kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Ocak 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Ergenekon'u artık hafife almak galiba mümkün değil...

Kazılar sonucu hem yeraltından çıkartılan, hem de evlerde bulunan silahlar ve cephane, "Ergenekon Davası" na kuşkuyla bakan kesimleri de etkilemiş olmalı.
Bu konuda en fazla hassas davranması gereken kurum ise Türk Silahlı Kuvvetleri.
Nitekim Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, son olarak Ankara Yenikent'te yeraltında ele geçirilen bombaların seri numarasının olduğunu belirterek,
"Yenikent'te bulunanlar sofistike silahlar değil. Muhtemelen MKE silahları" dedi.
Gönül, Yenikent'te bulunanlarda seri numarası olduğunu belirterek,
"Mahkeme bize sorarsa ve MKE üretimi ise nereye verdiğimizin kayıtlarını sunarız. Kayıt bakımından bir zafiyetimiz yok" diye konuştu.
Bu arada Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgi notu da evde bulunan silahlar için şu açıklamayı duyurdu:
- 7 Ocak 2009 tarihinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma ile ilgili Yarbay Mustafa Dönmez'in evlerinde yapılan adli aramalarda, silah ve mühimmat bulunması üzerine, Genelkurmay Başkanlığı tarafından 9 Ocak 2009 tarihinde şüpheli hakkında, askeri yargı görev alanı kapsamında derhal soruşturma emri verilmiştir.
Bu aramalarda bulunan silahların ve cephanenin "Susurluk" döneminden sonrasını da ilgilendirdiğinin kanıtı ise, İbrahim Şahin'e ait olduğu belirtilen kroki yardımıyla bulunanların 2004 tarihli gazetelere sarılı olması şeklinde gösteriliyor.
Özetle "Ergenekon" u hafife almak galiba pek mümkün değil.

İşin hukuk yanı
Ama Ergenekon Davası'na ilişkin gelişmeleri de "Hukuk" çizgisinde korumak gibi bir görev sadece yargıya değil biz medya mensuplarına da düşmekte.
Bu konuda Yargıtay Onursal Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk'un NTV'de yaptığı uyarılar, hepimize yardımcı olabilir.
Ergenekon üzerindeki tartışmaları ve spekülasyonları eleştiren Selçuk özetle şöyle konuştu:
- Bu dava, çok ağır suçu gerektiren bir dava olunca Cumhuriyet Savcısı el koymuştur. Böyle bir iddia varsa, kanıtlar varsa, kuşkulu noktasına geliyorsa Savcı dava açmakla yükümlüdür. Şimdi bu nedenle görevde bulunanlara sataşmak yanlıştır. Türkiye'de bir 288. madde var. Bu maddeyi çıkartanlar da çiğniyor, sade yurttaşlar da, yazarlar da çiğniyor. Bu maddenin dışında basın yasasının 19. maddesi var, biz onu da çiğniyoruz. Bence artık herkes susmalı, araştırmanın sonuçlarını beklemeli...
Buna benzer bir uyarı hatırlanacağı gibi iki gün önce Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'ten de gelmişti.
Ancak işin bir de kamuoyunu sağlıklı bilgilendirme yönü olduğu unutulmamalı.
Bu konuda Can Dündar'ın Milliyet'te yer verdiği İtalyan'ın "Gladio Savcısı" Felice Casson'un öğütlerini, savcıların özümsemesi gerekiyor.

Altın öğütler
Bu öğütleri alıntılayalım:
1) Yasalara uy, hassas davran, hiç hata yapma. Polemik yaratabilecek uygulamalardan kaçın.
2) Kendini koruyabilmen için kurallara uyman, özel hayatında bile şeffaf olman şart.
3) Cesur ol. Eleştirilere kulak asma; ama bulguların sağlam olsun.
4) Başka savcılarla bir takım kur. Güvenilir bir ekiple birlikte çalış, böylece hem soruşturmayı hem de kendini güvence altına alırsın.
5) Parlamento desteği şart. Meclis'i de sürece dahil et. Meclis'e soruşturmayla ilgili sürekli bilgi ver.
6) Ben Başbakanlık'tan askeri istihbarat arşivine girme izni aldım; örgütü öyle deşifre ettim. Mutlaka resmi arşivlere gir.
7) Hedef olanlar hemen kulise başlar. O yüzden en önemli şey, yargının ve savcının bağımsızlığıdır. Bu yoksa işiniz zor.
8) Siyasi iradenin desteği çok önemli; ama medyanın ve kamuoyunun desteği de şart. Biz bu destekle çözüme gidebildik. Yurttaşların olanları bilmeye hakkı var. Şeffaf ol.