kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Pazar SABAH  
METİN SEVER

Müslüm Gürses'e itirazı olan var mı?

Müslüm Gürses, İstanbul'da Al Jamal isimli sosyetik mekânda sahne aldı. Grup Gündoğarken'den Ahmet Kaya'ya, Teoman'dan Kenan Doğulu'ya kadar birçok ünlü ismin şarkısını seslendirmiş. Dinleyicilerin arasına inen ünlü sanatçının şarkılarına "Müslüm baba sen bizim her şeyimizsin" tezahüratları eşlik etmiş.
Aralarında ünlülerinde bulunduğu konuklar felekten bir gece çalmış. Gözümüz yok, gözü olanın gözü çıksın! Ben İzzet Çapa'nın sözlerine takıldım. Mekânın sahibi, eğlence dünyasının duayeni Çapa, öyle derine çapa atmış ki değme sosyologlara taş çıkartır. İşte Çapa'ın tespiti: "Sosyete Müslüm Gürses gerçeğiyle yüzleşti. İstanbul sosyetesi üç şekilde tepki verir. Önce küçümser, sonra güler ve alkışlar, daha sonra da baş tacı eder..." Çapa'ya takılmış olmamdan da anlayacağınız gibi burada beni ilgilendiren 'Müslüm Baba'nın yoksulları terk etmesi veya yoksullardan 'çalınması' değil. Seçkinlerin, elitlerin, sosyetenin artık nasıl tanımlarsanız, 'onlardaki' bu yeni halet-i ruhiye.

KÜÇÜMSEME YILLARI
Filmi biraz geriye saralım, Müslüm Gürses'in küçümsendiği yıllara gidelim.
Hatırlarsınız, arabesk kente uyum sağlayamayan, beğeni düzeyi düşük varoşların müziği olarak yıllarca yasaklı kaldı. TRT'nin kapısının önünden bile geçemezdi. Müslüm Gürses ise korkulan bu arabeskin 'şehir gerillasıydı...' Konserleri öncesi jilet fabrikaları üretimi artırırdı! 'Kaybedenler' onun konserlerinde çıplak vücutlarını jiletleyerek 'varolmaya' çalışırdı. Garipler isimli parçada "hor görülenlerin isyanıdır bu/ sevip sevilmeyenlerin isyanıdır bu/ düzensiz dünyanın günahıdır bu/ yakarsa dünyayı garipler yakar" diye feryat eder. İtirazım Var'da ise; "ben hep yenilmeye mahkûm muyum/ ben hep ezilmeye mahkûm muyum/ itirazım var bu zalim kadere" diyerek kendisine tapan kesimin isyanını dile getirirdi.
Seçkinler içinse, arabesk dinlemiş olmak büyük bir itibar kaybıydı. Nitekim onlar da 'Baba'ya ve bu tür müziğe vebalı gibi davranır, Çapa'nın dediği gibi küçümserdi.

'MERKEZ'E YÜRÜYÜŞ: AÇIKHAVA KONSERİ
Takvim yaprakları 2002'yi gösterdiğinde ise Türkiye genel seçimlere hazırlanıyordu. Kendini Anadolu'nun, varoşların ve yoksulların temsilcisi olarak tanımlayan ve seçimlerden birinci parti çıkması kesin gözüken Tayyip Erdoğan, 'merkez'e talip olduklarını açıkladı.
Aynı günlerde yoksulların 'Baba'sı Müslüm Gürses de, 'merkez'e yürümeye karar verdi. 2000'li yılarda Teoman'ın Paramparça şarkısını seslendirerek kendisine tapan kitleyi tamamen reddetmeden onlardan biraz uzaklaştı. Açıkhava'da konser düzenledi. Konser basında, "Müslüm seçkinlerle buluşuyor" diye sunuldu. Yıllarca Gülhane Parkı'nda bağırışlar, çağırışlar, jiletlemeler eşliğinde konser veren Gürses, ilk kez Açıkhava'da farklı bir dinleyici kitlesinin önüne çıktı. Ancak seçkinlerin' ilgisini pek çekemedi. Açıkhava'nın en tenha gecelerinden birisiydi. 'Baba'nın deli kitlesinin şefkatinden eser yoktu Açıkhava'da.
'Seçkinler' sadece alkışladı ve güldü.

BAŞ TACI DÖNEMİ
Ancak Müslüm Gürses aynı yolda devam etti.
Diğer sanatçılarla, müzik türleriyle ilişkisini sürdürdü. 2004'te Rockİstanbul'da sahne aldı. Al Jamal'da yaşananlara bakılırsa 'seçkinler' artık onu baş tacı etmiş.
Peki neden? Galiba bu sorunun yanıtı, aynı sürede yaşanan siyasi gelişmelerde saklı.
2002 seçimlerini AK Parti kazandı. Sonraki seçimleri de. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçildi.
Açıkhava konserinin üzerinden yedi yıl geçti. Bu süre içersinde o güne kadar kadar sessiz kalan muhafazakâr kesim 'merkez'e taşındı, temsil yetkisi buldu. Tüm bu gelişmeler Türkiye'nin kültür hayatında da birçok değişimi beraberinde getirdi.
Türkiye'de asker ve bürokrasiden oluşan siyasi yapı sarsılınca, onun toplumu yukarıdan aşağıya doğru dikine 'bölen' seçkin kültürü de çatladı. Tabii ki o kültürü devletin ideolojik aygıtının türevi gibi taşıyan seçkinler de. Kültürler arası duvarlar çatlayınca, etkilenme, etkileme ve yatay geçirgenlik hızlandı. Bunun son örneklerinden birisi de, Ajda Pekkan'ın Aynur'la düet yapması ve Kürtçe şarkı söylemesi.
Esasında kendisine ait biriktirilmiş bir kültür bagajı olmayan Türkiye 'elitleri', pranganın gevşemesiyle rahatlamış görünüyor. Bakmayın siz 'göbeğini kaşıyan adam' aşağılamalarına!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın