kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Tuncer Kılınç ve Ergenekon

Emekli Org. Tuncer Kılınç, "MGK Genel Sekreterliği'nin, Türkiye'de üretilen istihbaratın koordine edildiği bir makam olduğunu" söyledi ama, "Ergenekon diye illegal bir örgütün varlığından haberdar olmadığını" da sözlerine ekledi. Tuncer Kılınç, 2001-2003 arasında MGK Genel Sekreteriydi. Tuncay Güney'in, 2001'de Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan tarafından alınan ifadesi, Kılınç Paşa'ya ulaşmadı mı? Kılınç, kurumlar arasındaki istihbarat yarışının, bilgi kaçırılmasına yol açtığını belirtiyor fakat konu, Adil Serdar Saçan tarafından, DGM Savcılığı'na da intikal ettirilmişti. Dosya, uzunca bir süre DGM Savcısı Muzaffer Yalçın'ın elinde kaldı. Dolayısıyla, istihbarat örgütlerinin birbirinden bilgi kaçırması şeklindeki bir izahat yetersiz kalıyor. Mamafih, Susurluk döneminde, Özel Tim'in yanı sıra, JİTEM'in yasadışı faaliyetleri söz konusu edildiğinde, askerler, ordu içinde JİTEM diye bir yapılanma olmadığını da söylemişlerdi. Bu yüzden, Org. Tuncer Kılınç'ın ifadeleri bana pek inandırıcı gelmiyor.
Tuncer Kılınç, Susurluk kazası sonrasında, Veli Küçük'ün Abdullah Çatlı ile ilişkisini hiç duymadı mı? JİTEM'le birlikte çalışan Yeşil'in adını işitmedi mi? O tarihte, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri değildi ama, 1995-1998 arasında Milli Savunma Bakanlığı'nda müsteşardı. Demek, Tuncer Kılınç, işgal ettiği makam gereği bilmesi icap edenleri bilmiyor ama işiyle hiç ilgisi olmayan konularda geniş malûmat sahibi. 2003'te, Brüksel'deki Türk Büyükelçiliği'nde yapılan toplantıda sarf ettiği sözleri hatırlayalım:
"Başörtüsünün din ile alâkası yoktur. Anadolu kadını rüzgârdan, yağmurdan korunmak için başını örtmüştür. Olmuştur şalı, olmuştur başörtü...", "İslâm'da hacı hoca yoktur. İslâmiyet'i evde ananızdan babanızdan öğreneceksiniz...", "Cem evlerini kuranlar bölücüdür.", "PKK, AB'nin gerçekleştirdiği bir örgüttür. 30 bin insanımızın ölmesine AB sebebiyet vermiştir...", "Türkiye'nin en yanlış politikası, dar para politikasıdır. Elimizde olsa, beyaz kâğıdı alıp Türk parasını basarız. Darphaneyi 24 saat çalıştırırız."
Paşamızın, JİTEM'den ya da Ergenekon'dan hiç haberi olmamış; lâkin, ekonomiden cem evlerine, AB'den İslâmiyet'e kadar bir dizi konuda fikir sahibi. Keşke herkes kendi dalında derinleşip uzmanlaşsa. Belki o zaman Türkiye ayakları üzerinde durabilir.