kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞİRİN SEVER

Clive Owen gibi adam nasıl gözden kaçar?

Dublin Film Festivali'ndeyiz Türkiye'den bir grup gazeteci... Berlin Film Festivali'nin açılış filmi 'The International'ın yıldızı; 'Closer', 'Kral Arthur', 'Sin City' gibi filmlerle 'Top Ten' listemize girmiş yakışıklı oyuncu Clive Owen da Berlin'in ardından Dublin'de. Önce öğle yemeği, ardından festival partisi... Clive Owen sürekli gözlerimizin önünde! Ama gecenin sonunda içimizdeki en makara kişi, durumu iki cümleyle özetledi: "Çin işkencesi gibi; adam bütün gün gözümüzün önünde ama hiçbir şey yapamıyoruz!" Artık aklından ne yapmak geçtiyse! Fakat son derece haklı; adam gerçekten şahane bi'şey! Fazla hoş, fazla yakışıklı ve ışıl ışıl parlayan yemyeşil gözleri var. Dikkatinizi başka yere çevirmenize engel olacak kadar çekici gözler... Göründüğünden daha ince yapılı, sakin, abartısız, üstelik sempatik. Öğle yemeğinde ayaküstü yakalıyor; son filmi 'The International'ın İstanbul ayağını; yani Kapalıçarşı, Süleymaniye Camii ve Yerebatan Sarnıcı'nda geçen çekimleri soruyoruz. O kalabalıkta elinde silahla koştuğu sırada çevresindeki insanların hiçbir şey yokmuş gibi davrandığını ve şaşkına döndüğünü anlatıyor gülerek: "Gerekli izinleri alamadık, o yüzden set kuramadık Kapalıçarşı'da. Uzaktan ve havadan çekim yapan bir kamera vardı. Yani çarşıdakiler bilmiyorlardı çekim yapıldığını. Elime silah verdiler, çarşının ortasında koşuyorum ama kimse dönüp bakmadı, hatta şaşırmadı bile! Anlamadılar bile ben olduğumu..." Filmin yapımcısı Charles Roven'ın da bu konuda yaptığı açıklamaya rastladım internette. "Kim olursam olayım, elimde bir silahla Londra ya da New York'ta bir sokakta koşuyor olsaydım, anında sırtım duvara yapıştırılırdı" demiş. Çarşının kapatılmamasını ilk başta büyük sıkıntı olarak gördüklerini ancak Clive Owen'ın 'gayet doğal karşılandığını' aktarmış: "Kimisi sadece kendi işiyle ilgileniyordu, kimisi de bu işe bulaşmamak için başka yöne bakıyordu. Bizim için beklenmedik bir şeydi." Olacak şey değil hani, gözden kaçan şeye bakar mısınız!
Akşamki festival partisinde ise bir gazeteciyle sahneye çıkarak sorulara yanıt verdi Clive Owen. Acayip sevimli ve samimiydi, güldürdü, şaşırttı ve bir saat boyunca herkesin çıt çıkarmadan kendisini dinlemesini sağladı. Çocuklarının, evde 'Friends' dizisini izlerken 'Jennifer Aniston'ı ara, tanıyorsun onu' diye tutturduğunu anlattığında koptum! "Arayıp ne diyeceğim, yapmayın çocuklar" diyerek zor ikna ediyormuş onları. Meğer celebrity'lerin çocukları da ünlülere meraklı olurmuş, öğrenmiş olduk! 'Liverpool fanatiği olarak filminin yarıştığı Oscar töreni mi seni heyecanlandırır, takımının şampiyonluk maçı mı?' sorusuna da hiç düşünmeden cevap verdi: "Liverpool maçı elbette!" Demek ki nedir? Ünlü de olsa erkek, erkektir! En seksi bulduğu kadınlar listesinde Natalie Woods ve Monica Bellucci'nin olduğunu itiraf etti. James Bond olmak istediği, bu konuda hırs yaptığı yolundaki iddialara "Doğru değil" cevabını verdi. Peki en seksi, en başarılı Bond hangisiydi ona göre? "Kesinlikle Sean Connery!" dedi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın