kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Yeni dizisinde izleyenleri tebessüm etmeye davet eden Metin Akpınar, ölüme hazırlıklı olduğunu söylüyor: Ben imanlı bir insanım, korkum yok. Delikanlılık çağımda bile bıçağa doğru da yürüdüm tabancaya doğru da...

Kışın, bana gelen senaryoları yakarak ısınıyorum!

İLKER GEZİCİ
23.01.2009
Evlendirme programında tanıştığı bir kadınla evlenen Necati karakterini canlandırdığı 'Papatyam' dizisiyle ekranlara dönen Metin Akpınar, kendisine senaryo yağdığını söylüyor: Kışın, bana gelen senaryoları yakarak ısınıyorum. O kadar çok geliyor yani.....
Usta oyuncu Metin Akpınar, üç yıl ara verdiği setlere 'Papatyam' dizisiyle döndü. Akpınar; Birol Güven'in yapımcılığını, Bora Tekay'ın yönetmenliğini üstlendiği dizide Necati isimli karakteri canlandırıyor. Son dönemde popüler olan evlilik programlarından yola çıkılarak çekilen dizide, Necati dördüncü evliliğini televizyonda tanıştığı Feride Hanım ile yapıyor ve komedi başlıyor. "Son dönemdeki olumsuzluklar içinde kamuoyunun biraz tebessüm etmesini sağlamayı arzuluyoruz" diyen usta oyuncu; aşktan işe, İsrail'in Filistin'e saldırısından Kürtçe TV'ye kadar pek çok konudaki sorularımızı yanıtladı...

* Üç yıl aradan sonra tekrar setlere dönmenizi sağlayan ne oldu?
Ana unsur, dizinin yapımcısı Birol Güven'le çalışma isteğim. Birol'un ısrarcı ve tutarlı bir yapımcı olması, kanalın kendini yenilemek istemesi ve kriz döneminde açılan boş alanda yer kapmak rasyonalizmiyle bu işe girdik.

BUNLARLA SİZ İLGİLENMİYORSUNUZ
* Ekranlara üç yıl ara vermenizin belli bir nedeni var mı?
Belli bir neden yok. Kışın, bana gelen senaryoları yakarak ısınıyorum! O kadar çok geliyor yani. Ama onlardan yuvarlanan bir şey olmadı. Benim çok yoğun bir yaşamım var. Sanatçı kimliğimin yanında ticari ve siyasi şapkam da var. Sanatçı şapkasını astığım zaman ötekilerle uğraşıyorum. 6-7 tane sivil inisiyatifte aktif olarak görev alıyorum.

* Bu yönünüzü pek bilmiyoruz. Sanki gizlemek istiyor gibisiniz...
Hayır, bunlarla siz ilgilenmiyorsunuz. Bizim kabahatimiz yok.

* Peki biraz bahseder misiniz?
Mesela ben Uğur Mumcu Vakfı'nın kurucularından biriyim ve mütevelli heyetindeyim. Ercüment Ulay adlı arkadaşımızla çok emek verdik, Uğur Mumcu'nun kitaplarını kurtardık. Kitaplar vakfa geldi. Vakıfta, araştırmacı yazar yetiştirme kursları veriliyor, sanatsal etkinlikler yapılıyor. SODEV'de de (Sosyal Demokrat Eğitim Vakfı) çalışıyordum ama biraz ara verdik. Çağdaş Yaşamı Destekleme Deneği'nde okuttuğum, okuldan alıp mezun ettiğim çocuklarım var. Benim için çok büyük onur ve gurur kaynağı. Ama bunları bağırarak, haykırarak yapmak hoş şeyler değil. Biz bunları sessiz sessiz yapıyoruz. 'Sol'da bir birlik arayan bir platformda da çalışmalarımız var.

HER YANIMA HİTAP ETMİYOR
* Aktif siyaset yapmayı düşündünüz mü hiç?
Hayır. Bu belediye seçimleri için çok teklif alıyorum ama istemiyorum.

* Sanatçı kimliğinizden dolayı mı?
İşin zorluğundan ve benim her yanıma hitap eden bir siyasi platformun olmamasından dolayı girmiyorum. 40 senedir elim taşın altında zaten.

* Ülke olarak içinde bulunduğumuz genel durumu nasıl görüyorsunuz?
Çok kötü bir yerden geçiyoruz. Maalesef kapımızın önünde savaş var. Hem dünyanın hem de bizim ciddi bir sarsıntı geçireceğimiz kesin. Bence bu biraz da neoliberal ekonominin kendini yenilemesi için bir platform oluşturuyor. Birtakım yeni rüzgarlar esecek. Ya yeni enerji kaynakları üretilecek ya da yeni paralar bulunacak. Belki bir Asya parası belki de bir yeni dolar çıkacak.

* Filistin'deki olaylara sessiz kalınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu ilk defa rastladığımız bir şey değil. İsrail ve benzeri ülkeler bunu 40 yıldır yapıyor. İnsanlar, ülkelerinin çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri için menfaatleri olunca göz yumarlar, olmayınca yummazlar. Amerika ve Birleşmiş Milletler, Yugoslavya'ya herkes öldükten sonra müdahale etti. Sanırım burada da onu bekliyorlar.

* Biz ülke olarak ne yapmalıyız sizce?
Böyle durumlarda en önemlisi, olayın dışında olmaya çalışmak ve bunu başarmaktır. 'Müslümanları öldürüyorlar' diye savaşa girersek belimizi doğrultamayız. Yapmamız gereken; tarafımızı belli etmek ve olması gerekeni söylemek.