kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Şubat 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Yahudileri kim tedirgin ediyor?

Türkiye'de iki büyük Yahudi karşıtı olay meydana gelmiştir.
Bunlardan ilki 1934'teki (dikkatinizi çekerim, Atatürk o tarihte hayattaydı ve sağlıklıydı) Trakya Olayları'dır.
Devlet görevlilerinin ve ırkçı milliyetçilerin kışkırtmasıyla Yahudiler taciz edilmiş, malları yağmalanmıştı.
Korkan Yahudi aileler İstanbul'a kaçmış, bu arada evlerini, eşyaları, tarlalarını, dükkânlarını yok pahasına satmışlardı.
Bu olayda devletin iki temel amacı vardı:
1) Sadece Müslümanlardan oluşan bir millet yaratmak için nüfusu homojenleştirmek.
2) Hâlâ Türkiye'de kalan Yahudileri, İstanbul'da toplayarak denetim altında tutmak.
Öteki büyük olay Varlık Vergisi'dir. İkinci Dünya Savaşı başlayınca, Alman saldırısından çekinen hükümet, asker sayısını 2 milyona çıkarmıştı.
Yani bu kadar emekçi ekonomiden çekilerek, hazır yiyici haline getirilmişti.
Açığı kapatmak için azınlıklara, özellikle de Yahudilere inanılmaz bir vergi yüklendi (1942-43 yılları).
Bu iki büyük olayda da Yahudilerin can kaybı çok azdır. Hele Ermenilere kıyasla yok denebilir. Yahudiler esas olarak para ve mal kaybetmiş, bazıları da hükümetin arzuladığı gibi ülkeyi terk etmiştir.
İki olayın ortak noktası, arkasında devlet iradesinin olmasıdır. Bunun altını bilhassa çizmek gerekir. Çünkü:
Kâh dinden, kâh tutuculuktan, kâh kıskançlıktan (Yahudiler serbest piyasaya Müslümanlardan önce geçmiştir) kaynaklanan nedenlerle ortalama Müslüman, Yahudilikten (Musevilik) hoşlanmaz.
(Not: "Türk Kimdir" sorusuna bir araştırmada şu cevap verilmiştir: "1) Türk, Müslüman'dır, 2) Hıristiyan değildir, 3) Yahudi değildir, 4) Eşcinsel değildir!")
İsrail devletinin 1948'de kurulmasından sonra Ortadoğu'da meydana gelen çatışma ve savaşlar bu hoşlanmama durumunu daha artırmıştır.
Ayrıca, komplocu bakışa eğilimli yarı eğitimli Müslümanlar, Yahudilerin, ABD aracılığıyla dünya çapında etkin olduğunu düşünür.
Yine de, Türkiye'de ilginç bir durum vardır:
Ortalama Müslüman-Türk, Musevilikten rahatsız olsa da, tek tek Yahudilere karşı düşmanlık beslemez.
Tuhaf ama mutluluk veren bir çelişkidir bu:
Çünkü biliyoruz: Yahudilere karşı baskı, Cumhuriyet döneminde "Vatandaş Türkçe Konuş" (1928) kampanyalarıyla başladı.
Son olarak da Eskişehir'deki basın toplantısında "Bu kapıdan Yahudiler ve Ermeniler giremez, köpeklere giriş serbesttir" pankartı açıldı.
Böyle bir ortamda korkunç olaylar beklenebilir. Halbuki öyle olmuyor: Ortalama Müslüman, Yahudiliğe atıp tutar ama mesela komşusu olan Yahudi'yi kesip biçmeyi düşünmez.
İşte bu yüzden, Türkiye Yahudi Cemaatini tedirgin etmeye çalışanlar çok ama çok kötü bir işin içinde.
(Bu kışkırtmaya girişen kamuoyu önderlerinin ve medyacıların, aynı zamanda Ergenekon dostu olması tesadüf mü?)
Bugün asıl korkulması gereken Müslüman halk değil, derin devlet kuruluşlarıdır.
Yerli ve yabancı güçler, daha önce defalarca yaptıkları gibi, uygun bir tetikçiye işlerini gördürebilir, ondana sonra da kabahati Başbakan Erdoğan'ın üstüne atmaya kalkışabilirler.
(Bakınız: Uğur Mumcu suikastı ya da Danıştay saldırısıyla oluşturulan "Laiklik elden gidiyor" havası.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın