kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Kenan Işık sesi konusunda mütevazı: "Sesi benden daha güzel, etkili olanlar var. Itri Koşar mesela... Seslendirmelerden kazandığı paralarla en çok vergi verenler sıralamasına girdi."

Tiyatrocu olmak bana siyaset yapmaktan daha iyi geliyor

ŞİRİN SEVER
23.01.2009
O, on parmağında on marifet olanlardan. Bir koltuğa çok karpuz sığdıranlardan; çok işi olanlardan. Rejisörlük, oyun yazarlığı, sunuculuk, oyunculuk, sanat danışmanlığı derken şimdi de bir talk show programına başladı. Biz de fırsat bu fırsat, kapısını çalıp acı bir kahvesini içtik; tiyatro ve TV sektörünü masaya yatırdık.....
- Kaç yıldır oyuncu olarak sahneye çıkmıyorsunuz?
-
20-25 yıl oluyor. Oyunculuktan çok rejisörlük yaptım. Bursa Devlet Tiyatrosu'nda bir-iki oyun sahneye koymuştum. Cüneyt Hoca (Gökçer) gördü bu oyunları, sonra da bana hep rol değil, rejisörlük teklif etti. Bu arada da "Gel şu projede oyna" diyen olmadı pek.

- Özlemiyor musunuz?
- Özlüyorum ama televizyonla idare ediyoruz işte. Şaka! Tiyatroda oynamak TV'de oynamaktan farklıdır. Uygun metin bulsam elbette oynarım.

- Tiyatro yerine ekranlarda olmayı tercih ediyor gibisiniz ama...
- Öyle görünüyor ama değil. Şu anda sahneye koyduğum iki oyun oynanıyor Şehir Tiyatrosu'nda. Aziz Nesin'in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ı ve Karen Blixen'in Ölümsüz Öykü'sü. Tiyatrodan kopmam mümkün değil. Asıl işim o. Çok severek yapıyorum.

- Ama kabul edin ki, tiyatrodan çok TV şöhretisiniz şu an! Dadı'yla mı başladı bu durum?
- Dadı'dan öncesi var. Neredeyse TRT'nin kuruluş yıllarında başladım televizyona. O dönemde kısa dramalar çekilirdi. Bir ay prova edilir ve yayın gününde de canlı olarak gösterilirdi. Ayrıca yıllarca seslendirme yaptım. Radyo oyunları yönettim.

KAMU YÖNETİMİ OKUDUM, O DA ALANIM
- Siz bir koltuğa çok karpuz sığdıranlardansınız. Oyunculuk, oyun yazarlığı, rejisörlük, şiir kaseti çıkarmışlık, anchorman'lik, sanat danışmanlığı, seslendirme, sunuculuk derken atv icra kurulu üyeliği... Her şeyi yapmak zorunda mı hissediyorsunuz kendinizi?
- Hepsi de tiyatro, oyunculuk kökenli işler. Eğer oynuyorsanız şiir de okursunuz. Dizilerde oynamak da öyle, oyunculukla ilgili bir alan. Kaldı ki her gün oynamıyorsunuz bir dizide. Nitekim neredeyse iki yıldır herhangi bir dizide oynamadım. Danışmanlık da yine asıl mesleğimle, tiyatroyla ilgili bir alan. Öyle bütün gün vaktimi alan bir iş değil. atv'deki icra kurulu üyeliği ise biraz özel bir durum. Ben Malatyalıyım. Ahmet Çalık'la hemşehriyiz yani. Yıllardır aileyi tanırım. Özellikle Mahmut Çalık'ı. Çok akıllı, çok birikimli, hoşsohbet biridir Mahmut Amca. Onu dinlemek hep hoşuma gitmiştir. Mahmut Amca bizim de hissemiz olan bir araziye modern bir iplik fabrikası kurdu. Küçük de olsa onunla ortak olduk. Ahmet Bey, medya işine girince beni de yanında istedi. Bizim gelenekte, böyle bir istek varsa reddetmek pek hoş karşılanmaz.

