kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Röportaj yapmaktan çok hoşlanmayan Ayça Şen, "Röportaj vermek ne kadar zor şeymiş, bir daha şarkıcı olmayacağım ya da gizli gizli olacağım" diyor.

Ben klasik pakettenim!

EYLEM BİLGİÇ
22.01.2009
Radyoculuk, gazetecilik ve yazarlıktan sonra şarkıcılığa da el atan Ayça Şen, aslında çocukluğundan beri müziğin içinde olduğunu söylüyor: Ben klasik pakettenim. Hani var ya kafasını sallayan TRT Çocuk Korosu, boyun fıtığım ondandır!..
Ayça Şen, Türkiye'nin en sevilen radyocularından biri. Türkiye'de yayın hayatına yeni başlayan Virgin Radio'da her sabah 07.00- 10.00 arası program yapan Şen, son günlerde 'Astronot' adlı albümüyle gündemde. 36 yaşında şarkıcılığa adım atan Şen, çocukluğundan beri yapmak istediği şeyi hayata geçirdiği için çok mutlu. Şen'le hayatındaki yeni heyecanı konuştuk...

* Radyoculuğun ve yazarlığın yanına bir de şarkıcılığı eklediniz. 10 parmağında 10 marifet olanlardan mısınız yoksa bu kendini kanıtlama isteği mi?
Eee içimde var, ne yapayım yani? Eğer kendimi kanıtlayabiliyorsam ne mutlu bana. Ama kanıtlayamazsam da kendimi tatmin diyebilirim buna...

KOMİKLİK DİYE BAKILIYOR

* Bildiğim kadarıyla şarkıcılık pat diye kanınıza girmiş bir şey değil. Çocukluğunuzdan beri zaten ilgileniyordunuz müzikle...
Evet, aslında klasik pakettenim ben. Ama kimse bilmiyordu. Çünkü radyoda ciddi ciddi müzikal altyapısı olan jingle'lar yapıyorum. "İyi işmiş" diyenler de oluyor ama genelde komiklik konsepti içinde alınıyor.

* "Klasik pakettenim"den kastınız çocuk koroları falan mı?
Tabii tabii, onu kastediyorum. Hani var ya kafasını sallayan TRT Çocuk Korosu, boyun fıtığım ondandır (gülüyor). Yok boyun fıtığım da... Ne bileyim müzik aleti çalıyordum, hiç müzikten kopmadan bir çocukluk geçirdim, herkes konservatuvara, operaya gireceğimi zannediyordu. Ben normal sesle şarkı söyleyemiyordum, hep opera, şan sesiyle söylüyordum. Oysa kendi şarkını kendi sesinle söylemek diye bir şey varmış, ben yapamıyordum, kafam basmıyordu öyle şeylere... Sonra birden bire dört yıl önce bir vahiy indi ve 'Kalpsizsin' adlı şarkımı yazdım. Baktım ki biraz çalışsam üstüne olabilecek bir şey bu...

* Bu vahiyin gelmesine neden olan bir şey oldu mu?
Bir kırık kalp hikayesiydi 'Kalpsizsin', biraz da klişe bir şey olsun istedim. Aslında klişe demeyelim de, o şarkıdaki kalp kırıklığı çok naif geliyor bana, daha temiz ve çocukluğa dair bir şey sanki. İnsanın temizlendiği bir şeydir ya aşk...

SADECE KALP KIRILMIŞ...
* İnsan size bakınca aşk acısı çekebileceğinize inanamıyor nedense...
Zaten aşk acısı değildi o, kalp kırılmış hafif, o kadar, hemen toparlamış ama...

* İnsan sizden çok naif şeyler de beklemiyor. Çünkü daha dominant ve sert bir imajınız var...
Öyle şarkılar da var aslında ama sesimden ve kendimi ifade edişimden korktuğum için ilk başlarda öyle şeyler yapamadım. En fazla 'Aptal Gibi' adlı şarkımda bir sertlik var. O da arkadaşlar, 'Ayça burada bağırırsın sen merak etme' diyerek destekledikleri için oldu. Yani hiçbir iddiam yoktu benim şarkı söyleyeyim, bağırayım çağırayım diye. Sakin sakin şarkımı söyleyip gideyim, kimse de bulaşmasın bana diyordum...

* İtiraf edeyim insan sizden yine de daha sert bir şeyler bekliyor...
Daha hip-hop tarzı bir şeyler bekliyor değil mi? Ama ben zaten radyo programlarımda hip-hop'a falan doydum. Radyoda doyduğum bir şeyi neden albümümde yapayım? Bu sefer daha farklı bir şey yapmak istedim.
Haberin fotoğrafları