kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cumartesi SABAH  
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Tatil ve karne

Dün başlayan yarıyıl tatili karnelerle birlikte geldi. Birkaç gün önce henüz kreşe giden çocuğu olan bir okuyucum beş yaşındaki çocuğunun, karne hediyesi olarak ona ne alacaklarını sorduğunu yazmış. O da bana sormuş, karne hediyesi olarak ne almalıyım diye. Henüz karnenin ne olduğunu, işlevini bile öğrenmeden, karne hediyesini öğrenen çocuğa ne alınır? Daha doğrusu ne söylenir? Bu demektir ki sekiz yıl ilköğretim, dört yıl lise, en az 12 yıl daha ne yaptığını, aldığı şeyin anlamını değerlendirmeyi öğrenmeden hediye bekleyen bir nesil daha yetiştiriyoruz. Dün de bir başka öğrenci tatil programını sorduğumda şikayet etti: "Annem ders zamanı koymuş, ama bu tatil." Gerçekten karne nedir? Tatil ne anlama gelir? Bunları bizim bilmemiz gerekir ki, çocuklara da öğretebilelim.

KARNE
Okul karnesi okulda yapılanların ve yapılamayanların geri bildirimidir. Dün alınanlar yarıyıl karneleriydi. Karneyi alan çocuklara, ailelerine nelerin eksik olduğunu, nelerin tamamlanması gerektiğini anlatıyordu. Ayrıca karnelerin verildiği okullara ve okulların öğretmenlerine kaç öğrenciyi iyi ele alabildiklerini, kaçını gözden kaçırdıklarını, bunları değerlendirerek daha iyi nasıl eğitim verebileceklerini anlama şansı tanır.
Ama biz karneyi sadece çocuğun başarısı ya da başarısızlığı olarak görürsek, durum değişir. Karne günü bazı ailelere mutluluk getirirken, bazıları için üzüntü ve kızgınlık günü olmaktadır. Zayıflara kızılır, tehditler yapılır, cezalar verilir. Anne babalar iyi okul seçtikleri, çalışmaları için gerekli her şeyi aldıkları, her istediğini yaptıkları için çocuklarının zayıfsız karne getirmeleri gerektiğini düşünürler ve emeklerinin boşa gittiği hissiyle kızgınlıkları artar.
Zayıf olan karnelere kızmadan önce durup bir düşünmemiz gerekir. Anne baba olarak, en başından çocuğumuzu yetiştirirken kendi sorumluluğunu bilecek, ödevini, dersini sahiplenecek bir çocuk olması için gerekli temeli onlara verdik mi? Onlar için en iyi şeyleri istediğimiz kesindir. Ama okullarını seçerken onların özelliklerini, yeterliliklerini değerlendirdik mi? Yoksa kendi hırslarımızın kurbanı mı olduk? Başarılı, iyi gelecekleri olsun diye uygun olduğunu, daha iyi gelecek sağlayacağını düşündüğümüz eğitim sistemini, okulu, öğretmeni mi seçtik? Bunlara yanıtımız yoksa, karneyi alıp kızma değil, düşünme zamanıdır. Yarıyılda yapılacak çok şey olabilir. İyi gelen karnelerin başarısını kutlamak, maddi bir armağan alarak yapılması gereken bir durum değildir. Sorumluluklarını, yapması gerekenleri öğrenmiş, yapması gerekenleri kendi için yaptığının bilincine ulaşmış, bunlar için alacağı en iyi karşılığın kendi başarısından alacağı haz olduğunu fark etmiş her birey, kaç yaşında olursa olsun karnesi, başarısı için armağan beklemez. Çocukların bunu yapabilmeleri için her zamanki gibi örnek olabilecek büyüklere ihtiyaçları vardır. Görevlerini yerine getirdikleri için, hatta yarım yamalak yaptıkları ya da hiç yapmakları halde karşılık bekleyen bunca erişkinin iyi örnek olduğu söylenemez.
Ayrıca çocukları ihmal ve istismar haberlerine, savaşlara, savaşlarda öldürülen ya da ellerine silah verilen çocuklara, mahvedilmiş çevreye, azalan su kaynaklarına, küresel ısınmaya ve son ekonomik krize bakınca büyüklerin karneleri de pek iyi görünmüyor. Buna rağmen hediye istemeye devam ediyor ve zayıfları düzeltmeye çalışmıyorlarken çocuklara kim kızabilir ki!

TATİL
"Bugün benim tatil günüm. Hiçbir şey yapamam. Dinleneceğim." Ya da "Her istediğimi yaparım, eğlenmek hakkım, çok çalıştım. Kitap, gazete hiçbir şey yok." Bunlar birçok erişkinin tatil tarifi. Tatil hiçbir şey yapılmayan, çocuklarla zaman geçirmemek için yorgunluğun, çılgınca eğlenmek için hak etmiş olmanın bedeli olarak tanımlanınca, çocukların da "Tatilde ders çalışmak mı?" diye itiraz şansları oluyor. Oysa tatil, nefes alırken yaşamdan kopmamanın, eğlenirken yeni şeyleri tatmanın bir açılımı olabilir. Aynı çocuklarınıza söylediğiniz gibi: Gün uzun, biraz oyun, biraz TV, biraz arkadaş ve hiç olmazsa günde iki saat ödev, tekrar ve kitap okumak. Hepsine zaman var.
Herkese iyi ve doğru karne değerlendirmeleri.
Ve iyi tatiller. Unutmayın bu, yarıyıl tatili. Bir yandan eksik tamamlarken, bir yandan dinlenmek gerek. En iyi karne hediyesi mi? Çocuğa ayrılan zaman, onu anlamak, dinlemek ve kendi yapamadıklarınızı onun yapmasını istemeden, onunla birlikte yapmaya çalışmak.