kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Yumurta, kahvaltıların da vazgeçilmez unsuru...

Yumurta kolesterolü artırmıyor, azaltıyor

AHMET ÖRS
AHMET ÖRS
06.12.2008
Yüksek oranda kolesterol içerdiği gerekçesiyle yıllarca 'tehlikeli yiyecek' muamelesi gören yumurta nihayet aklandı! Uzmanlar, tek bir yumurtanın bile iyi huylu HDL kolesterolünü artırdığını açıkladı..
Yıllar önce rahmetli Turgut Özal'ı da ameliyat eden, dünyanın en ünlü kalp cerrahlarından Michael de Bakey'nin Kalp Diyeti adlı bir kitabı elime geçmişti. O günlerde kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili ağzından çıkan her söz, keramet olarak kabul edildiğinden, ünlü cerrahın sağlıklı yaşam için bir insanın günde 300 miligramdan fazla kolesterol almaması gerektiğine ilişkin öğüdüne kulak vermek gafletinde bulunmuştum. Bu öğüdün hemen ardından tek bir yumurtanın sarısında 270 miligram kolesterol bulunduğu bilgisini de okuduğumda, yumurtaya olan aşkım bir anda küllenivermişti.
Öyle ya, sadece tek bir rafadan yumurtacık bile sağlıklı bir insanın bir günlük kolesterol kontenjanını dolduruyordu. Bu uyarıya rağmen yumurta yeme yürekliliğini gösteren kişi, eğer uzmanların bilimsel açıklamalarını ciddiye alıyorsa, günün geri kalan bölümünü havuç kemirerek geçirmek zorunda kalacaktı.
Allahtan De Bakey'in uyarılarını pek ciddiye almadım, elimden geldiğince yumurta konusunda kaçamak yaptım. Derken geçtiğimiz günlerde bir başka kalp gurusu, Prof. Dr.
Bingür Sönmez'in, meslektaşlarının yıllarca yumurta yemekten mahrum bıraktıkları ağzının tadını bilenlerden özür dilemesi, medyanın gündemine tabiri caizse "Bomba gibi düştü." Ünlü kalp uzmanı, "Son araştırmalara göre yumurta insanların kan seviyesinde önemli bir artışa yol açmıyor," dedi; bununla da yetinmeyip, "Üstelik tek bir yumurta iyi huylu HDL kolesterolü üç-dört miligram yükseltiyor," diye ekledi. İyi de koskoca bir kuşak yumurtaseverin ağız tadını kim geri getirecek? Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker de konuştu, "Özür dilememiz gereken birçok gıda maddesi var. Mesela ben tereyağından da kırmızı etten de özür dilenmesi gerektiğini düşünüyorum", dedi. Hayır sayın bakan, tereyağı ve kırmızı etten değil, doğanın insanoğluna sunduğu bu olağanüstü gıda ürünlerini yıllardır gönül rahatlığı ile tüketemeyenlerden özür dilenmeli.

ŞARLMAN YASAKLAMIŞTI
Ortaçağ Avrupası'nda yaşamış olsaydım, maazallah başıma daha kötü şeyler de gelebilirdi. 837 yılında Aix kentinde düzenlenen konsil adı verilen mezhepler arası toplantıda, karnavalın sona erdiği günden başlayarak paskalyaya kadar oruç tutulması Hıristiyan dünyasında yasalaştırılınca, Alman İmparatoru Şarlman, tavuk çiftliklerini en fazla 100 tavukla, yumurta üretimini de ancak kuluçkaya yatırılabilecek kadarla sınırlamıştı.
Sofu imparator, oruç döneminde et ve peynirin yanı sıra, o dönemde et kategorisinden sayılan yumurtanın da sofralardan uzak tutulmasına titizlikle uyulmasını istemişti.
Bu arada yasağa uymayan nice ağzının tadını bilir üst düzey yöneticinin kellesi yumurta uğruna gidiverdi. Herhalde ben de onların arasında olurdum diye düşünüyor, halime şükrediyorum.
Aslında kırmızı etin, tereyağının ve yumurtanın başına gelenler, onların ardında güçlü sanayi lobilerinin bulunmamasından kaynaklanıyor. Global ekonomi felaketinin başımıza bela ettiği bir uygulama da tıpkı televizyonlara program öneren yapımcılardan programı finanse edecek sponsorunu da getirmesi istendiği gibi, üniversitelerde, araştırma enstitülerinde de çok pahalıya mal olan bilimsel araştırmalar için sponsorlardan destek alınması. Sponsorlar ise doğal olarak kendilerini yakından ilgilendiren, sonuçlarının satışları artıracağını umdukları araştırma projelerine yatırım yapıyorlar.

TEREYAĞI ZEHİR Mİ?
Eğer Amerika'da mısır fazlası olmasaydı, o günlere dek mısırın yağ içerdiğini bile bilmeyen dünya toplumlarına mısırözü gibi tümüyle kimyasal yöntemlerle ortaya çıkarılan bir yağın çok yararlı olduğunu kanıtlamaları için araştırma laboratuvarlarına Amerikan yönetimi ve güçlü mısır üreticileri birlikleri geniş bütçeler tahsis ederler miydi? O günlerde ünlü uzmanların imzasını taşıyan bilimselsel raporların ardından tereyağı bir anda zehir kategorisine indirgendi. Mısırın, ayçiçeğinin, palmiyenin yağları yanında meyve suyu saflığındaki zeytinyağının bile pabucu dama atıldı.
Allahtan güneş balçıkla sıvanamıyor.
Etkin sanayi kuruluşlarının tüketicilere dikte ettikleri genleri değiştirilmiş sebze ve meyvelerin, laboratuvarlarda geliştirilmiş hibrid temel tarım ürünlerinin doğal ürünler gibi yararlı olmadığı çoktan tartışılmaya başlandı. Pastörize edilmiş sütlerin, onlardan yapılmış tereyağı ve peynirlerin her bakımdan daha iyi olduğu iddiası giderek güçlenen 'Slow Food' gibi sağlıklı ve kaliteli yerel ürünleri korumayı ve kollamayı amaç edinmiş örgütlerin çabalarıyla teker teker çürütülüyor.
Doğal ürünlerin her zaman sanayi ürünlerinden daha lezzetli, daha yararlı olduğu... Ama bu gerçekleri kabullenmemiz zaman alacağa benziyor.
Yumurta, tereyağı, kırmızı et aklandı.
Darısı büyük gıda tröstlerinin tekelindeki yapay tohumlar, fideler karşısında tarihe karışma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan, bizim topraklarımıza özgü, lezzetli, sağlıklı ama arkasında lobileri, sponsorları olmayan tüm yerel ve doğal ürünlerimizin başına..
Haberin fotoğrafları