- Merak ettiğim şu aslında; hayat sizin karşınıza bazı işler çıkarıyor, teklifler geliyor, siz de yapıyorsunuz. Böyle mi yürüyor işler sizin için?
- Hepsini değil; sadece mesleğimle doğrudan ilgisi olan işleri yapıyorum. Bakın, Türkiye'deki mevcut bütün partilerden milletvekilliği ya da belediye başkanlığı teklifi alıyorum ama reddediyorum mesela. Çünkü benim işim değil. Ayrıca sanatçılığı bütün bunların üzerinde görüyorum, tiyatrocu olmak bana hepsinden daha iyi geliyor. Tiyatrocu olmak bana belediye başkanı ya da milletvekili olmaktan iyi geliyor. Bir şey daha söylesem şaşıracaksınız belki, ben 'Kamu Yönetimi' mezunuyum. Şimdi işi gücü bırakıp kaymakamlık sınavına girsem kimse 'hayır giremezsin' demez. Ama benim alanım sanat. Drama... Siz saymadınız ama ben söyleyeyim, yıllarca üniversitede drama hocalığı yaptım. Metin çözümlemeyle ilgili master dersleri verdim. Dizi, yarışma işleri başlayınca da bıraktım.

- 'Donanımım var, teklif var, kime ne' noktasında mısınız yani?
- Estağfurullah... Ama mesleğine meraklı biriyim ben. (Masanın üzerindeki K dergisini göstererek) Tuvalette de olsa bu dergiyi mutlaka okurum. Sanat ve edebiyat bir tür hobim. Bütün zamanımı verdiğim bir hobi. Üstelik bu hobi bana para da kazandırıyor. Siz gazetecisiniz. Nasıl gazetecilikle ilgili her şeye meraklı iseniz, ben de öyleyim. Kendi uğraş alanıma meraklıyım. Farklı bir durum yok ortada. Aynı durum bir cerrah ya da avukat için de söz konusu.

ANCHORMAN'LİK YAPIP HADDİMİ AŞTIM
- Kariyeriniz adına en pişman olduğunuz iş nedir?
- Anchorman'lik! Hiç bulaşmamam gereken bir işti. İşte orada haddimi aştım. Bunu fark eder etmez de bıraktım zaten. Bir buçuk ay sürdü.

- Dolduruşa mı geldiniz?
- Eh! Biraz. Halk seni seviyor, güveniyor, anchormanlik de bir güven işi filan. Üstelik sesin de, Türkçen de harika! Öyle değil tabii. Gazetecilik de tıpkı tiyatro gibi çıraklık isteyen bir iş. Polis, hastane muhabirliğinden başlarsınız ve nihai hedefiniz bir haber merkezinin başına geçmek ya da anchorman olmaktır. Ben saçma sapan bir cüretle tepeden indim. Yakışmadı. Eleştirenler yerden göğe kadar haklıydı.

- Yarışma sunuculuğu peki? Sizi bir TV starı haline getirdi. Bu zevk aldığınız işlerden biri miydi?
- İyi para kazandıran bir işti ama ben bir işe başlarken para aklıma bile gelmez. Başarılı olursanız para da arkasından gelir. Piyasadaki bütün prodüktörler bilir bunu. En çok Fatih Aksoy'la çalıştığım için o iyi bilir, benim öncelikle parayla pulla alakam olmadığını... Hani derler ya 'Ne verilirse'... Çünkü bizim işimiz temelde prodüktörle, kanal yöneticileriyle yapılan bir iş. Neticede onların ve elbette oyuncunun da işten memnun olmasına özen göstermek gerekir diye düşünürüm. Sadece prodüktörün, kanalın ya da oyuncunun memnuniyeti işi aksatır. Bazı oyuncular 50-60 bin lira alıyor bölüm başına, ama şimdi görüyorsun ki, kanalın bir bölümden bu kadar kazanmadığı bile oluyor.

- En zevk aldığınız, aşkla yaptığınız iş hangisi peki?
- Tiyatro! Tiyatronun her alanı. Askerde tiyatrodan uzaktım, bu kez de oturup oyun yazdım. Yazdığım oyun bir yarışmada ödül kazanınca da tiyatrodan şu ya da bu nedenle uzak olduğum zamanlar bile oyun yazmaya devam ettim. Yazdığım oyunların hepsi devlet ve şehir tiyatrolarında oynandı, ödül kazandı.