kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Mart 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Haber Turk!.. Bu "Fark" yaşamalı!..

Aynen öyle oldu. "İlk sayı daima en kötü sayıdır" kuralının işlediği Haber Turk'un ikinci sayısı içerik olarak ilkine fark attı ve benim kafamdaki gazeteye biraz daha yaklaştı.
Dün gazetenin, şekil olarak alışkanlıklarımızın ne kadar dışında olduğunu anlatmış ve alkışlamıştım.
Bugün içerik üzerinde duracağım.
Haber Turk, yazara değil, habere dayalı bir gazete olarak çıktı. En güzel yanı, asıl farkı bu oldu.. Bu Fatih Altaylı'nın gerçek tercihi mi, yoksa zorunluluklar mı, bilemem.. Çünkü, Fatih, bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük ve en gelişmiş matbaasında bambaşka bir gazete çıkarmak için kolları sıvadığında, ülkenin en önde gelen yazarlarına teklif götürmüş, pek çoğu ile de anlaşmıştı. Bugün hiçbiri yok.. İsabet!..
Bu yüzden tek çözüm kalmış geriye.. Gerçek bir gazete çıkarmak. Haberle satan.. Yazıyla değil..
"Gazete haberdir. Biz yazarlar, işin sosu, baharatıyız" dediğimi bilirsiniz hep..
Haber gazetesi yapmak için iki şey gerekir.
Bir..
Haberleri iyi bulacak, iyi takip edecek ve iyi yazacak bir kadro..
İki..
Bu haberleri iyi değerlendirecek bir yazı işleri..
Haber Turk bu ülkede sadece ilkokul öğrencilerini ilgilendiren bir manşetle çıktı. Sıradan bir gün için olabilir.. Ama hele o enfes reklamlarla, günlerdir "Beklenen" hale getirilen "Haber" gazetesinin ilk manşeti gündeme "Güm" diye düşmeli, herkesi ilgilendirmeli, o gün herkes onu konuşmalı, internet, televizyonlar o haberin peşine düşmeliydi.
Bir haber gazetesinde, en az bir tane, sırt üstü uzanıp okunacak bir "Haber Hikâyesi" olmalı.. Hani batıda Cover Story/Kapak Öyküsü denen.. Hikâye gibi yazılan.. Savaş Ay yapardı bizde bir zamanlar hani.. Yoktu.
Haber Turk'te haber yazımında bir yenilik, bir özen sezemedim. Klasik bülten haberi gibiydiler. Kısa ve insanı doyurmayan, haberin içerdiği tüm sorulara yanıt vermeyen tür devam ediyor, farklı mizanpajla..
Oysa Haber Turk yazmamalı.. Anlatmalı haberi.. Muhabirleri, yazar olmalı.. Bültenci değil..
Spor en başarılı bölüm bence.. Artık kimsenin okumadığı 40 kalemden maç anlatımından vaz geçilmiş. İnsanın elinde en az yarım saat kalacak bir maç sayfası hazırlamışlar. Bilgiler ve istatistiklerle.. Haberler de güzel.. Röportajlar da.. Spor Şefi Serdar'ın kaşarlara değil, gençlere ve taze fikirlere yönelme cesaretine de alkış..
Ekonomi bölümü, ortalarda.. Gazetelerde ekonomi bölümleri, genelde iş adamları ve ekonomistlere yazılıyor sanki. Sıradan okura yönelik bir haber ve işleme yok.. Neden?.. Artık gazetelerde "İstihbarat Şefi" yok da ondan.. Bu Şef, gazetenin kalbiydi oysa.. Halkın neyi, nasıl merak edeceğini düşünür, muhabiri çağırır ve neleri araştırıp yazması gerektiğini anlatırdı.
Haber Turk, ekonomi bölümü şöyle görevlendirilmiş bir muhabirin yazdığı haberle çıksa mesela, bugün hâlâ konuşulur olurdu..
"Bak oğlum.. Dünya küresel kriz yaşıyor.. Bize de yansıyor.. Piyasalarda yaprak kıpırdamıyor. Esnafın çoğu günü siftahsız kapatıyor. Alış Veriş Merkezleri boşaldı.. Ama rakamlara bak.. Recep İvedik 2'yi 4 milyon kişi izlemiş.. Bu filmin ekonomiye katkısı ne acaba?. Bu 4 milyonun en az 3 milyonu AVM'deki sinemalarda gördü filmi.. Mesela, beklenenin onda biri iş yapmayan Astoria'daki 9 sinemadan beşinde İvedik oynadı, tıklım tıklım.. İki hafta boyu bu filme gelenlerin Astroria'daki mağazalara, marketlere, restoran ve cafelere katkısı olmuş mu?. Garsonların cebi fazladan bahşiş görmüş mü, İvedik döneminde?. Satışlar ne ölçüde kıpırdamış?.. Sinema kulisindeki büfelerde, patlamış mısırdan kolaya satışlarda patlama olmuş mu?. 4 milyon insan yürüyerek gitmedi sinemaya.. Taksicileri etkilemiş mi İvedik?.. Bu film ekonomiyi de itmiş mi, sinema sanayisiyle birlikte?.."
