kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Baykal partinin iktidar hevesini fena köreltmiş

CHP 'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, partinin İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ile birlikte dün bizim gazeteyi ziyaret etti.
Hiç kuşku yok ki Kılıçdaroğlu gayet nazik, yumuşak, efendi bir insan. Ancak Deniz Baykal'ın yıllar içinde adeta kurum kültürü haline getirdiği sürekli muhalefet olma halini içselleştirmiş gözüküyor.
Hatırlarsanız, geçen gün Kemal Kılıçdaroğlu'nun polis, savcı ya da bir müfettiş rolüne soyunduğunu... Bu durumun, bir " muhalefet haletiruhiyesi " olduğunu söylemiştim.
İcraat yapmak yani bir şeyleri değiştirmek amacıyla iktidar koltuğunu isteyen bir kişi; polislik, savcı ya da müfettiş gibi değil, mühendis, komutan ya da mesela bir inşaatçı gibi konuşmalıdır.
Doğrusunu isterseniz Kılıçdaroğlu'nu o şekilde değerlendirdiğim için biraz rahatsızdım. Çünkü kendisini sadece medyadan tanıyordum. Acaba yanılmış mıydım?
Karşılıklı gelip İstanbul hakkındaki fikirlerini bizzat kendisinden dinlemeye başladığımda, yanılmadığımı anladım.
Son derece makul şeyler söylüyor Kılıçdaroğlu. Mesela belediyenin bazı şirketlerinin zarar ettiğini, kaynakların boşa harcandığını belirtiyor. (İddiaları doğrudur, yanlıştır; o konuya girmiyorum.)
Güzel. Elbette paraların havaya savrulmasını istemeyiz. Tamam ama Kılıçdaroğlu başkan seçilirse, zarar ettiğini söylediği o belediye şirketi ne olacak?
Şirket açık kalacak mı, yoksa kapanacak mı? Açık kalırsa hangi hizmetleri verecek?
İşte tam bu noktada ben CHP'lileri zayıf gördüm. Eleştiriyorlar ama ne yapılması gerektiğini söylemiyorlar.
Bu hal, muhalefet tavrıdır.
İktidar tavrı ise ne yapılması gerektiğini söyler.
Koltuk yakınma yeri değil, yapma yeridir.
Kılıçdaroğlu'na somut olarak hangi vaatlerle koltuğa talip olduğunu sorduk.
Beş yılda 80 km metro yapacaklarını, kentin çeperlerine, varoşlara sinema ve tiyatro başta olmak üzere kültür hizmeti götüreceklerini, yoksullara yapılan yardımı kurumsallaştıracaklarını söyledi.
Bunların dışında somut, elle tutulur, akılda kalıcı bir fikrini duyamadık.
Evet, depreme karşı alacağı tedbirlerden söz ediyor; elbette o da çok önemli ama bunlar altyapı çalışmaları gibidir, yapılması şarttır ama genellikle oy getirmez .
Bazı arkadaşlar dünkü ziyarette Kılıçdaroğlu'nu çok eleştirdiğimi söyledi.
Eleştiriyorum ama niye?
Ben CHP'nin de bir hizmet partisi olmasını istiyorum. Yani iktidara gelmek ve iş yapmak isteyen bir parti olmalı CHP de.
Ancak Deniz Baykal'ın başkanlığında her siyasetçide olması gereken bu temel arzu köreltilmiş durumda.
Bazı CHP'li belediye başkanları elbette o enerjiye sahip; ancak partide genel olarak bu iktidar hevesi (asabiyeti) yok.
Gürsel Tekin'in gözlerinde bu enerji gözüküyor ama neticede o da partinin bir parçası. Tekin de mecburen " yolsuzluk ve israf " söylemine sapıyor.
Ancak büyük bir ekonomik kriz AKP yönetimini vurursa belki şansları olur.
Onun dışında, Deniz Baykal başkan kaldığı sürece, CHP'nin iktidara yürüyebileceğini sanmıyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın