kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Ocak 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Büyük trajedi

Ölüm, son sözdür...
Ve kimin başına nasıl gelirse gelsin, nihayetinde derin acıdır.

Bu ülkenin bitmeyen kan ve nefret, terör ve cinayet, kuşku ve şiddet hali müthiş trajedileri taşıyor.
Burada da yazmıştım.
Yolları ve ömürleri bir tarihte Silopi Jandarma Karakolu'nda kesişmiş dört insan mesela.
Oraya geldikten sonra kayıplara karıştırılan iki HADEP'li.
Orada o sırada görev yaptıktan yıllar sonra bir başka kentte öldürülen subay.
Oralardaki üst askeri amir, darbe tasarımcılığı yaparken zanlı olan, kayıplara karışan, Ankara'da yakalanan, muhtemelen çok yorulmuş kalbiyle içeride yoğun bakımlık olan emekli general.
Bir taraflarına "vatanı sevmek, vatanı savunmak, ölümü göze almak" gibi nitelikler yazılmış, bir taraflarına kayıplar, cinayetler, suikastlar, faili meçhuller, ölüler kazınmış askerler.
"Bir, iki, üç... Daha fazla Vietnam" diye bir slogan vardı.
"ABD emperyalizmi"ni protesto ve "Vietnam'daki yenilgisi"ni kutsama.
Bir başka biçimde, "bir, iki, üç... on üç, yirmi üç" yıl hepimiz bir Vietnam'a gömüldük.
Birebir benzetme yapmıyorum; sadece onca kan, şiddet, trajedi, kayıpla, cansız on binlerce bedenle, bedensiz binlerce kayıpla, on binlerce sakatla, milyonlarca yaralı ruhla bir Vietnam!
Oysa hiçbir Vietnam da, hiçbir Amerika da, hiçbir Türkiye de bu kadar uzun, derin ve neredeyse sonsuz acıyı kaldıramazdı.
Yüklendiğimiz yetmedi; kaç kuşağın içine, geleceğine, aklına, enerjisine, duygusuna, korkusuna, öfkesine de yükledik.
Şakağında mermiyle tekerlekli sandalyesinden cansız devrilen bir tek Emekli Albay bile, bir kalemde bu kadar çok şey anlatır mı?
Anlatıyor işte.
"Kahramanlık, faili meçhul, terörle mücadele, infaz, korku, nefret, devlet, insan, madalya, gazilik, derinlikler, derin mezarlar, medya şiddeti, devlet şiddeti, terör şiddeti, insanlıktan çıkış ve insanlıktan çıkarış, kurbanın cellat hali, celladın kurban hali, kitle, emir, yalnızlık, tüketmişlik, tükenmişlik, ihanetlere karşı ihanetler..."
Bir insanın tüm ömrüne yapışmış bitmek ve gitmek bilmez "ölüm" kokusu.
Ölüm kovalayan ve ölümle kovalanan, hep ölüme yuvarlayan ve yuvarlanan insanlar.
Her acılı ailenin öte yanında acı verilmiş başka aileler.
Müthiş sürükleniş.
Müthiş trajedi.
Bir ülkenin bin bir türlü evladını büyük trajedinin tüm yükleriyle ezip boğuşu.
Başka türlü bir hikâye yazabilmek konusunda böyle kesif bir acizlik!