Şimdi soruyorum size..
Böyle işlenmiş İvedik haberini okumaz mıydınız?.. Okuduklarınızı okulda, iş yerinizde birilerine anlatmaz mıydınız?..
Gazetecilikte başarının tek ölçütü vardır. Konuşulmak.. Konuşturmak.. Haberiniz, hele manşetiniz konuşulmuyorsa, birileri orda, burada "Yahu bugün Sabah'ı gördün mü?. Falan haberi, filan yazıyı okudun mu, filanca resmi, karikatürü gördün mü" demiyorsa, o gün gazete boşuna çıkmış demektir.
Haber seçme, işleme ve değerlendirme derken, dediğim işte bu.. Bunun ruhu da, sabah görev dağıtan İstihbarat Şefidir. Hani nerde?..
Gelsin ajanslardan bültenler. Tara git. Oldu bitti gazete.. Olmuyor tabii..
Magazin bölümü güzel ve ümit var. Eda Taşpınarsız bir magazin gördüm nihayet, gözüm açık gitmez. Hem de pırıl pırıl kâğıda basılı olduğu halde..
Hapishane avlusunda volta atan Deniz Seki resmini ben olsam birinci sayfaya basar, gazeteyi de onun üzerine hazırlanmış ve çok iyi işlenmiş bir manşetle çıkarırdım.
İstanbul ekini de beğendim. İstanbul halkının sorunlarını çözme yolunda gazete çıkarır ve çözmeye başladıkları hissini verirlerse, bu ek satış rekoru kırdırır. Çünkü zavallı İstanbul'un gazetesi yok. Bu şehirde çıkan gazeteler vatanı kurtarmakla meşgul, İstanbul'u değil. Oysa Ankara, İzmir, Adana, Antalya'nın özel ekleri nasıl buram buram yerel.. Biri nihayet İstanbul'u akıl etti. Ben olsam bir adım daha ileri gider, Kadıköy, İstanbul, Bakırköy ekleri yapardım, Los Angeles Times gibi..
Pazar ilavesi.. Eh işte.. Balçiçek Pamir'in Rahşan Ecevit röportajını kapak yapıp iki sayfa ayırmak yanlış.. Önce Bülent Ecevit'i, sonra da solu çökerten Rahşan Hanımın bugün ne dediği, ne düşündüğü kimin umurunda.. Sağcısı zaten okumaz. Solcular içinde seveni yok.. Bugün DSP üzerine düşen gölgesi yüzünden parti iflah olmuyor..
"Başları açık, ama kocaları diktatör" ne demek istediği, niçin yazıldığı anlaşılmayan, şişirme bir yazı, laf ola torba dola bir yazı. Bu yazı, bana sorarsanız, gazetenin kimliği üzerinde soru işaretleri yaratır hatta.. Oysa Pazar ilavesinin, hele ilkinin önceliği, okura keyif vermek olmalı.. Hem yazıları, hem fotoğraflarıyla..
Haber Turk ilk gün yok satmış.. Harika.. Fatih "85 bin satarsak, reklama gerek duymadan tüm masrafları dengeleriz" demişti. İlk gün yok satmak, gazetenin yaşayacağını gösterir.
Bu gazete 100 binin üzerine yerleşir..
Haberleri iyi seçer, iyi işler, en önemlisi, iyi yazarlarsa, bülten üslubundan kurtulup, "Anlatır" gibi yazacak muhabirleri yetiştirirlerse de, satışı hem de çok sağlıklı bir şekilde artmaya devam da eder..
Bu da bana gurur verir..
"Gazete haberle satar, yazarla değil" tezimi kanıtladığı için..
Eline, yüreğine sağlık Fatih..
Mesleğin en kritik günlerinde, yüzlerce işsiz meslekdaşıma, her yıl İletişim Fakültelerini bitiren binlerce gence yeni ümitler veren bu çıkış için Turgay Bey'e de (Ciner) teşekkürlerimle..
Nice yeni gazeteler, nice yeni Haber Turk'lere!..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın