kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Derhal atın dışarı şu o... çocuğunu

Nur Batur
01.03.2009
12 gün boyunca yaşanan telefon trafiğinde uslup giderek sertleşti. Abdullah Öcalan'ı Yunan Büyükelçiliği'nden çıkmaya bir türlü ikna edemeyen yetkililerin sinirleri bozuldu..
4 Şubat sabahı Nariobi'den krizin ilk işaretleri gelmeye başladı. Yunan Büyükelçisi Kostulas'ı çağıran Kenya Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Katurima, gazetede çıkan Öcalan fotoğrafını gösterip "Bu adamı tanıyor musun?" diye sorduğunda Kostulas "Gözlüğüm yok göremiyorum" dedi. Kostulas Büyükelçiliğe dönünce Dışişleri'nden Papayuannu'yu arayıp olanları anlattı. Papayuannu "Durumu büyük şarkıcıya (Pangalos) ileteceğini bildirdi. Kostulas daha sonra, Öcalan'la gelen Yunanlı ajan Kalenderidis'i havaalanına bıraktı. Büyükelçiliğe dönmüştü ki telefon çaldı. Kalenderidis "Uçağı kaçırdım" diyordu. 5 Şubat 1999 Cuma sabahı yine Bakanlık Genel Sekreteri aradı. Kostulas yine atlatmaya çalıştı ama iş sarpa sarıyordu: "Papayuannu'ya göre büyük şarkıcı 'Çoban rolü oynamamı, ilgilenmeyip ıslık çalmamı' söylüyordu." 5 Şubat 1999 saat 14.00... Papayuannu yine Büyükelçiliği aradı. Kostulas şöyle aktarıyor: "Papayuannu bana 'Büyükanneyi (Öcalan) en kısa zamanda ulusal renklerimizden uzaklaştır' dedi. 'Ortodoks Kilisesi'ne nakledelim mi?' diye sordum 'hayır' dedi."

'DERHAL BURADAN ÇIKIN'
Yunan Büyükelçisi şaşırmıştı. Kalenderidis'i Büyükelçiliğe çağırdı. Kostulas'dan dinleyelim: "Öcalan'ı BM Genel Sekreter vekili Toppfer'in yanına götürmeyi düşündük. Böylece BM'den koruma isteyebilecekti. Ama Papayuannu kabul etmedi. Öcalan'a 'Çıkmalısınız' dedik. Asker selamı verip siyasi iltica istediğini söyledi. İltica dilekçesini yazdı." Kalenderidis Öcalan'ın dilekçesini Türkçe'ye çevirdi. Ama Atina kabul etmiyordu. 6 Şubat 1999 sabahını Öcalan'ı iknaya çalışarak geçirdiler. Ama başaramadılar. Büyükelçi Apo'yu Seyşel adalarına götürmeyi teklif etti. Atina yeşil ışık yakınca kolları sıvadılar. Ama sonraki 3 günde yaşananlar, çemberin daraldığını gösteriyordu. Büyükelçi ve Kalenderidis plan yapmaya devam ediyordu. 10 Şubat'ta Seyşellerde iş yapan Yunanlı iş adamı Panos EYP Başkanı'yla görüşüp 15 milyon dolar karşılığında Öcalan'a pasaport alabileceğini söylüyordu. Ama para bulunamıyordu. Kostulas sürekli plan yapıyordu: "Öcalan'ı bir çiftliğe oradan da da iki motorlu uçakla Somali ya da Tanzanya'ya götürmeyi düşündük. Ama telefon bağlantımız kesikti. 3 gündür Atina'dan talimat alamıyorduk."

