımıyla dünyanın en ünlü su yollarından biri olan Boğaz manzaralı Haliç kenarında yapıldığına işaret edildiği haberde Dünya Su Konseyi Başkanı Ger Bergkamp'ın "Dünyadaki su durumu iyi yönde gitmiyor" sözlerine de yer verdi.

Küresel ekonomik daralmanın toplantılarda görüşülecek konuların önemini daha da artırdığı belirtildiği haberde Forum'da uluslararası kredideki sıkışmanın kalkınmak olan ülkelerin su projelerine verdiği zarara vurgu yapılacağı kaydedildi.

The Guardian, Forum'u eleştirenlerin görüşlerine de yer verdiği haberinde Mavi Gezegen Projesi kurucusu Maude Barlow'un, "Bir BM etkinliği gibi düzenlendi ancak değil. Esasen büyük su şirketlerinin organize ettiği büyük bir ticaret şovu. Sudan bir insan hakkı olarak söz edilmeyecek" sözlerini aktardı.

BİLGİ ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ "ALTERNATİF FORUM"


Forum'u eleştirenlerin su sorununa kamu çözümlerinin teşvik edilmesi amacıyla Bilgi Üniversitesi'nde "alternatif bir forum" düzenlediğine dikkat çeken gazete," Konsey'in, Dünya Bankası'nın yardımı ile su maliyetini yükselten, gelişmekte olan dünyadaki kıtlığını daha da ağırlaştıran projelere öncülük yaptığı" eleştirilerine yer verdi. Gazete şöyle devam etti:

"Katılma maliyetlerine ilişkin yakınmalar var. Türk vize kısıtlamaları ve 280 sterlin tutarında bir giriş ücreti, daha yoksul ülkelerin delegelerinin foruma katılması imkansız hale getirdi."

Gazete ayrıca, merkezi ABD'de bulunan Gıda ve Su İzleme Örgütü'nden Wenonah Hauter de "Bu forum çok iyi yüzlü. Eğer düzenleyiciler ciddi olsa, delegeler, bedava girer ve ulaşılması çok zor olan bir kentte yapılmazdı" iddialarını da yansıttı.


TRAFİKTE KORKULAN OLMADI

İstanbul'da "5. Dünya Su Forumu" nun başladığı bu sabah geniş güvenlik önlemleri alınırken, yollar kapatılmadığı için trafikte korkulan olmadı.

Dünyanın değişik ülkelerinden devlet başkanları, bakanlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen 5. Dünya Su Forumu Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi'nde başlıyor. Su Forumu nedeniyle İstanbul Emniyeti 4 bin polisle geniş güvenlik önlemleri aldı. Görev yapan polisler sabahın erken saatlerinden itibaren yol güzergahında görev aldı. Özellikle misafirlerin kaldığı oteller civarında güvenlik önlemlerinin sıkı olduğu görülürken, çok sayıda ambulans da kapıda hazır bekletildi. Üst geçitlere ve köprülere polislerin bulunduğu gözlendi. Forumun yapılacağı merkez yakınında çok sayıda çevik kuvvet polisi ve panzer hazır bekletildi.

Yapılan açıklamalarda gerek duyulması halinde bazı yolların trafiğe kapatılabileceği bildirilmişti. İstanbullular bugün trafikte kabus yaşayacağını tahmin ederken, korkulan olmadı. Yabancı devlet adamlarının kaldığı oteller civarında dahil yollar kapatılmadığı için trafik normal seyretti.

GÜL: ''TÜRKİYE, SADECE KENDİ SINIRLARI İÇİNDEKİ OLAYLARLA İLGİLENEN BİR ÜLKE OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR''

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, artık herkesin çevreci olmak zorunda olduğunu belirterek, ''Bu Türkiye'nin, dünyanın geleceği için bir mecburiyettir'' diye konuştu.

Abdullah Gül, 5. Dünya Su Forumu çerçevesinde Çırağan Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında, forumun, uluslararası düzeyde en kapsamlı düzeyde toplantı olduğunu anımsatarak, böyle bir toplantıya evsahipliği yapmaktan kıvanç duyduklarını söyledi.
Toplantıya gösterilen yakın ilginin çok memnuniyet verici olduğunu belirten Gül, forumun uzun, kapsamlı ve özverili çalışmaların bir sonucu olduğunu bildirdi.

Forum çerçevesinde bir ilki gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirten Gül, ilk kez su konusunda mini bir zirvenin toplandığını, tüm devlet başkanlarının davet edilmediğini, ancak suyla çok yakın ilgisi olan ülkelerin dahil edildiğini anlattı.
Gül, zirve sonunda tüm dünyaya bir çağrı yapıldığını da ifade ederek, bu çağrıda, suyla ilgili temel ilkeler, temel siyasal iradeler ve suyun geleceğiyle ilgili dünyanın dikkatini çekecek ve su yüzünden ortaya çıkacak büyük sorunların şimdiden bilinmesiyle ilgili bilinci artıracak ifadelerin yer aldığını
kaydetti.

''5. Dünya Su Forumu'nun önümüzdeki yıllarda gerek dünya için, gerekse Türkiye için önemli bir dönüm noktası, farklılıklarımızı birleştiren ve buluşturan bir toplantı olarak hatırlanacağı kanaatindeyim'' diyen Gül, suyun, birçok yerde kavga ve sorunların kaynağı olabildiğini kaydetti.

Gül, bu nedenle, suyun yararlarının konuşulmasının da önemli olduğuna dikkati çekerek, ''Sudan dolayı kavga değil, sudan dolayı işbirliği ve ortak çalışma noktaları üzerinde durduk. Çünkü çatışmaların sonu gelmemektedir. Konuşarak, diyalogla ve işbirliğiyle su konusunda insanlığa nasıl daha yararlı olunur diye düşündük'' diye konuştu.

''ARTIK HERKES ÇEVRECİ OLMAK ZORUNDA''

Gül, Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nü onaylamış bir ülke olduğunu da hatırlatarak, bu çerçevede çevre bilincinin Türkiye'de giderek daha çok arttığını dile getirdi.

Gül, ''Artık herkes çevreci olmak zorundadır. Bu bir mecburiyettir, çocuklarımız için, torunlarımız için, Türkiye'nin, dünyanın geleceği için bir mecburiyettir. Onun için bu bilincin uyanması, bu bilincin bütün nesillere yayılması dünyanın geleceği açısından çok önemli bir olaydır'' diye konuştu.

Su Forumu'nun bu nedenle çok yararlı olduğuna inandığını belirten Gül, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi olduğunu hatırlattı ve bu süre zarfında bu sorunlarla yakından ilgileneceğini anlattı.

Gül, şöyle konuştu: ''BM Güvenlik Konseyi sadece savaşlarla, sadece siyasi olaylarla değil, aynı zamanda insanlığın bu tip sorunlarıyla da ilgilenen bir konsey olduğu için Türkiye de ilgisini giderek artıracak ve insanlığın faydasına olan her konuya daha çok ilgi gösterecektir. Türkiye, sadece kendi sınırları içindeki olaylarla ilgilenen bir ülke olmaktan çıkmıştır. Kendisini ilgilendirmese bile insanlığı ilgilendiriyorsa bu konulara yakın ilgi göstermektedir ve bu sorunların çözümlenmesi için kendi kapasitesi çerçevesinde katkı sağlamaya çalışmaktadır.''