kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ELVAN DEMİRKAN

Deniz Seki olayı...

Bundan bir yıl önce Hüsnü Senlendirici'nin eşi Nazire Hanım için, "Bir erkek için saçını süpürge etmenin, o erkeği elinde tutmanın garantisi olmadığını anlayarak hayatının dersini alıyor" diye yazmıştım. Şimdi aynı cümle Deniz Seki için geçerli. Bir haftadır bu konu çok yazılıp, çizildi. Seki'nin erkek kardeşi bile Reha Muhtar'ın programına çıkıp, "O adamın erkekliği batsın, bundan sonra kardeşimin hayatında o varsa, biz yokuz" diyerek rest çekti. Bu sayede 'one minute' şöhretini yakalamış oldu. Eğer sebep bu değilse bunu milyonlarca insanın önünde bir magazin şovunda tartışacağına, sessiz sakin kardeşi ile tartışabilirdi. Onun için; Deniz Seki ne kardeşi, ne de Hüsnü Şenlendirici ile ilişkisini değil, önce kendisi ile olan ilişkisini değerlendirmeli. Yeteri kadar ilişki yaşadıysanız 'Gerçekten doğru bir insan var mı?' diye düşünmeye başlamışsınızdır. Çünkü çoğunlukla bir masal gibi başlayan pek çok ilişki kabusa dönüşebiliyor. Yaşadıklarımız sadece yanlışın değişik tadları... Neden? Çünkü bir şekilde kendimiz de yanlışız ve bizi tamamlayacak diğer yanlış kişiyi arıyoruz. O zihni karıştıran doyumsuzluk hissi, daha fazla mutlu olma arayışı ile bir anda üçüncü bir şahsı radarına sokan, kendini eşi ve sevgilisi arasında bulan milyonlarca insan var... Bir tarafta aile, çocuklar, güvenlik hissi, alışkanlıklar, öbür tarafta hayatınıza giren yeni kişiyle bambaşka bir anlam kazanan yaşamınız...

HÜSNÜ BENCİL BİRİ
Ama er ya da geç, iki hayat arasında karar verme gerekliliği katlanılmaz bir his haline dönüşür ve duygusal olarak tükenmeye başlarsınız. İki tarafa da hayrınız kalmaz. Hüsnü Şenlendirici'nin durumu bundan ibaret. Kötü bir insan olduğu için değil, bencil ve bilinçsiz yaşadığı için. Ama Deniz Seki'nin uyuşturucuya ve hapse düşmesinde hiçbir rolü yok. Her zaman söylerim, kendini kandıran kadın, yalan söyleyen erkekleri seçer. Hayatında enerji, canlılık, dirilik, yaşama gücü bulmak için tamamen bir ilişkiye odaklı yaşıyorsan, durum 'umutsuzdur'. Yaşam enerjinizi hep bir başkasının vereceğini düşündüğümüz sürece mutlu ve bir sona ulaşmanız imkansız. Karşınızdakinin duygu ve davranışlarını kontrol edemeyeceğimiz bir gerçek ancak kaderimizi tayin eden, kendi beklentilerimiz ve davranışlarımız. Eğer kullanıldığınız ve haksızlığa uğradığınız bir ortamda olduğunuza inanıyorsanız, karşınızdakini suçlayacağınıza, neden o ortamda kalmaya devam ettiğinizi kendinize bir sorun! Ardından bu ortamda kalmak uğruna neler kaybettiğinizi bir düşünün.

AŞKIN GÖZÜ KÖR AMA...
Bir ilişki için acı çekmek, o ilişki için doğru birşeyler yapmış olduğunuz anlamına gelmez. Belki de onları biraraya getiren sebep kişiliklerindeki boşluğu dolduracak, zedelenmiş ruhları ile yaşamak için bir neden yaratacak obsesif ihtiyaçları... Ben aşkın gözünün kör olduğuna inanırım ama bir kez ve tepetaklak gelene kadar. O tecrübeyi bir kez yaşadınız mı, bir daha kesinlikle aynı yere gitmek istemezsiniz. Deniz Seki maalesef, milyonların gözü önünde dibe vurduğu anı yaşıyor. Onu ne eleştiriyorum, ne de ona acıyorum. Yaşadığı bir insan tecrübesi... Yaşanılan bu tecrübe, hayat denilen büyük yolculuğun bir parçası... Bundan birşey öğrenmezsen kendine zarar vermeye devam ederek yaşarsın. Şimdi yapması gereken biraz silkindikten sonra, kendine bir 'güven operasyonu' başlatması... Bu tip bir tecrübenin size kazandırdığı başka bir şey de; düşündüğünüzden çok daha dayanıklı ve kuvvetli birisi olduğunuzu fark etmeniz. İşte bütün mesele bu. Bunu fark ettiniz mi, kendinizi daha iyi tanımaya ve sevmeye başlarsınız. O zaman da yaşam enerjinizi başka kimsede bulmak için uğraşmazsınız. Daha dengeli ilişkiler sizi çekmeye baslar. Deniz Seki'nin sonraki ilişkisinde, (Hüsnü Şenlendirici ile bile olsa), bir limiti olacak ve bu limitin aşılmasına izin vermeyecek. Karşısındaki de buna saygı duydugu sürece hayatında olabilecek.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın