kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Ocak 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Sokaktakiler saraydakiler

Kuzey Afrika'dan Hicaz çöllerine kadar tüm Arap dünyası "Gazze sonrası dönem"i bekliyor. Başkanlık veya kraliyet saraylarındakiler gizlemeye çalıştıkları tedirginlikle, sokaktakiler ise zor bastırdıkları öfkeyle.
Çünkü sokaktakiler ile saraydakiler arasındaki uçurum hiçbir zaman bu kadar derinleşmedi.
Çünkü sokaktakiler ile elitler hiç bu kadar aleni olarak farklı saflarda yer almadı.
Çünkü sokaktakiler ister "Real politik" gerekçesiyle olsun, ister "Ortadoğu'nun stratejik dengeleri" bahanesine dayandırılsın, ilk kez yöneticilerinin Gazze'de olup bitenlere başlarını çevirerek İsrail'in saldırılarına sessiz destek verdiklerini gördüler.
İsrail Cumhurbaşkanı son iki demecinde ısrarla tekrarladı:
* "Arap liderler özel konuşmalarımızda bize 'Hamas'ı bitirin' diyorlar. İran'ın Hizbullah ve Hamas üstünden Ortadoğu'ya hükmetmesinin ancak bu şekilde önlenebileceğini biliyorlar." (Katalan gazetesi "La Vanguardia"ya verdiği demeç.)
* "Arap ülkeleri İsrail'in Gazze'de zafer kazanması için dua ediyorlar. Bizi sevdiklerinden değil; İran'ın 350 milyonluk Arap dünyasına el koymaması için." (Dün Gazze'ye sevk edilmek üzere olan ihtiyatları ziyaretinde yaptığı konuşma.)
Arap liderler, bölgenin ve kendilerinin geleceği için kaygılanmakta haklılar. Ürdün Kralı Abdullah'ın birkaç yıl önce dikkat çektiği Ortadoğu'da "Şii ekseni" mevzilerini sürekli güçlendiriyor: Suudi Arabistan, Yemen ve Körfez emirliklerindeki Şii azınlıklar artık iyiden iyiye seslerini yükseltiyorlar. Üstelik Tahran'ın kolları çok daha uzak ufuklara uzanmaya başladı. Örneğin, Mısır, Tunus ve Cezayir'de birkaç yıldır Sünni gruplar kitleler halinde Şiiliğe geçiyor. 2006'daki Lübnan savaşında Hizbullah'ın direnişinin zafere susamış Sünni kitlelerce efsaneye dönüştürülmesi, örgüt lideri Seyid Hasan Nasrallah'ın posterlerinin asılması, Arap liderlerini uykularını kaçırtacak kadar korkuttu. Şimdi Hamas da bir efsane yazarsa, İranSuriye ittifakının Ortadoğu'nun çekim merkezi olmasını hiçbir gücün engelleyemeyeceğini biliyorlar. Bu da onları halklarına rağmen farklı tercihlere yöneltiyor.

Gazze bir kuşağı süpürecek
O yüzden kimi, Peres'in dediği gibi, İsrail'in kazanması için gizliden gizliye dua ediyor.
Kimi "Hamas'ı güçlendirmeden Filistinliler'i desteklemek" diye ifade ettikleri politikalar geliştirmeye çalışıyorlar: El-Fetih'in ve Başkan Mahmud Abbas'ın otoritesinin yeniden "Tüm Filistinliler"i kapsayacak biçimde pekiştirilmesi, daha sonra tarafların Filistin-İsrail barışı için masaya oturtulması gibi... Ama böyle bir sonuç için de Hamas'ın pes etmesi gerekiyor. Hamas'ın pes etmesi için de İsrail'in kazanması. Yani, İsrail için dua edenler ile Hamas'ı güçlendirmeden Filistinliler'e el vermek isteyenler, aslında "Janus'un iki yüzü"nü temsil ediyorlar.
Arap sokağındakiler de bütün bunları görüyorlar, biliyorlar. Yeni yeni fark etmeye başladıkları bir "Dönüşüm" daha var: Filistin sorunu yarım yüzyıl boyunca "Arap-İsrail çatışması" diye tanımlandı. Ama Arap liderler son yıllarda bu söylemi sessiz sedasız değiştirmeye çalıştılar ve sonunda başardılar: Filistin sorunu artık "Arapİsrail çatışması" değil, "Filistinİsrail çatışması!"
Daha doğrusu sokaktakilere göre Araplar'ın davası, saraydakilere göre ise Filistinliler'in sorunu!
İşte bu ayrışma "Gazze savaşından sonra" daha da keskinleşecek.
Gelişmeler elbette Hizbullah lideri Nasrallah'ın ve Şam yönetiminin resmi görüşlerini yansıtan Suriye gazetesi "El Vatan"ın Mısırlılar'dan "1952 ihtilalini tekrarlamaları" beklentilerinin gerçekleşmesine kadar gitmeyebilir.
Tahran'ın "Ürdün'de 2009'da, Mısır'da 2010'da rejimler yıkılacak" iddiası da olmayacak duaya amin demekten öteye geçmeyebilir.
Ama barış havarisi İsrailli politikacı ve gazeteci Uri Avnery'nin kehaneti çok ama çok büyük olasılıkla tutacak. Şöyle:
"Gazze savaşının tarihi sonuçları olacak. Laik Arap milliyetçiliği ideolojisiyle yetişmiş yöneticiler kuşağı, Cemal Abdülnasır'ın, Hafız Esad'ın, Yasser Arafat'ın halefleri sahneden silinecek. Yerlerini radikal dinci kadrolar alacak."
Bu da Ortadoğu'ya yeni savaşların tohumlarının ekilmesi demek olacak. Yeni, çok daha uzun ve çok daha kanlı savaşların...