KONUTTA KORKU SAATLERİ
11 Şubat 1999: Öcalan güvence almadan konuttan çıkmayacağını bildirdi. Kenya Polisi Yunan kimliğiyle gelen 2 PKK'lıyı havaalanından sokmamış, Almanya'dan iki PKK'lı daha gelmişti. Biri Şems Dilan'dı. Dilan'ın gelişiyle konutta korku başlamıştı. 12 Şubat 1999, sabah 9.30: Kenya Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Katurima aradı. Kostulas "Hastayım'' dedi. Telefonu kapattığında elleri titriyordu. İşte Büyükelçi Kostulas'ın rapordaki sözleri: "Saat 10'da Kalenderidis EYP Başkanı'yla konuştu. Başkan, Kalenderidis'e 'Ona aptal olduğunu söyle. Bu yaptığı rezalet. Biz ona bir şey vaad etmedik. Rica ediyorum evladım, bitirelim artık şu işi' diyordu. Kalenderidis telefonu kapattıktan sonra Aris Aristidou'nun Seyşeller'e ulaştığını öğrendi. Seyşeller' in Öcalan'ı kabul etmesi için iknaya çalıştığını söyleyen Aristidou, 'Öcalan'ı yabancı pasaportla kabul edecekler, sonra diplomatik pasaport almaya çalışacağız' diyordu." Artık telefonlar hiç durmuyordu. EYP Başkanı sürekli arıyor, bu kez de 'Öcalan'ı Ortodoks Kilisesi'ne götürün' diyordu. Ama kilisenin polis ablukası altında olduğu anlaşılınca bu plan da suya düştü. 13 Şubat 1999, sabah 01.00: Kostulas Şeyşel planını Atina'ya bildirdi. Ama Öcalan pasaportu görmeden çıkmamakta direniyordu. Büyükelçi anlatıyor: "EYP Başkanı Kalenderidis'e 'Konuta git ve onu zorla at' diye bağırıyordu. Biraz sonra Antiterör Dairesi Başkanı Covaras da Kalenderidis'i aradı. 'Savvas şu anda herkesin umudu sensin' diye bağırdı. Kalenderidis 'Benden bunu isteme' deyince Covaras 'At dışarı şu o.. çocuğunu' diye küfür etti.'' Kalenderidis 'Zorla atamam!' diye cevap verdi. Birazdan Papayuannu aradı: 'Onları atmak için yerli adam bulun' dedi. Ben 'Mümkün değil' dedim.''

'FUTBOLA HAZIR OLUN'
İş çığrından çıkmıştı. Atina Öcalan'ı konuttan atmak için 4 polis gönderiyordu. Büyük şarkıcının yardımcısı Papayuannu "Futbol grubu gelecek mecbur kalırlarsa top oynayacaklar'' dedi. Öcalan'la birlikte olan
PKK'lılar konutun içinde kendilerini yakmakta tehdit edince işler daha da karıştı. Bu arada Öcalan Şeyşel uçağında Kostulas'ın kendisine rafaket etmesini istiyordu. Öcalan'ın koruması Kılıç, başına tabanca dayayıp "Öcalan'ı zorlarsanız intihar ederim'' dedi. Atina'dan "PKK'lılarla pazarlığı bırakın, futbolcuları bekleyin" mesajı geldi. 14 Şubat Pazar: Öcalan'ın siyasi iltica mektubu bomba gibi patlıyor ve Atina karışıyordu. Aynı gün Nairobi'ye Atina'dan dört polis geldi.. Büyükelçi Kostulas artık kapanın daraldığını hissediyordu: "Artık Amerikalılar da takip ediyordu. Papayuannu 'Futbol takımı gerekirse şiddete başvursun. Büyükanneye otelde oda ayarlayın. Çarşafa bile sarılsa onu otele bırakın' diyordu." Saat 13.00: Büyükelçi ve 4 polis Büyükelçiliğe geldi. Ancak polis şefi Bobos'a Öcalan'ın korumalarında patlayıcı olabileceğini söyleyince operasyondan vazgeçtiler. Zaten Kenya ve ABD ajanları peşlerindeydi. Apo'yu uyutmak için getirdikleri uyuşturucuyu tuvalete atmak zorunda kaldılar. 15 Şubat Pazartesi: Öğleye doğru Kenyalı protokol müdürü Büyükelçiliğe gelip Öcalan ve korumalarının konuta girerken çekilen fotoğraflarını Kostulas'ın masasına attı. Saklayacak birşey kalmamıştı. Kostulas anlatıyor: "Bakanlığa gitmek zorunda kaldım. Genel Sekreter önüme uydu telefon koydu. Papayuannu Pangalos'un Kenyalılar'ın teklifini kabul ettiğini söyledi. Katurima 'Öcalan bugün 17.00'e kadar Kenya toprağını terk etsin' dedi. Bu bir ultimatomdu." Artık saatler geri çalışmaya başlamıştı. Öcalan hâlâ direnmeye çalışıyordu ama Büyükelçi Kostulas "Çıkmazsan gece ne olur bilemem" deyince çıkmayı kabul etmek zorunda kaldı.