kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Mart 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Mektubun vicdan azabı

Tutun ki o sizsiniz.
Kardeşiniz.
Evladınız.
Arkadaşınız.
Şöyle bir tanıdığınız.
Hiç tanımadığınız.
Pazartesi mektup yazıyor.
Savcıya hitap ediyor.
Hukuk arıyor.
İmdat diyor.
Canı acıyor.
Korkuyor.
Siz olsanız, ölmek ister misiniz?
Cezaevi koğuşunda.
Zaten polisler döverek yollamışlar içeri.
Tutuklu.
Daha önce dövülerek felç edilmiş arkadaşı.
Bunu protesto için sokağa çıkmış.
Orada dövülüp alınmış.
Cezaevinde de askerler var.
Onlar da dövüyor.
Pazartesi mektup yazıyor.
Savcıya hitap ediyor.
Hukuk arıyor.
İmdat diyor.
Canı acıyor.
Korkuyor.
Siz olsanız, ölmek ister misiniz?
Savcıya merhabalar diyor.
Muhtemelen kolu acıyor.
Parmağı acıyor.
Yine de merhabalar diyor.
Başı acıyor.
Bedeni acıyor.
İçi kanıyor.
Yüreği kanıyor.
Siz olsanız ölmek ister misiniz?
Siz orada olmak ister misiniz?
Mektup yazıyor.
Gereğinin yapılmasını istiyor.
Ama mektup koğuşa düşüyor.
Mektup yazan eli, imdat isteyen yüreği, yaralı bedeni, morarmış kafası aynı gün ve sonraki gün darbe üstüne yine darbe yiyor.
Devlet bunun için midir...
Savunmasız insanları yere yıkmak...
Gönderilmemiş mektupları yakmak...
İdam kalksa da döverek öldürmek için midir...
Mektupta bunlar yazmıyor.
Zimmetli sopa, kapı demiri, insafsız yumruklar, imansız tekmeler...
Kafası duvardan duvara vuruluyor...
Duvar, duvarınız vız gelmiyor...
Öldürüyor.
Adı Engin, Soyadı Çeber, devlet elinde ve görevli tekmesinde ölüyor.
Morga giderken bedeni, aklının, fikrinin, bedeninin son çığlığı mektubu düşüverdiği yerden bir başka tutuklu alıyor.
Ölmemek için can havliyle yazılmış son mektup öldürülmüş gencin kan kokulu dosyasına uçuyor.
O mektubu gazeteci İsmail Kaymaz bulup duyuruyor.
Gazeteciliğin o iyi hali en çok böyle insan acıları, insanlığa ihanetler için zaten.
Çığlık çığlığa bir mektubun geç kalmaktan dolayı kurumuş pınarlarının tanıklığını duyurmak için.
Hangi kâğıt, tek sayfada savcıya hitap, merhabalar ve gereğinin yapılması arasında titreyip duran, yerine ulaşmayan, sahibini koruyamayan bir mektup olmak ister ki...
Hangi kâğıt, üç beş satırla kendisine tutunabilmek isteyenin sille tokat ölümüne seyirci kalmayı hafızasından silebilir ki!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın