kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Ocak 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ŞELALE KADAK

TÜSİAD'a başkan bulmak niye bu kadar zor?

Bugün kim ne derse desin, TÜSİAD yani Türk Sanayici ve İşadamları Derneği Türkiye'nin en etkin sivil toplum örgütlerinin başında geliyor.
Kuruluşu 1971. Yani benim doğduğum yıl. Her zaman iş dünyasının nabzını aldığım duayen sanayici Feyyaz Berker, kuruluşunda yer aldığı TÜSİAD'ın ilk 9 yıl başkanlığını yürütmüş.
Ben ekonomi alanında yazan bir gazeteci olarak iş dünyasının bu önemli derneğini ancak 1990 yılından itibaren takip etmeye başladım.
Hafızamda TÜSİAD'ın ilk yer alış şekli de Cem Boyner'in gazetelerdeki sanıyorum adliyeden çıkarkeno ünlü fotoğrafı ve de 'TÜSİAD Kanarya Sevenler Derneği değildir' şeklindeki iddialı ve unutulmayacak sözleridir.
Henüz üniversite öğrencisiydim ve Sabah Gazetesi'nde stajyer muhabir olarak görev yapıyordum. Yani ben bizim mesleğin duayenleri gibi Ali Koçman'ın başkanlığına bile yetişemedim. Ama yıllar içinde TÜSİAD'ın Cem Boyner'den başlayarak Arzuhan Doğan Yalçındağ'a gelene kadar bütün başkanlarıyla her fırsatta konuşup, günün önemli gelişmelerini yorumlatmaya çalışıp durdum.
Ne de olsa bu dernek, Türkiye'nin en çok vergi veren, en çok istihdam yaratan, elini taşın altına koyan bütün sanayicilerini bir çatı altında topluyor ve buradan gelen herhangi bir ses önemli bir mesaj demek oluyordu.

İlk on yıl kitaplaştı
Önceki akşam Feyyaz Berker, biz gazetecilerle TÜSİAD'ın ilk on yılına tanıklık etmiş isimlerini bir yemekte bir araya getirdi ve çıkarılmasına öncülük ettiği iki kitabın tanıtımını da yaparak o yılların bir kez daha masaya yatırılmasına, hatırlanmasına imkan tanıdı.
Berker'in o çetin ve çok zor olduğunu sonradan daha iyi idrak ettiğim yıllarda başkanlık, Güngör Uras'ın da genel sekreterlik yaptığı TÜSİAD'ın ilk on yılı, yani 1970 ile 1980 arasındaki dönem kayda geçirilmiş ve önümüze gelmişti.
İki kitaptan Fikir Üreten Fabrika, Feyyaz Berker ve Göngör Uras, Ortak Akıl Ararken ise Mehmet Altun imzasını taşıyordu.
Toplantının bir özetini vermek gerekirse, anladım ki TÜSİAD başkanlığı dernek için her zaman sorun olmuş. Son yıllarda biliyorum ki başkanların hepsi büyük ısrarlar sonucu bu koltuğa oturdu. Kimse güle oynaya başkan olmadı. Yani bu koltuk bir şekilde işadamlarının uzak durmak istediği bir koltuk oldu.
O zaman Berker'in 9 yıl gibi uzun bir süre başkan olması belki de takdire şayan. Ama tabi bedel ödemiş mi ödemiş O da. Anarşi olaylarının ve istikrarsızlığın dorukta olduğu yıllarda bombalanan evlerden biri de Feyyaz Berker'e aitmiş mesela.
Peki TÜSİAD'ın başkanını hep önceden belirlemesi doğru bir şey mi? Derneğe yapılan eleştirilerin başında bunun geldiğini biliyoruz. Ama baktım Berker bu konuda bir hayli kesin konuşuyor.
Derneğin başkanlığının TÜSİ AD'ın Başkanlar Konseyi tarafından seçilmesinin en doğru seçenek olduğunu, demokratik bir yapıda seçim yapıldığında işin içine başka şeylerin girdiğini ve bunun da dernek için hayırlı olmadığını söylemeye çalışıyor. Yani bu konun tüzükle netleşmesini istiyor.

İlanlar ve istifalar!
TÜSİAD'ın sanıyorum bugüne kadar yaptığı en iddialı işlerden biri de yine bu döneme ait. Öyle ki derneğin gazetelere verdiği 4 ilan yayınlandıktan sonra Ecevit Hükümeti istifa etmiş ve Fikir Üreten Fabrika kitabından özetlersem, Ecevit bir televizyon programında iktidardan ayrılışını derneğin gazetelerde yayınlattığı 4 ilana bağlamıştı.
Peki bu ilanın altında o günkü TÜSİAD üyelerinin hepsinin imzası var mıydı? Feyyaz Berker bu soruya 'evet' yanıtını veriyor. Hatta öğreniyoruz ki bu ilan metnini onaylayan imzaların sahibi bazı isimler çalıştıkları şirketlerdeki yönetim kurulu üyeliği görevlerinden daha sonra istifa etmek zorunda dahi kalmışlar.

Gençler nerede?
Bugüne gelecek olursak, bu derneği yakından izleyen bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim ki TÜSİAD, evet ciddi bir sivil toplum örgütü oldu. Önemli konularda önemli raporlarla gündemi takip etmesini bildi. Ancak mesela Berker'in de yakından takip ettiğini gördüğüm MÜSİAD
(Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) gibi gençleri daha çok içine çekmesini, ön plana çıkarmasını, istekli olmalarını sağlayamadı. Yani büyük bir birlik kuramadı hep bir grubun taleplerini dile getiren bir görüntü verdi.
Bir de nedense böylesi önemli bir markaya başkanlık yapmak ikinci kuşak işadamlarına sanki büyük bir angarya gibi göründü.