kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Şubat 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Türkiye çok değişti ama siyaset tarzı hep aynı kaldı...

Cumartesi akşamı arada bir gittiğimiz lokantada ailece yemek yemeye karar verdik.
Telefon edip yer ayırttık.
İyi ki ihtiyatlı davranıp önceden yer ayırtmışız.
Lokantaya girince şaşırdık. Tıklım tıklım doluydu.
Bu lokanta hiç böyle dolmazdı.
Masaların arasındaki geçitlere de masalar konulmuştu.
Garsona sordum bu izdihamın nedenini.
- Bugün Sevgililer Günü, dedi.
"Değişen Türkiye"nin bir yansımasıydı Sevgiler Günü'nün kalabalıkları bu lokantaya doldurmuş olması.
Bazılarınızın "Bir avuç insana bakıp Sevgililer Günü'nün toplum katında benimsendiğini zannetme sakın" dediğinizi duyar gibiyim.
Ama hatırlayın İstanbul'un Belediye Başkan adaylarının gazetelere verdikleri ilanları... Kadir Topbaş ve Kemal Kılıçdaroğlu bu ilanlarda ne tür mesajlar iletmişlerdi seçmenlerine, bir hatırlayın.

Sevgililer Günü
TOPBAŞ-Seninle kaç Sevgililer Günü yaşadık İstanbul... Boğaz'ını, sahillerini, tarihini değil sadece, en çileli günlerini de sevdim. Gecekondularında yaşayan mütevazı insanlarını sevdim... Sana hep inandım İstanbul... Ve gün geldi, senin gibi güzeller güzeli şehrin idaresi bana verildi. Bunu; görevlerin en onurlusu, en yücesi bildim... Sana hizmet etmek varken, yorulmak da neymiş! Çünkü sen İstanbul'sun... Sevgililer Günü'n kutlu olsun İstanbul.
KILIÇDAROĞLU-İstanbul aşkımız, göreve hazırız. Aşkların en güzeli İstanbul'da yaşanır derler. Yalan da değil. Önce İstanbul'a âşık olursun. Gerdana dizilmiş inci gibi adaları görür âşık olursun... Âşık Veysel "Seversin, kavuşamazsın, aşk olur" demiş ama... Az kaldı İstanbul. Kavuşuyoruz. Sana söz, kavuşunca aşkımız hiç bitmeyecek. Daha da büyüyecek. İstanbul aşkımız... Göreve hazırız!
Lokantada Sevgililer Günü'nü kutlayan çiftlere bakıyordum. Bazı masalarda kadın kadına oturan ve birbirlerine bakarak iç geçiren çiftler de vardı.
Belediye başkan adaylarının ilanlarını hatırladım ve Türkiye'deki değişimin çapını siyasetçilerin benden fazla hissettiklerini düşünerek hafif eziklik duydum.
Sonra düşündüm.
Siyasetçiler değişimin farkındaydılar ama bazı alışkanlıkların değişmesinden yana da değildiler ki, siyaseti birbirini karalama ve karşılıklı çamur atma mesleği biçiminde sürdürmekten vazgeçmiyorlardı hiç.
Sevgililer Günü toplum tarafından benimsenmeden önce de, benimsendikten sonra da iktidarda kim var ise, muhalefetin onu kokuşmuşlukla suçlaması geleneği sürmekteydi.
Türkiye'deki siyasi partilerin arasındaki temel ve belki de yegane farkın "İktidarda olmak ya da olmamak" çizgisinde oluşması geleneği de hiç değişmeyenler arasındaydı.

Hep o şarkı ama...
Yine Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Hep O Şarkı" romanını hatırladım.
Romanın kahramanları olan konak komşuları Münire ve Cemil Bey'in aşkları, ayrılıkla sonuçlanır.
Aradan yıllar geçtikten sonra, Vaniköy'deki Eşref Paşa yalısında yaşadıklarını şöyle anlatır Münire:
- Ziyafet yerinde, kadınlar üst katta yiyip içiyor, erkekler ise bahçede kurulu sofralarda bu işi yapıyorlardı.. Sonra, bahçede çalgılar çalınıp, şarkılar söylendi. Müziğe kulak kabarttım. Evet, bu bizim şarkımızın müziği idi. Halama, sık sık Cemil Bey'i anlatmasını istiyordum. Ancak, anlattıkları kafamdaki Cemil Bey'le bir türlü uyuşmuyordu. O cıvıl cıvıl, korkusuz Cemil Bey'i değil, ürkek, sığıntı gibi duran birinin portresini çiziyordu. Bu geceden üç gün sonra, halamla oturduğumuz eve ziyarete geldi. Ürkek, sinmiş, hep sıkıntılı bir halde idi. Meğer beni görmek için değil, halamdan kendi mesleki haklarının iadesi için Eşref Paşa'dan ricada bulunması için gelmişmiş...
1946'da demokrasi şarkısını ilk dinlediğimizde, çok sesliliğin böylesine bir karşılıklı karalama kakafonisine döneceğini düşünmüş müydük acaba?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın