kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Boyutlarına bakınca inanamıyorsun ama çok ürkekler"

29.01.2009
"Bu sene, Haziran ayı boyunca Sualtı Araştırmaları Derneği'nin Özel Çevre Koruma Kurumu desteğinde gerçekleştirdiği Gökova Boncuk koyunda sualtı görüntüleri aldım. Boncuk Koyu, Güney'deki herhangi bir koydan farksız gibi duruyor. Ama şnorkel yaparken bir anda altınızdan 10 tane 2,5 metrelik köpekbalığının geçmesi çok özel bir his. Bu arada derinlik sadece birkaç metre. Boyutlarına bakınca inanamıyorsun ama çok ürkekler. Onlara çok fazla yaklaşmana izin vermiyorlar. Ben bir ay boyunca sadece üç, dört defa çok yakın temas kurabildim. İstese seni beş saniye içinde paramparça edebilir ama gücünün farkında değil. İlk başta korktum. İlk gün koyda kimse yoktu. Bir anda önümde siyah bir gölge gördüm, 'Hah!' dedim, 'evet buradalar hakikaten...' Sonra bir anda, altımda yaklaşık 20 tanesi birarada dolaşmaya başladı. Zavallıların dertleri başka tabii, oraya üremek için geldikleri söyleniyor. O yüzden çok ürkekler. Ama eğer sayıları iki, üçten fazlaysa aşağıda, o kadar ürkek olmuyorlar. Kendilerine güveniyorlar herhalde sürü olunca. Bir aptallık edip bir tanesine dokunabilir miyim dedim, ve kuyruğundan tuttum.
Nasıl kuvvetle vurdu kuyruğunu! Ve bir anda kayboldu ortalıktan. Boncuk Koyu her türlü insan faaliyetine kapalı. İnsanlardan ürken köpekbalıkları bu bölgede koruma altına alındı. Beş tane şamandıra ile belirlenmiş bir bölge, içeriye giriş yasak. Ama eskiden yasak olmadığı zamanlarda, insanlar orada yüzüyorlardı, altlarında da köpekbalıkları... Köpekbalığından nasıl korunulur diyorlar. Sen sokakta öpekler saldırmasın diye sürekli çömelerek mi yürüyorsun? Bir farkı yok ki. Hayvanın tek suçu balıkla beslenmekse, insanlar da balıkla besleniyor. Ayrıca her yıl milyonlarca köpekbalığı insanlar tarafından öldürülüyor. Kimi kimden koruyoruz?"

"Çok uyanık balık bu; hissiyatı yüksek"
Bunca yoğun talebe rağmen, Jaws Kenan hiç özel olarak köpekbalığı avına çıkmamış. Tesadüfen yakalanan balıkları sergilemiş sadece. "Çok uyanık balık bu" diyor, "Hissiyatı yüksek. Öyle yakalamaya uğraşırsan yakalayamazsın." Zaten son yıllarda Türkiye sularındaki köpekbalığı sayısının azalmasından dertliymiş kendisi. Ancak o bunu, bilinçli veya hedef dışı avlanmaya değil, denizlerin kirliliğine bağlıyor. Ona göre, kirli denizde hamsi ve palamut azaldığı için, onları yemeye gelen köpekbalıkları da artık eskisi kadar uğramaz olmuş Türk sularına.

Bu ilginç işle iştigal eden Jaws Kenan'ın başından ilginç olaylar da geçmiş. Seneler önce, "bir hevesle yaptık, kuruttuk" dediği köpekbalıklarını dükkânda bırakmış. Sonrasını anlatıyor: "Bir gece bir geldik ki kuruttuğumuz balıkların hepsini çalmışlar. Sonra bazı yerlerde araştırdık. Götürmüşler, giyim ürünü satan mağazaların vitrinlerine koymuşlar. İçim yandı!" O olaydan sonra, elinde kala kala dört, beş parçalık köpekbalığı uzvu kalmış.

Jaws Kenan'ın, "Balıkçınız Kenan" isimli lokantasına girdiğimizde, itinayla mumyaladığı ve dükkânın en çok güneş alan yerine dizdiği bu balıklarla arasında güçlü bir sevgi bağı olduğunu düşünmüştük. Yanılmışız. Korkuyormuş köpekbalıklarından. Hatta onlar yüzünden denize giremiyormuş. Şöyle diyor: "İsmini duyunca bile ürperti geliyor içime. Onlar yüzünden kıyıda yüzebiliyorum sadece. Ama içimdeki balık sevgisi lmasa da yapamazdım bu işi." Anlayacağınız, "bu ne sevgi ah, bu ne ıstırap" onunki.

Yazıyı noktalamadan önce, Sadullah Ayaşlı'nın 1937 yılında yayımlanan, "Boğaziçi Balıkları" isimli kitabında, Marmara Denizi'nde yakalan bir "büyük beyaz"la (harharyas) ilgili yazdığı ilginç anektodu aktaralım:

"Azami tûlü 9 metredir. Hayvanın rengi kurşunidir, karnı ve yanları nisbeten açık bir tondadırlar. 1925 senesinin şiddetli lodos fırtınaları bu balıklardan birkaçını Boğaz'ın Marmara methaline kadar atmıştı. Gayet muzir olan bu canavar irçok ziyanlara sebebiyet verdiklerindendolayı balıkçılar tarafından bin müşkilat ile itlaf edilebilmişlerdi. Aşağıda İstanbul gazetelerinin böyle bir balık hakkındaki neşriyatını hulaseten derç ediyorum:

-Canavarın karnı yarıldığında derunundan beheri 200 kilo sıkletinde 2 tane Ton balığı ve bunlardan başka da 300 kilo ağırlığında bir Yunus balığı zuhur eylemiştir. Mezkur canavarın tûlü 8 metre olup sıkleti de 4.500 kiloyu mütecavizdir."