kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Yanlışa 'Hayır' demeliyiz

OLKAN ÖZYURT - SABAH
01.03.2009
Tiyatro ve sinema oyuncusu, Mehmet Esen, Aşk Hayattan Büyük kitabında 'yarı aydınların' çelişkilerini anlatıyor. "Eskiden sanatçılar oldukça duyarlıydı. Ama şimdi çoğu parayla tanıştı, sistemle barıştı" diyen Mehmet Esen'e göre sanatçının asıl görevi yanlışa 'Hayır' demek..
Tiyatro ve sinema oyuncusu Mehmet Esen, Güncel Yayıncılık'tan yeni çıkan Aşk Hayattan Büyüktür romanında, bir anlamda Türkiye'de mürekkep yalamış birçok insanın günümüzde yaşadığı sıkışmışlığı anlatıyor. İçerisinde öykü, deneme, günlük, mektup ve şiir gibi birçok yazı türünün yer aldığı roman, Esen'e göre Türkiye'deki 'yarı aydın' tipinin yaşadığı sıkıntılara ışık tutuyor. Bu 'sıkıntılar' okur nezdinde de karşılık bulmuş gibi... Çünkü kitap çok kısa sürede üçüncü baskısını yapmış. Ufak yaşlarda başlayan sanat macerasında hep temiz kalmayı amaçladığını ve bunun için 'aç kalmayı' bile göze aldığını belirten Esen, Münir Özkul, Erkan Yücel, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya gibi ustaların, kendi kişisel tarihinde önemli duraklar olduğunu söylüyor ve "Günümüz dünyasında sanatçılardan, aydınlara birçok insan vicdani bir hesaplaşma yaşıyor," diyor. Mehmet Esen'le, yazdığı kitaba da sinen bu hesaplaşmayı ve çok yakında çekmeye başlayacağı Yapayalnız filmini konuştuk:

Darbe bize 'Ceyar'ı sevdirdi: "Türkiye'de gördüğüm yarı aydın kaypaklığını kitabımdaki Sinan karakterinde yansıtmaya çalıştım. İnsanlar çok iyi yaşamak istiyor ve sistemle uzlaşıyorlar ama diğer taraftan bir de vicdan azabı çekiyorlar. Bunun kaynağı 12 Eylül Askeri Darbesi'dir. Ama en az darbe kadar Dallas dizisi de zarar verdi bu ülkenin insanlarına. Bizim kültürümüzü yok etmek için Dallas dizisi yayımlandı. Bizim insanlarımız, eskiden Ertem Eğilmez filmlerindeki fakir ve onurlu insanların yayında olurken, 12 Eylül Askeri Darbesi'nden sonra 'Ceyar'ın (JR) tarafını tutmaya başladı."

Bir hesaplaşma yaşanıyor: "İnsan kişiliğini kaybederse, kendini kabul ettirmek için etiketlere ihtiyaç duyuyor galiba. Bu etiketleri de parayla, gösterişle alabileceklerini düşünüyorlar. Ama şimdilerde bunun böyle olmadığı anlaşıldı sanırım. Saygı, o kadar kolay kazanılmıyor ve parayla satın alınamıyor. Bunun için şimdilerde bir hesaplaşma yaşanıyor."

Sanatçılar parayla tanıştı: "Ben Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği üyesiydim. Kanarya Derneği gibiydik. Bir yürüyüş yapılmıyor, o kadar olay oluyor. Bugün, Fransa'da demokrasi varsa Sartre sokağa inip en önde yürüdüğü için vardır. Eskiden sanatçılar oldukça duyarlıydı. Ama şimdi çoğu parayla tanıştı, sistemle barıştı."

Sanatçı yanlışa hayır demeli: "Günümüzde bir korku toplumu yaratıldı. Ben ülkemi seviyorum, bu haksızlığa karşı geliyorum demek bir aşk ister. Bizim mayamızda, Yunus Emre'ler, Bedreddin'ler, Nazım Hikmet'ler var. Bunun için ne kadar kirlenirsek kirlenelim, bizi temizleyecek bir kültürümüz var. İşte sanatçının görevi de yanlışa hayır demek, kendi ışığını insanlardan sakınmadan harcamaktır."

Kitabın bir nevi büyüsü oluştu. "Sanırım bu yarı aydın profilinin sancılarını, onun hesaplaşmasını, günlük hayattaki dili, ritmi kullanarak anlatmam kabul gördü. Kitabın bir büyüsü oluştu. Kitabın rahat okunmasını amaçlamıştım zaten. Bunun için de kitap kısa sürede ücüncü baskısını yaptı."

Filmimin adı Yapayalnız: "Çok yakın bir zamanda başlıyoruz çekimlere. Bir yol öyküsü olacak. Adı Yapayalnız. 1980'lerde birtakım diziler çekerek yönetmenliğe başladım ve çok sevdim. Hayalimde de bir sinema filmi çekmek vardı. Çok hikâye yazdım fakat, bu düşümü, ancak çalışan ekibe maddi manevi hakkını verecek düzeye gelince gerçekleştirebilirdim. Şimdi bekleyiş bitti.