kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Pazar SABAH  
GÜLSE BİRSEL

Çocukluk ne zaman biter?

O gün daaaaan diye vurdu! Alışveriş yaptığım, kendime günlük giyebileceğim birkaç elbise aldığım bir cumartesi gününün gecesiydi. Televizyonda Okan Bayülgen'in Disko Kralı programının "90'lar Özel" temalı bölümü vardı. Harun Kolçak, Yonca Evcimik, Burak Kut filan.
Tam "Bir dakika ya, 90'lar geçmiş bir dönem mi oldu yani? Bu şarkılar söylenirken bayağı kazık kadardım" filan diye düşünürken, Rüya Ersavcı çıktı programa. Hani İstemiyoruuum Babaa diye bir şarkısı ve lepiska gibi sarı saçları olan kız. 90'larda birkaç hit yapmış, sonra anladığım kadarıyla evlenip müzik piyasasından çekilmişti.
Rüya Ersavcı'nın kızının da seyirciler arasında bulunduğu söylendi ve genç kız sahneye davet edildi. O an kritik bir an oldu benim için. Çünkü benimle aynı yaşlarda veya birkaç yaş büyük olduğunu tahmin ettiğim Rüya Ersavcı'nın 12-13 yaşlarındaki kızının üzerinde, benim o gün Akmerkez'den almış bulunduğum, etekleri kedi desenli elbise vardı! Yani üniversitede bulunduğum yıllar nostaljik bir tatla anılırken, benim kızım olabilecek bir çocuğun üzerinde, yeni aldığım elbise bulunuyordu, tüm renkliliği ve pisi pisileriyle! Yaşıma göre çocuksu giyinip giyinmediğimi düşündüm ve gardırobumu gözden geçirmeye karar verdim.

AKLIMI BAŞIMA TOPLAMA ZAMANI GELDİ Mİ
Kareli mini etekleri terk etme yaşı nedir mesela? Veya üzerinde çizgi film karakterleri bulunan tişörtleri? Ajda hâlâ devam edip yakıştırdığına göre önümdeki 30 yıl için konu kapanmış mı sayılmalıdır, yoksa Ajda her zaman muhteşem görünen bir istisna olduğundan, aklımı başıma toplamamın zamanı gelmiş midir? Çocukluk ne zaman biter, biter mi ve biz bunun farkında olmalı mıyız? Rüya Ersavcı olayından sonra etrafımı ve endüstri tasarımı konusundaki seçimlerimi gözden geçirdim. Üzerinde Japon çizim kedi karakter Hello Kitty olan kalemlik, makyaj çantası, çok sayıda tişört, eşofman üstü, pijama, duş jeli ve hatta saat tespit ettim! Betty Boop'lu tekstil ürünleri ise daha da geniş bir koleksiyondu! Zira Betty Boop 1930'da yaratılmış bir çizgi karakter olmasına rağmen, şimdiye kadar gördüğümüz çizgi kızların en fingirdeği ve en süslüsüdür belki de.
Onun için de lise yıllarından beri kendisini hayatımdan çıkarabilmiş değilim! Betty hayatıma geç girmiş olsa da, örneğin bir Asteriks, okumayı söktüğüm günlerden, yazdıklarımın başkaları tarafından okunduğu bugünlere kadar heyecanını hiç yitirmemiştir benim için! Ciltlenmiş neredeyse tüm sayıları, trankilizan etkilerini bildiğimden, gergin günler için kütüphanemde durur!

BENDEN DAHA BETER DOSTLARIM VAR
Asteriks serisiyle birlikte bir Red Kit de mesela, mizah anlayışımın temel taşlarından biridir. 'Kalemiti Ceyn'inse, ilkokulda erkeklerle yumruk yumruğa kavgaya giren bir kız çocuğu için ne kadar rahatlatıcı bir rol modeli olduğunu anlatamam! Mandrake zaten apayrı bir hikâyedir.
Red Kit dışında vahşi batının çizgi kahramanları pek ilgimi çekmezken, salon erkeği Mandrake, şık, ipek tuvaletli kız arkadaşları ve birlikte katıldıkları 'kokteyl partiler', monden hayatla ilgili ilk birikimim olmuş olabilirler! Kendimle ilgili 'Asla olgunlaşamama ve 27 yaşın, hatta çocukluğun üzerine bir taş koyamamış olma' endişeleri yaşarken, benden daha beter durumda olan dostlarımı hatırladım.
Örneğin şu anda ülkenin en yetenekli oyuncularından biri olan, iç mimarı sekiz yaşında bir çocuk zannedilebilecek, denize nazır 250 metrekare bir evde, türlü türlü oyuncakla iç içe yaşayan bir kız çocuğu! Kendisi Hello Kitty koleksiyonuma nadide parçalar da katmış biridir ayrıca! Çocukluk veya gençlikte birlikte büyüdüğüm, kimisini yeni tanıdığım ama bana 'çocukluk arkadaşım' duygusu veren, çizgi karakterlerine tutunan, yapmayı sevdikleri şeyleri meslek haline getirmiş, hâlâ anne-baba olmamış, hatta bir kısmı evlenmeye bile yanaşmamış, hâlâ kikirdeyen ve güzel bir şakayı, dostluğu, masumiyeti hiçbir şeye değişmeyen, 30'lu yaşlarda 'çocuklar'.
Ortak özelliğimiz, hepimizin sanatla uğraşıyor oluşumuz!

ASTERİKS'E KAZIK ATAR MIYIM HİÇ?
Acaba çocuk ruhlarımız büyümediği için mi heyecanla sanat denen şeyin peşinde koşma cesaretimiz var, yoksa efendim sorumluluk almak istemeyen tipler olduğumuz için mi başka meslekler yapmayıp böyle zıpırlıklar peşindeyiz gibi ağır ve uzun genellemelere yanaşmayacağım! Çünkü ister lehime, ister aleyhime, hiçbir genellemenin beni gereksiz bir olgunlaşma çabasına itip, çizgi karakterlerimi terk etmeme sebep olmayacağını biliyorum! Saygı göreyim diye Asteriks'e kazık atar mıyım? Asla! Yazıyı bitirirken söyleyeceğim şudur: Hâlâ robot köpeklerden PlayStation'a, büyükler için bu kadar oyuncak satılıyorsa, yalnız olmadığımızı biliyorum, biir. Eğer önümüzdeki yıllarda beni yaşıma uymayan ama Ajda'daki gibi havalı da durmayan çocuksu kıyafetlerle görüp gıcık olursanız, sevabına uyarınız, ikii!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın