kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Şubat 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Özkan Uğur şimdiye kadar canlandırdığı karakterler arasında favorisinin İkinci Bahar'da burnundan burnundan konuşan Şecati olduğunu söylüyor.

Bir proje olsa da Mazhar'la oynasak

OLKAN ÖZYURT
01.01.2009
A.R.O.G'da kabile şefini canlandıran Özkar Uğur, şimdi Haluk Bilginer'le oynayacağı sit-com'a hazırlanıyor. Sanatçı, şimdiye kadar hiç Mazhar'la birlikte oynama teklifi almadığını söylüyor..
MFÖ, nam-ı diğer Mazhar Fuat Özkan... Yıllardır birlikteler, lakin son yıllarda M'yi (Mazhar Alanson) ve Ö'ü (Özkan Uğur) ayrı ayrı beyazperdede izler olduk. Hani takır takır da oynuyorlar.
(Bakınız Cem Yılmaz filmlerine, bir M ile bir Ö ile çalışıyor.) Tabii bazı şeyler zamanla oturuyor, biz onları MFÖ diye dinlerken, onlar ufak ufak oyunculuk işini kafayı takmışlar. Hani Atıf Yılmaz'ın Arkadaşım Şeytan naif bir proje gibi dursa da aslen Mazhar Alanson ile Özkan Uğur için fitili ateşleyen filmmiş.
Yıl da 1988. Özkan Uğur'la bir araya gelince, ta evvelinde içine oyunculuk ateşi düştüğünü itiraf etti! "Anne baba beni konvervatuvara tiyatro bölümüne gönderin," demiş. O dönem ailesi izin vermemiş, ama o, 'İstemek başarmanın yarısıdır' sözünü kanıtlarcasına ilerleyen yıllarda konservatuvar öğrenimine denk düşecek setlerde yeteneği konuşturdu. Eşkıya, G.O.R.A, A.R.O.G, Komser Şekspir onun beyazperde serüvenlerindeki filmleri. İkinci Bahar, Yeter Anne, Alacakaranlık da beyazcamdaki. (Bu arada bu listeye çok yakında Haluk Bilginer'le oynayacakları bir sit-com'u da ekleyeceğiz.) Arada oyuncunun er meydanı tiyatroda da ter dökmüşlüğü var, merak etmeyin.
Açıkçası bu çift şapka durumları her daim ilgi odağıdır. Biz bir şapkayı takamazken kimileri iki, üç bazen dört şapka birden takabiliyor. Merak ettik.
Özkan Uğur da anlattı; belki net bir formül vermedi ama, bize satır aralarında formül varmış gibi geldi!

- Sizi MFÖ'yle özdeşleştirsek bile bu oyunculuk meselesi bildiğim kadarıyla eskilere gidiyor...
- Aslında annemlere çok yalvardım, 'beni konservatuvara gönderin' diye ama, o bizim oğlumuz mühendis olacak durumu bizde de yaşandı. Lakin müzik sayesinde yine bu yola girdik.
Belki konservatuvara gitseydim belki müzik de, MFÖ de olmazdı. Ama iyi ki olmuş. Aslolan bir yola baş koymakla ilgilidir.

- Peki oyunculuk konusunda yola başınızı ne zaman koydunuz?
- 1980'da askerden dönünce Ferhan Şensoy'un Ortaoyuncular Tiyatrosu'nda Şahları da Vururlar oyunu sahnelenmişti. Fuat'la müzikleri yapıyorduk, ama skeçlerde de oynuyordum. Asıl ilk sahne tozunu orada yuttum. Sonra Devlet Tiyatroları'nın Küçük Bir İş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor adlı oyununda da oynadım.

- Arkadaşım Şeytan'da Mazhar ve siz oradaydınız ama Fuat yoktu. Onu oyunculuk işinde hep dışarıda mı bıraktınız?
- Yok ya olur mu öyle şey. Fuat da oynayacaktı o filmde ama feci bir kaza geçirdi. Onun yerine Ayhan Sicimoğlu oynadı. Ama öyle bir iddiamız da yoktu hani, az bir rolümüz vardı. Daha çok Mazhar'ın filmiydi. Ama Atıf Yılmaz'la çalıştık.
Valla çok sakindi melek gibi bir yönetmendi.

- Eşkıya'da iddialı olmadığınızı söyleyemezsiniz. Filmin sürprizlerindendiniz...
- O olayın müsebbibi Yavuz Turgul'dur.
Anladığım kadarıyla, Mazaretim Var Asabiyim Ben şarkısının klibinde beni gözüne kestirmiş. Sonra Eşkıya'nın teklifi geldi. Onunla ilgili bir anım var.
Bir gün taksiye bindim, şoför, "Abi insan böyle de yapmaz ki!" deyince başladım Sedat (Eşkıya'daki karakter) gibi oynamaya, "Ya benim ne suçum var, hepsi kızın anası planlamış," dedim. Adam da, "Abi ne kadınlar var ya," dedi.

- Bu deneyimlerin üzerine efsane İkinci Bahar serüveni olunca artık tutulamayan biri oldunuz.
- Ya aslında çok sevdim oyunculuğu; dizi teklifi gelince de gözüm kapalı girdim. Orası zaten okul gibi oldu. İşte oradan burnundan konuşan Şecati çıktı. İkinci okul da Yeter Anne'dir.

- Bu serüven içerisinde müzik nerede duruyor?
- O hep var. Onsuz olmaz. Grup olarak devam.

- Fakat ayrı ayrı farklı işler yapsa da grubu dağıtmadınız. Bunun sırrı nedir?
- Dağılalım mı ya, dağılmamızı istiyorsun, biz ailenizin grubuyuz. (Gülüyor) Evet dünyada böyle bir eğilim var; gruplar dağılıyor, birleşiyor falan...
Biz aynı mahalleden arkadaşlarız, ayrıca parçalar da bizim evlatlarımız; onlar bizi bir arada tutuyor. Bir de bu üç ses başka türlü elde edilemiyor. Ama beraber bir iş yapmaya başlayınca ufaktan asabileşiyoruz. Şimdi de herkes kendi solo çalışmalarını yapıyor. Enteresan di mi? Grubu devam ettiriyoruz ama ayrı ayrı iş de yapıyoruz.

- Cem Yılmaz, bir Mazhar'la bir sizle çalışıyor. Neden ikinizi şu ana kadar birlikte göremedik?
- Şimdi bana, "Ben niye Hokkabaz'da yokum?" diye hayıflattırmayın. Şaka şaka, bu biraz projeyle ve karakterle ilgili bir şey. Şimdi herkesin bir ekibi var. Biz de bir ekip olduk. Bazen bana bazen Mazhar'a rol düşüyor.

- Şimdi Haluk Bilginer'le bir projeniz olacakmış. Doğru mu?
- Evet, Türkmax için bir diziye başlıyoruz. Sitcom olacak, iki yakın arkadaşın yaşadıkları macera diyebiliriz. Allah'tan 90 dakika değil.

- Şaka maka 20 yıldan fazla oyunculuk yapıyorsunuz. Gözde karakteriniz hangisi?
- Şecati'dir ya. O öyle burnundan konuşan karakteri hiçbir zaman unutamam.

- İki şapkayı bir arada giymek zor değil mi?
- Yok şapka değiştirmek konusunda zorlanmıyorum. Ya bir işe inandığınız zaman ve "Ha ben şimdi oldum," demezseniz, başarılı oluyorsunuz. Şimdi kolay değil, tek kanallı bir dönemden buralara gelmek. Aile içerisinde ufak tefek pürüzler olur ama, biz grup olarak bunları aşabiliyoruz. Biz varı da yoku da birlikte yaşadık.
Eurovision'a katıldığımız dönemde Ele Güne Karşı albümünün yayınlanması da bizim için epey tanıtıcı olmuştu. Ama epey de toz yuttuk yani. Yani Sezen Aksu, Nükhet Duru, Ajda Pekkan'a da üçlü olarak vokal yaptığımızı da biliyorum.

- A.R.O.G'la ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu filmin çilesini çok çektiniz...
Valla ben filmi çok iyi buldum. Hem komedi olarak hem de o hikâyenin gerektirdiği görsel atmosfer olarak. Cem'in bize anlattığını Ali Taner Baltacı ile çektiler. Ama hani biz de başarılı olanın paçasına yapışma durumu var. Biraz öyle oldu.
Hani 'güldüm gülmedim'e indirgeniyor. Bu bana haksızlık gibi geliyor.