kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Hasta ziyaret sanatı..

Geçen hafta, hastane ziyaretlerinin neden bir sanat olduğunu genelleme yaparak anlatmıştım.. Anlayan anladı.. Anlamayıp bana "Kabalık ettiğimi" söyleyenler de.. Kabalık, mabalık.. Siz dediklerime çok ama çok dikkat edin, sevdiğiniz hastanın sağlığı açısından.. Bunları benim kadar açık söyleyen çıkmaz, kibarlık açısından..
Şimdi kendi özelime geliyorum..
Kapımda benim yazdırdığım bir yazı asılıydı..
"Hastaya ne zaman çıkacağını lütfen sormayın.."
Hasta odası kapısındaki yazıları genelde kimse okumaz. Okuyan da üzerine alınmaz. Bu yazılar hep "Başkası" için yazılmış muamelesi görür.. Bunu da dikkate almayanlar oldu..
Bazılarına öfke içinde yanıt verdiğim, beni çok seven ve çok merak eden insanlara kabalık ettiğim, o an kendimi kontrol edemediğim için.. Ama kapıdaki yazının sebebi de o.. Kendimi kontrol edemeyeceğimi biliyorum, onun için sormasınlar istiyorum..
Bir defa şeker ve tansiyon hastalarında kendini kontrol zordur genelde..
Ve benim özelimde..
Yıl 1972.. 12 aralıkta Gülhane Hastanesi'ne yattım.. İflas eden böbreğimi alacaklar. "İki hafta kalırsın" dediler. O sıralar Sil Baştan diye bir yarışma sunuyorum, TRT televizyonunda.. İki yedek çektik, şefimiz Yılmaz Tekin Onay'la ki, aksamasın.
Ameliyat yedi saat sürdü. Çok zorluydu, ama dedikleri gibi hızla iyileştim. İkinci haftanın ortasında "Sizinkilere söyle, cumartesi sabahı boş bir valizle gelsinler, seni toparlasınlar.. O sabah çıkıyorsun" dediler..
Cuma gecesi neşeyle yattım. Sabah kalktım 39 ateş.. Bre aman.. Çıkış iptal.. Muayene, test.. Bir hastane mikrobu yerleşmiş ameliyat yerinin altında.. İlacı pahalı ve miadlı.. Yani 3 ay içinde kullanılmazsa çöpe at. Bu yüzden kimse ithal etmemiş. Ara tara, yurt dışında bulduk. Sınıf arkadaşım bir diplomat aldı, bir gelene verdi, yolladı ama çok geç. İlaç kar etmedi. O mikrop yuvası, 39 ateş kaynağı cep ameliyatla temizlenecek.. Hadi ikinci ameliyat.. Bu defa kolay. Çabuk da bitti..
Gene bir hafta ortası "Cumartesi çıkıyorsun" dediler..
Cumartesi sabahı bir kalktık, felaket.. Kalın bağırsak delinmiş.. İnceldiği yerden karın duvarını da delmiş. Pislikler yatakta.. Gene muayeneler.. Sakınılan göze çöp batar ya.. Fistül.. Kalın bağırsak iltihaplı.. Bir bölümünün alınması, kalan bölümler ayrı ayrı iyileştikten sonra, ikinci ameliyatla birbirlerine dikilmesi gerek. Bu yüzden ince bağırsakla birleşen ucu karnımda açtıkları delikten dışarı aldılar. Ucuna bir torba bağladılar. İyileşene kadar böyle torbaya edeceğim. Sonra yeniden açıp iki ucu birbirine dikecekler. Tamam..
Uzun bir süre öyle yaşadık.. Sonunda "Tamam" dediler.. "Kalın bağırsağın tertemiz oldu. İşin en kolayı kaldı. Yarın seni aşağı alacağız. Kalın bağırsak uçlarını birleştireceğiz. Bir hafta sonra çıkarsın.."
Ertesi sabah, aşağı aldılar. Sedyede ameliyathane kapısında bekliyorum, az sonra içeri alacaklar.. Böbrek ameliyatımı yapan Orhan Göğüş Hoca koşarak geldi yanıma, yanaklarımdan öptü, "Gözün aydın" demek için.. Sonra duraksadı. Sonra geldiği gibi koştu gitti. On dakika sonra beni aldılar.. Ama odama.. Geri döndük.. Orhan Hoca beni öperken, göz aklarımın sapsarı olduğunu görmüş.. "Bu çocuk sarılıksa, bayıltırsınız, ayılmaz" demiş..
Bir kontrol, felaket sarılık, aylardır bana verilen taze kanlardan bulaşmış.. Kaldık mı gene içerde.. Sarılığın geçmesi, benim son ameliyatımın yapılması ve çıkmam, tam bir yılımı aldı..
İki hafta diye girdiğim, tam 40 kez "Artık tamam, çıkıyorsun" lafını duyduğum hastanede, hem de çıkma günlerindeki acı süprizlerle hep içerde kaldım.. 1 yıl.. Tam bir yıl..
""11 Aralık'ta çıkıyorsun" dediler.."Hayır" dedim. "Bir gece de gönüllü kalacağım ve girdiğim günün yıldönümünde, 12 Aralık'ta çıkacağım.."
O son geceyi heyecandan uykusuz geçirdim.. Sabah ne ateşim vardı, ne de bir şeyim, nihayet.. Çıktım.. Sonunda çıktım..
Sonra defalarca başka hastanelere girdim, defalarca başka sebeplerden ameliyatlar oldum.. Ama o gün bugün hiçbir doktora "Ne zaman çıkıyorum" demedim.. Söyleyenlere de "Boş verin" dedim. "Günü gelince çıkarız doktor.."
Ziyaretçilerin "Ne zaman çıkıyorsun" diye sorması hep tüylerimi ürpertti..
Bu konuda konuşmayı "Uğursuz" saydım hep..
Kapıdaki yazının sebebi oydu..
Uyan, uymayan dostlarım anlayışla karşılamışlardır beni, artık sanırım..
Ben en baştaki sözümü, en sonda tekrar edeyim..
Hasta ziyaretlerinde genel kurallara mutlak uyun. Hastanın kapısında ona özel uyarılar varsa, onları da dikkatle okuyun ve uygulayın.
Çok sevdiğiniz hastanızın sağlığı açısından hayati önem taşır, bu uyarılar!..
Hepinize sağlıklı günler..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın