kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Şüphe ile sevgi bir arada olmaz!..

Faruk Aksoy, Çılgın Dershane ile beklenmedik bir gişe başarısına ulaşınca, türü sürdürdü, ama her defasında düşüyor.. Ayakta Kal, ikincinin düzeyinde bile değil, ama gene de sıkılmadan izliyor insan, hele de benim gibi okul filmlerine özel merakı varsa..
Oyuncuların çoğu lise öğrencisi için biraz kart kaçıyorlar. Faruk, Arka Sıradakiler dizisinde olduğu gibi yepyeni gençlerle oynamaya cesaret edememiş, yıldız aramış, o zaman da bu manzara ortaya çıkmış..
Hikâye de eski Yeşilçam filmlerin klişesi.. Fakir oğlan, zengin kız aşkı.. Zengin kızda Sinem Kobal'ın çok iyi olduğunu söyleyeyim.. Çok, çok iyi oynuyor..
Filmde senaryo gereği deli gibi sevdiği fakir delikanlı, kendisinden şüphe edip gidince, onu tekrar kazanmak için elinden geleni yapıyor. Oğlan hatasını anlayıp geri dönünce de, affediyor.. Bu da Yeşilçam klişesi aslında..
Ama ben olsam, asla affetmezdim.. İçim kan ağlasa da..
Çünkü benim lügatımda şüphe ile, sevgi, aşk hele, yan yana gitmez..
İnsan inanmadığı birini nasıl sevebilir?.
Ya da..
Sana inanmayan birinin aşkına nasıl güvenebilirsin.. O şüphe edecek durmadan ve senin ömrün şüphesinin haksız olduğunu kanıtlamakla geçecek durmadan.. Peki ya bir gün kanıtlayamazsan?..
Böyle aşk mı olur?.
Hem de ne büyük aşklar yaşadım.. Karım Holly dahil hiç ama hiçbiri bugüne dek "Nerdeydin" dediğimi duymadı.. Onları başka erkekle fıs fıs konuşurken gördüğümde "Kim bu" diye sorduğumu da..
Hayatım boyunca kız arkadaşımın telefonunu karıştırmadım. Kimle konuşmuş, kimle mesajlaşmış bakmadım. Bana en aşağılık iş olarak geldi. Hayatım boyu cep telefonu ile onu izlemedim. Zırt pırt arayıp "Nerdesin" diye de sormadım. "Telefonun niye kapalı" demedim.
Saflığımdan mı?. Hayır.. Giderse gider.. Evimin duvarında asılı posteri bilirsiniz..
"Birini seversen serbest bırak. Geri dönerse senindir. Dönmezse.. Zaten hiçbir zaman olmamıştır ki.."
Nerde olduğu önemli değil ki, merak edeyim.. Giderse de tutmam. Kimseyi tutmadım, kimseye "Gitme" demedim. Önemli olan, dönmesi.. Dönerse benimdir zaten.. O zaman niye sorayım ki..
Peki kıskanmadım mı?..
Yazmıştım.. Holly bir defasında "Sen beni sevmiyorsun. Çünkü kıskanmıyorsun" demişti.. "Nerden biliyorsun, kıskanmadığımı" dedim..
Kıskanmak başka şeydir, onu şüpheye dönüştürüp açığa vurmak başka.. Kıskançlığınızı kendinize saklarsanız, onu ne kadar sevdiğinizi hissedersiniz.. Ama açığa vurdunuz mu, ucuzlar. Ucuz şova dönüşür..
İnsanlar bu ucuz şovu niye yaparlar?..
Bir.. Kendileri aldattıkları için.. "Ben yapıyorum ya.. O da yapıyor olabilir.."
İki.. Yok.. Başka sebep yok.. Çünkü seven ve ihanet etmeyen, etmeyi aklından geçirmeyen şüphe etmez..
Şüphe ettiğin anda bırakacaksın.. Çünkü şüpheyle aşk bir arada gitmez.. Şüphe ederek sevmeyi sürdüremezsin.. Senden durmadan şüphe edeni sevmeyi de..
Aşk öyle kutsal bir duygudur ki, üzerine şüphe gölgesi düşer düşmez, kirlenir, ucuzlar, yıpranır ve de..
Biter!..