kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Şubat 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Kriko etkisi

Bu gün de Türkiye-Ermenistan, Azerbaycan-Ermenistan müzakerelerinde son gelişmeleri aktaracağız.
Çünkü Münih'ten gecenin bir vaktinde Türkiye'ye uğramadan Bakü'ye geçtik. Hem de Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Muharramoğlu Memmedyarov'u da yanımıza alarak. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le görüşmek için.
Gerçi Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Aliyev'le buluşması önceden kararlaştırılmıştı. Ancak Münih'teki temaslarda kaydedilen gelişmeler (Gerek Türkiye-Ermenistan, gerekse Azerbaycan-Ermenistan) temaslarında kaydedilen gelişmeler Ankara ile Bakü arasında durum değerlendirmesi yapılmasını daha da zorunlu hale getirmişti.
Edindiğimiz bilgiye göre, iki süreçte son durum şöyle:
Türkiye-Ermenistan müzakereleri zaman zaman üçüncü bir ülkenin temsilcisinin de "Tanık" olarak katıldığı bu müzakerelerin gündemi çok yüklü. Babacan'ın ifadesiyle çözülmesi, uzlaşılması gereken en az 50 sorun bulunuyor: Toprak, sınır iddiaları gibi. Soykırım iddiaları gibi.
Toprak ve sınır iddiaları uzun bir hukuki görüşme zorunluluğu getiriyor. Soykırım iddiaları için ise dünyaca kabul görmüş, tarafsız, objektif tarihçilerden kurulu bir komisyon oluşturulmasını gerektiriyor.

Tüm sorunları çözmek
Ancak bütün bunlar çözüldükten sonra diplomatik ilişki kurulması ve kara sınırının açılması söz konusu olabilecek. Babacan, "Zira hiçbir sorunu halının altına süpürmemek, tüm düğümleri çözmek şart. Gelecek kuşaklara, hatta gelecek yönetimlere çözülmemiş sorun, yeniden su yüzüne çıkabilecek mayın bırakmamak için" diyor.
İlişkilerin normalleşmesi için bu da yeterli değil. Azeri-Ermeni görüşmelerinin de olumlu sonuçlanması olmazsa olmaz bir zorunluluk.
Türkiye-Ermenistan sürecinin paketini bağlayacak kurdele işlevini gören o zorlu müzakerelerde de son durum şöyle:
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan son birkaç ayda üç kez bir araya geldiler.
İki ülkenin dışişleri bakanları da çeşitli uluslararası toplantıları fırsat bilerek baş başa görüşme olanakları buldular.
Minsk Grubu (ABD, Fransa, Rusya, eş başkanlıkları aracılığıyla) iki ülke başkentlerini ziyaret edip durum değerlendirmesi yaptı.
Bu temaslar sonucu şu noktalarda prensip olarak ana hatlarıyla şöyle bir uzlaşma tablosu ortaya çıktı:
Ermenistan işgali altında olan 7 reyon (7 ilçe anlamına geliyor) belirli bir takvim içerisinde Azerbaycan'a geri verilecek.
Azeri "Kaçkınlar" dan (Göçmenler) isteyenler evlerine, yurtlarına dönebilecek.
Yukarı Karabağ statüsü ileride belirlenmek koşuluyla geçici bir yönetime devredilecek.
Yukarı Karabağ ile Ermenistan arasında ulaşım, iletişim, bağlantı için geçitler açılacak.

Yukarı Karabağ bilmecesi
Çözüm bekleyen sorunlar ise şunlar: Yukarı Karabağ'da geçici yönetim nasıl oluşturulacak? Geçişler nerelerden açılacak? Geçişlerin güvenliğini kim sağlayacak?
Ermeniler, güvenliğin sağlanmasının Rus askerlerine devredilmesini istiyor. Azerbaycan ise "Ne kadar Rus askeri getirtirseniz, biz de o kadar Türk askeri isteriz" yanıtını veriyor. Sonunda herhalde soruna müdahil olmayan ülkelerin askerlerinden oluşacak bir Barış Gücü'nde uzlaşılacak.
İşte bu iki süreç "Kriko etkisi" diye tanımlanıyor. Yani bir arabayı yukarı kaldırmak için krikoda bir dişli ilerleyince, o dişlinin sağlama alınması için manivela bir defa daha çevriliyor. Son dişliye kadar bu "Çifte dikiş" devam ediyor.
Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen ufukta bir tehlike bekliyor: ABD Kongresi'nin soykırım tasarısını bu kez kabul etmesi. Dışişleri Bakanlığı çevreleri böyle bir gelişmenin tüm süreci havaya uçurabileceğini söylüyor ve ekliyorlar: "Bu durumda sıfır noktasına dönülür. Ermenistan için hem siyasal, hem ekonomik, hem de sosyal bir felaket olur. Çünkü onlar için zaten önemli bir sorun olan dış göç, ülkenin geleceğinden umudu kesenlerin terki diyar etmeleri nedeniyle iyice hızlanır."
Umarız diaspora, Ermeni lobileri ve daha önemlisi ABD Kongresi ile Beyaz Saray yönetimi bu gerçekleri görerek sağduyulu hareket eder. Yoksa krikonun kırılması işten değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın