kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Şubat 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Uzun ama bir okuyun!

Taraf, 17 Aralık 2003'te yapılmış (resmen kaydedilip not haline gelmiş, emekli olunca eve götürülmüş) bir yüz yüze görüşme yayınladı.
Görüşme "karargâh"ta. Ev sahipleri, ikisi de Ergenekon tutuklusu Jandarma İstihbarat Başkanı General Levent Ersöz ile Jandarma İstihbarat Teknik Takip Başkanı Albay Atilla Uğur.
"Misafir"; gazete, TV, dijital platform, cep telefonu operatörü, banka... büyük holding sahibi Mehmet Emin Karamehmet!

İlk sonuçlar
İkinci birinciye çok bağlıdır ya, "İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı" adına kitapçık olmuş "görüşme" nin tamamı uzun. Çok sohbet var.
(Kendimce) bazı notlar vereyim:
1. Görüşmenin; AB ile tarih randevusuna tam bir yıl kala, Kıbrıs seçimlerinden hemen önce, Irak işgalinden hemen sonra, kimi darbe tasavvuru gündemdeyken yapıldığı hatırlanmalı.
2. Lakin, uzun görüşme buna uygun çok derin ve geniş tahliller içermiyor.
3. Görüşme uzun süre; Karamehmet'in "business problemleri"ni dinleme, "milli sermaye"ye arka çıkma, "devlet yanındaki grup"la ilişkileri aynen sürdürme cihetinde.
4. Askeri konulara, istihbarata, müdahaleye, "derin devlet"e , "milli bir şey" dedikleri "milli sermaye"ye, dinlemeye dair ihtisasları bir yana, Jandarma İstihbarat'tan iki komutanın sözlerindeki mütevazı bilgi seviyesi ile gazete haberi ve tevatüre dayanma oranının yüksekliği şaşırtıcı!
5. "Hür teşebbüs"ün güzide bir mensubunun gel deyince gitmesi, uzun uzun dert anlatması, sözler vermesi, bir alay soru, rica, siteme maruz kalması ise "liberal ekonomi ve serbest piyasa" açısından ders verici.
6. Görüşmeye yansıdığı kadar, medyada milliyetçilik, ulusalcılık çiziktirirken Kürt özerk bölgesinde ABD gölgesinde süratle "business" yapılması hakikaten müteşebbislik.
7. Jandarma Genel Komutanı'nın önceki koalisyon sırasında, AKP iktidarda değilken de gruba destek olduğu, "Geçen sene komutanım yardım etti"den belli. Yardım belli değil. Ama bir Jandarma Genel Komutanı (Orgeneral Eruygur) büyük bir ticaret, sanayi, finans, medya ve iletişim grubuna "nasıl bir yardım"da bulunabilir ki! Cebinden hisse alıp kredi verecek değil. Hükümetten bir rica, bir talep mi, bilemedik!
8. İktidarların kimi sermayeden yana ağırlık koyup kayırdığını biliyoruz zaten; önce de, şimdi de. Ama "sermayeye yardım", yoksul askerlerin koşuşturduğu "Jandarma sorumluluk bölgesi"ne giriyor mu? Hangi yetkiyle? Hangi hakla? Hangi yüzle? Millet parasıyla alınmış devlet silahında bulunan güçle mi!
9. Aktarılan doğruysa, Jandarma İstihbarat, ABD bankasının adını hep "City Bank" yazıyor. "Kent Bank"ın İngilizce adı (bir şekilde) dil ucunda değilse, onun adı Citibank!
10. Karamehmet şikâyetinden anlıyoruz ki, küresel ekonomi palavraları ardında, ABD açıkça baskı yapıyor bizim şirketlere de. Ticareti, yatırımı engelliyor. Jandarma İstihbarat Komutanı yorumu: "Onlar da kendileri satmak istiyorlardır."
11. İşadamı, yeni başbakanın tavır alıp pek yüz vermediğinden yakınıyor sık sık. Ama ısrarlı sorulara rağmen "Açıkça hiç baskı yapmıyorlar" diyor.
12. Jandarma, yabancı sermaye karşısında tedirgin. Olabilir. Asıl şaşırtıcı olan, bankacılık ustası Karamehmet'in o tarihte, yabancı bankaların Türkiye'ye yakında başlayacak akınını asla görememesi. "Gelmezler" diyor. Oysa sonra ordunun bankası OYAK bile yabancılara satıldı.
13. Bu madde Albay Uğur'a rağmen uğursuzluk olmasın... daha vahim olanlara geçeyim.

