kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Ocak 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Laboratuvar kobayları

İsrail'in Gazze'deki operasyonu 20'nci gününe girdi. 1.5 milyon Filistinli'ye 20 gündür ölüm yağıyor. Gece gündüz demeden. Havadan, karadan, denizden...
Biz bu yazıyı hazırlarken Filistinliler'in can kayıpları bini geçti. En az yarısı sivildi. Vücutları biçilerek veya iç organları yanarak can veren 500'ü aşkın sivil.
Gazze Şeridi medyaya kapalı. O nedenle yaşanan vahşeti dünyaya duyurmak bir avuç gözlemciye kalıyor. BM, Kızılhaç, İnsan Haklarını İzleme Örgütü temsilcilerine, birkaç Norveçli doktora, sivil toplum gönüllülerine.
Hepsi de izlenimini aktarırken, "Ölümlerin çoğuna bildiğimiz silahlar yol açmıyor" diyorlar ve ekliyorlar: "Sanki yeni silahlar deneniyor."
Anlamı: 360 kilometrekarelik Gazze Şeridi silah üreticileri için laboratuvara dönüştü. Bu laboratuvarda 1.5 milyon Filistinli kobay olarak kullanılıyor. Yeni silahlar onlarda deneniyor!

Beyaz fosfor ve DIME
Bu 20 günde en az iki yeni veya yenilenmiş silahın varlığı kanıtlandı. İlki, "Beyaz fosfor". İkinci Dünya Savaşı'nda müttefik güçlerinin başta Hamburg olmak üzere büyük Alman kentlerini halklarıyla birlikte yaktıkları bomba. ABD'nin Vietnam'da ve Felluce'de, İsrail'in ise Güney Lübnan'da kullandıkları bir tür cehennem topu.
Ve sıkı durun: Uluslararası hukuk, bu silahı "Meşru" kabul ediyor. Ama bir koşulla: Sivil halkın yoğun olduğu alanlarda dikkatli davranarak ve bombasını değil, mermi versiyonunu tercih ederek. Bir başka anlatımla, "Beyaz fosfor" geceleri hedefi belirlemek için aydınlatıcı, gündüzleri ise askerlerin düşmana karşı korunması amacıyla sis perdesi olarak kullanılabiliyor.
Oysa İsrail sivillerin yoğun olduğu hedeflere de fosforlu obüs gönderiyor. Böylece insanlar bir anda canlı meşaleye dönüşüyor. Solunum yoluyla vücuda giren dumanlar hızla iç organları yakıyor. Sonuç? Tarifsiz acılar içinde ölüm.
Gazze'de İsrail ayrıca "Beyaz fosforlu obüs"ten çok daha korkunç bir silah deniyor. Kısaltılmış adı: DIME. Açılmışı: "Dense Inert Metal Explosive". Türk askeri literatüründe özel bir karşılığı var mı bilmiyoruz ama dilimize "Yoğun asal metal patlayıcı" diye çevirebiliriz. ABD'nin geliştirdiği bir bomba bu. İki türü var: Tungsten, nikel ve kobalt alaşımlı ya da tungsten, nikel, demir alaşımlı. Amerikalılar bunu "Çevreye saygılı bir silah" diye tanımlıyorlar. Çünkü yakın hedeflere karşı kullanılıyor ve enerjisi birkaç metre sonra dağılıp yok oluyor. Ama o birkaç metrelik alandaki etkisi tüyler ürpertici: Hedef 2-3 metre yakındaysa vücudunu ikiye biçiyor, 8-9 metre ötedeyse bacaklarını koparıp atıyor.
Ve İsrail birlikleri şimdi Gazze'de bu bombayı kullanıyorlar. Zira onlara "Her şeye düşman gibi yaklaşmaları, hiçbir şeyi şansa bırakmamaları, 'Soru sormadan ateş açmaları' emredildi." (Bir İsrail askerinin İngiliz "The Times" gazetesine anlattıkları.)
Dünya ise suskun. Çünkü bu tür silahlara çekidüzen getiren anlaşmayı sadece ABD, İsrail ve Batı değil, Araplar da imzalamadı.

Tek umut sivil toplumda
Dünya suskun ama Gazze'deki dehşetin canlı tanıkları İsrail'in yakasına yapışılması için uluslararası hukukun tüm kapılarını zorlamaya kararlılar: Çoğu Fransız olan 90 sivil toplum örgütü İsrail'in savaş suçu işlediği gerekçesiyle dün Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Devletleri değil bireyleri yargılan bu kurumdaki girişim sonuç vermezse konuyu BM'ye taşıyacaklar. Orada iki olasılık söz konusu:
* Güvenlik Konseyi, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısına soruşturma talimatı verebilir.
* BM özel mahkeme kurabilir. (Eski Yugoslavya, Ruanda için oluşturulan mahkemeler gibi.)
Sivil toplum örgütleri bunlardan da sonuç alamazsa, savaş suçlarını iç hukuklarına almış ülkelerden yardım isteyecek: İngiltere, Belçika, Hollanda, İsviçre, Almanya, İspanya, Yeni Zelanda İskandinav devletleri gibi.
Özellikle bu olasılık İsrail'i ciddi biçimde kaygılandırıyor. Çünkü bu ülkelerden biri savaş suçu işlediği gerekçesiyle İsrailli bir siyasetçi ya da asker hakkında tutuklama kararı verirse, o kişiler sınırdan dışarı çıkamaz duruma gelecekler. Zaten örnekleri var. İki general (Doron Almog ve Moşe Yalon) hakkında İngiltere'nin çıkardığı tutuklama kararı nedeniyle, birçok yüksek rütbeli İsrailli subay Avrupa'ya adım atamıyor.
Bu yazıyı kaleme aldığımız sürede ölüm tacirlerinin Gazze laboratuvarında kim bilir kaç Filistinli daha "DIME" bombalarıyla biçildi... İnsanlık utansın!