kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

''Deniz tarağı''nda zehir tehlikesi

Giriş Saati : 01.02.2009 13:45
Güncelleme : 01.02.2009 21:04
Yeni Haber
Guinness Rekorlar Kitabı'na dünyanın en uzun yaşayan canlıları olarak giren, yüksek besin değeriyle önemli gıdalar arasında yer alan ''deniz tarakları''nın, kirli sularda yaşamaları halinde insanlar için zehir olabileceği bildirildi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Nermin Berik, ''tarak midyeleri'' olarak da bilinen bu su canlılarının, çift kabuklu yumuşakçalar arasında yer aldığını belirtti.

İzlanda kıyılarından çıkarılan bir deniz tarağının, şimdiye dek bulunan en yaşlı hayvan olduğunun tahmin edildiğini ve ''Guinness Rekorlar Kitabı''nda yerini aldığını bildiren Yrd. Doç. Dr. Berik, bu canlının araştırmacıları heyecanlandıran yanının ise besin değeri, lezzeti ile insan sağlığına katacağı olumlu etkiler olduğunu kaydetti.

Yrd. Doç. Dr. Berik, deniz taraklarının, ekonomik değeri olan, lezzetli, çiğ ve pişirilmiş olarak değerlendirilebilen bir midye türü olduğunu ifade ederek, ''Bu canlılar, tırmık ya da elle toplanarak hasat ediliyor. Günümüzün lezzetli, besleyici ancak pahalı su ürünleri arasında bulunur. Geleneksel mutfağımızda yer almayan deniz tarakları, tüm denizlerimizde bulunmaktadır'' dedi.

DENİZ TARAKLARININ YENİLMESİ

Yrd. Doç. Dr. Nermin Berik, deniz taraklarının haşlanmış, kızartılmış, dumanlanmış, çeşitli soslarla tatlandırılmış pek çok servis şekli bulunduğunu, safranlı kızartmasından, sarımsaklı ve zencefilli uygulamalara, hatta pudingli tatlı çeşitlerine kadar mutfak şeflerinin menülerinde yer aldığını bildirdi.

Yapılan araştırmalar sonucunda, deniz taraklarının etinin, su, protein, yağ, glikojen ve kül içerdiğinin belirlendiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Berik, yağ ve şeker oranı düşük, ancak protein miktarı yüksek olduğu için şeker ve damar hastalıkları olanlar bu midye türünü rahatlıkla tüketebilir'' diye konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Berik, su canlılarının aynı zamanda yaşam alanlarının aynası olduğunu vurgulayarak, ''Bizler onları kirli sularda yaşamaya mahkum edersek, doğanın bu paha biçilmez değerdeki gıdasını kendimize zehir edebiliriz'' dedi.

(AA)