kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
29 Ocak 2009, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Türkiye, Olgaç'ın sözünü doğru mu diye araştırsın"

Duygu LELOĞLU BRÜKSEL
29.01.2009
Atilla Olgaç'a"10 Rum'u öldürdüm" sözleri için savaş suçu soruşturması açıldı. Rum Bakan Kipriyanuda "Bu sözlerle ilk kez delil yakaladık" dedi..
Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanı Markos Kipriyanu, biri esir 10 Rum'u öldürdüğünü söyleyip ardından 'senaryo' diyen tiyatro sanatçısı Atilla Olgaç'ın sözlerinin doğru olup olmadığının Türkiye tarafından araştırılmasını istedi. Kipriyanu SABAH'a konuştu:

* Olgaç'ın sözleri sizde nasıl yankılandı?
İnsanlar şoke oldu. Doğru mu, değil mi merak edilyorlar. Aslında söylenenler, bildiklerimizi doğruladı. Eldeki deliller, bu kayıpların çoğunlukla savaşırken öldüğünü değil de infaz edildiğini gösteriyor. Kayıpların içerisinde siviller var, çocuklar var. Bu açıklama bilineni teyid etti. Tabii ki ilk defa böyle bir delil yakalamış oluyoruz.

* Nasıl bir tavır sergileyeceksiniz?
Bu kişi sözlerini geri aldı. Türk yetkilileri doğru mu araştırmalı. Daha da önemlisi bu olay, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin(AİHM) kararlarına uyması gerektiğini gösteriyor. Türkiye'den kaybolanların bulunması için işbirliği yapmasını bekliyoruz. 1974 yılında Türk hapishanelerini kim kontrol ediyorsa, o dönemin belgeleri de şu anda onların elinde olmalı.

* Olgaç'ın yakalanması için uluslararası emir düşünüyor musunuz?
İnceleme aşamasındayız. Ama ilk yapılması gereken, doğru söyleyip söylemediğini tespit etmek. Uydurdu mu, doğru mu söyledi.

* Kıbrıs müzakerelerini etkiler mi?
Hayır. Çünkü bu konu siyasetten uzak, insani bir konu. 40 yıl önce gerçekleşti.

* İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapar mı?
İnsanlar, 1600 kayıp insanın hepsinin savaş sırasında ölmediğini biliyor. Kaybolanların durumuna ilişkin son noktayı koymak önemli. Bence tam tersine bunun aydınlatılmaması işbirliğini kötü etkiler. Kıbrıslı Türklerin işbirliği yaptığını görüyoruz. Türkiye'nin de işbirliği yapmasını istiyoruz.

* Kayıpları nasıl araştırıyorsunuz?
Kıbrıs'ta Türk ve Rum tarafından üç üyeden oluşan Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi oluşturduk. Kaybolanların kimliklerini araştırıyor, kazı yapıyor. Ama Komite'nin rolü sadece DNA testiyle ölülerin kimlik tespitlerini yapmakla sınırlı. Kaybolanların yakınları ise bu kişilerin nasıl ve hangi koşullarda öldüğünü bilmek istiyor. Eldeki deliller ise Türk hapishanelerinde bulunan kayıpların olduğunu gösteriyor. Hapishaneye girdikten sonra bunları bir daha gören olmamış. Avrupa Konseyi de zaten Türkiye'nin bu kişilere ne olduğu konusunda işbirliği yapmasını bekliyor. Bunlar Kıbrıs'a geri mi döndü, öldüler mi, Nasıl öldüler?

* Toplu mezar tespiti hangi aşamada?
Delil olduğu zaman kazılar da başlıyor. Bazı kayıpların nerede gömülü oldukları bulundu, bir kısmının kimliklerini öğrenmeye başladık. Sadece 1974 yılında ölenlerin değil, aynı zamanda 1964'te ölenlerin de kimliklerini öğreniyoruz. Ama bu sürecin hızlandırılması lazım. Çünkü o dönemin tanıkları artık yaşlanıyorlar, ölüyorlar. Bu nedenle deliller de kayboluyor.

* Kayıpların anneleri Türk sınırındaki cumartesi protestolarına devam ediyor mu?
Evet. Ama Kayıp Komitesiyle beraber kapanan dosyalar da oldu. Bu çok önemli. Çünkü kayıpları bulunca gömebilirler. Tabii 'Nasıl öldüler' sorusu hep kalacak.
Haberin fotoğrafları