Bunlar da oluyor
A) Medyada da faaliyet gösteren büyük holding sahibi, destek ve yardım için, gazete ve TV yayınları üstüne Jandarma'ya açık söz veriyor.
B) Alışılmış olacak ki, Jandarma da medyacı büyük işadamından taleplerde bulunuyor; Genel Komutan'ın (tatlı sert) sitemiyle.
C) Anlaşılıyor ki "dinlemelerden sorumlu" Albay Uğur ile Patron'un "tanışıklığı" iki yıldır: "Mehmet Beş bazı konuları gelip bize anlatmışlardı. Genel Komutanımız müdahil oldu. Bize, 'Milli sermaye için lütfen konuya eğilin' diye talebi olmuştu. Biz de Genel Komutanımız ile eski hükümet döneminde çalışmalar yaptık"
D) O dönem Karamehmet Grubu ile Medya Grup Başkanı Tuncay Özkan'ın yolları ayrılmış. (Yolların birleşmesi, önceki hükümetin son döneminde, banka sıkıntıları sırasında, grubun gazeteciyi Doğan Grubu'ndan yüksek meblağ ile transferiyle birleşmişti. Özellikle "Liberal ANAP" lideri Yılmaz kardeşlere yakın diye!)
E) "Genel Komutanın isteği" diye, ısrarla uzun uzun, Özkan'ın yeniden gruba dönüşü için bastırıyor Jandarma Genel Komutanlığı.
F) Karamehmet bir kez "Tuncay Bey'e çok baskı geldi" diyor, sonra birkaç kez kendilerine baskı yapılmadığını söylüyor ve esas sebebi açıklıyor: "Tuncay Bey gruba maliyetinin biraz indirilmesini istemedi".
G) "Maliyet" şöyle: "Onun maliyeti, vergiler dahil, YILDA 9 MİLYON DOLAR, daha önce 7 milyon dolardı."
Medya Grubu Başkanı bir gazetecinin bir gruba "maliyeti" bu yani! Aylık brüt 750 bin dolar! Vergi ve SSK primini düşünce neti... bilmiyorum.
(30 yıldır gazeteciyim. Aç, açıkta kalmadığım gibi, Türkiye koşullarında iyi maaş aldım. Çok meşhur (ve çok iyi gazeteci) olmadığım için "en yüksek maaşlar, primler" değil tabii! Karşılığında da gazetecilikten başka bir şey vermedim. Böyle bir miktarı ise konuşulurken bile duymadım. Bir medya patronu işadamı bu "maliyet"i neden karşılar, bilemedim! Nasıl bir gazetecilik aklı ve emeği böyle bir para hak eder, kavrayamadım!)
H) Esas acı şu: Çok yazdığım için, subaylar da, ama özellikle "alttakiler"in, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların, çalışanın, emeklinin, işten çıkarılanın maaşını, şartlarını, ıstırabını bildiğim için şuna hayret ediyorum:
Binlerce alttaki, zor durumdaki askerin maaşları, hakları, maruz kaldıkları maddi, manevi haksızlıklar için ne yaptıklarını gerçekten merak ettiğim "Komutanlar", "yıllık maliyeti brüt 9 milyon dolar" olan gazetecinin yeniden işe alınması için bastırıyor! Bu da ulusalcılık oluyor!
Zaten ne "maliyet"i duyunca "oha" diyorlar, ne de taleplerinden utanıp sıkılıyorlar!
Çünkü "Hassas Genel Komutanın bu konuda rahatlaması lazım" diyor Ersöz.
Manzaradan utanmak hassasiyete girmiyor muhtemelen!
I) Büyük kuşku ise, Ergenekon'un ne yanına düşerseniz düşün, "telefonunuzun rehin düşme, teslim alınma, hukuksuz dinlenme" kuşkusu. Büyük rezalet kokusu. Albay Uğur, "cep telefonu operatörü yayıncı kuruluş" için diyor ki: "Komutanım buradayken belirteyim. İlişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için teşekkür ediyorum. Aşağıdaki arkadaşlarla da gayet iyi ilişki içerisindeyiz."
Hişt! Ne yapıyorlar öyle, "o aşağıdaki arkadaşlar"!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın