kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Ocak 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

Tuncay Güney'in görevi

SABAH'ın üç gün peş peşe verdiği Ergenekon haberlerinde 'dezenformasyon mu var?' tartışmasına tanık olduk geçen hafta. Bir MİT belgesi ile bağlantılı tartışma 'yanıltma' sorusunu da içinde taşıyor.
Gazetecilikte en zor habercilik istihbarat alanında yapılır. Gizli servisler, örtülü örgütler, yeraltı faaliyetleri...
Gazeteci bu alanda hareket ederken hem kanunu hem de yanıltma amaçlı "bilgileri" her zaman göz önünde tutmak zorundadır.
Son dönemde özellikle Ergenekon davası ve soruşturmasıyla ilgili haberlerde bunu yaşıyoruz.
Geçen hafta açılan bir tartışma, doğrudan SABAH'ı ilgilendirdi.
Gazete 26, 27 ve 28 Kasım tarihlerinde manşet ve sürmanşetten, Ergenekon soruşturma ve davasının "kilit isimlerinden" bilinen Tuncay Güney'le ilgili olarak, bazı belgelerden ulaşılan bilgileri yayınlamıştı.
Buna göre -26 Kasım tarihli manşette kaydedildiği gibi-Güney, MİT'in İpek kod adlı elemanıydı. MİT ona Ergenekon ve JİTEM'e sızma görevi vermişti. Güney "MİT'in bilgisi dahilinde" JİTEM ile çalışmış ve iki örgüte karşılıklı bilgiler aktarmıştı.
MİT daha sonra haberin dayandığı belgeyi doğrulamış, ama Güney'in "kayıtlı eleman" olmadığını, o sıralarda "şüpheli faaliyetleri dolayısıyla üzerinde çalışma yapıldığını" açıklamıştı.
SABAH'ın bu haberleri ardından, 7 Ocak tarihli Bugün gazetesinde "MİT değil JİTEM'in elemanı" manşetiyle verilen bir haber, öncekilerle çelişkili bir fotoğraf ortaya koydu. Buna göre, MİT'in yalanlamadığı o belgedeki kayıtlara göre Güney, Ergenekon sanıklarından Veli Küçük'e bağlı olarak JİTEM adına çalışmaktaydı.
Bunun üzerine "hangisi doğru?" ve "dezenformasyon mu var?" tartışması çıktı.
SABAH'ın Ergenekon'u gün gün izleyen muhabiri Abdurrahman Şimşek ile SABAH'ta güvenlik ve istihbarat alanında uzman muhabir olarak çalışan Ferhat Ünlü'ye "haberlerinizin arkasında duruyor musunuz, yoksa yanıldınız mı?" diye sordum.
Abdurrahman Şimşek:
"Kod adı İpek başlıklı haberimde Tuncay Güney'in 1992'den itibaren JİTEM'e sızma görevi verilen bir MİT elemanı olduğunu, kuruluşu ve işleyişi hep tartışılan JİTEM adlı örgüt içerisinde faaliyet göstererek elde ettiği tüm istihbaratı MİT'e aktardığını yazmıştım. Ben, gazetede yayımlanan haberimi, gördüğüm MİT belgesi dışında güvenilir haber kaynaklarımdan edindiğim tutarlı bilgileri derleyerek hazırladım. Haberimdekiler, sadece bir belgeye bakılarak ortaya çıkartılabilecek hususlar değildir. Olayın tarafı olan kurumlar dikkate alındığında sadece bir belgede yazılanlarla kişilerin deşifre olması beklenemez. Ancak 7 Ocak'ta bir gazete, Tuncay Güney'in MİT değil, JİTEM elemanı olduğunu sadece yayınladığı belgeye dayanarak iddia edebilmiştir. Bu haberde benim hazırladığım haberde de yer alan hususlara yer verilmiş ve Tuncay Güney'in JİTEM elemanı olduğu belirtilmiştir. Oysa yayımlanan belge tek başına bir kişinin JİTEM elemanı olduğunun tespiti için yeterli değildir."
Ferhat Ünlü'nün görüşü:
"Tuncay Güney gibi kişiler, karmaşık ilişkileri nedeniyle herhangi bir istihbarat teşkilatı için haber kaynağı olarak kullanılmaya müsaittirler. Kimi zaman çift taraflı (double) çalıştıkları da görülür. Güney, Ergenekon adı verilen yapılanmayla ilgili bilgileri ifşa eden ve yaygın görüşe göre 'örgütü çökerten' biri olduğuna göre Ergenekon'la ilişkilendirilen JİTEM'in üyesi ve Veli Küçük'ün adamı olduğu iddiası mantık silsilesi içinde yanlıştır. En azından JİTEM'in, Güney'in çalıştığı asıl, nihai teşkilat olmadığı görülmektedir. Tuncay Güney'in, bir başka kurum adına JİTEM içine sızıp istihbarat faaliyeti yürütmüş olması daha akla yakın bir seçenektir. Eğer Ergenekon, darbeye zemin hazırlamak amacıyla faaliyet yürüten bir örgüt ise Milli İstihbarat Teşkilatı'nın bu örgüt içine muhbir yerleştirmesi doğaldır. Nitekim Abdurrahman Şimşek'in haberinde MİT'in Güney'i, JİTEM ve Ergenekon içine sızdırdığı cümlesi yer almaktadır. Öte yandan bir erkeğin iki soyadı olamayacağı ve soy isimler parantez içinde yazılamayacağına göre 'İpek' kod adının gizeminin de çözülmesi gerekmektedir. 7 Ocak 2009'da bir gazetede yayımlanan haberde Güney'in kesinlikle MİT elemanı olmadığının ileri sürülmesi haberin, sadece 'SABAH'ı yanlışlamak' için hazırlandığı izlenimini uyandırmaktadır. 'Güney MİT'le irtibatlı değil' hükmünü aceleci ve kusurlu buluyorum. Zira bir kişinin MİT adına çalışmadığını kesin olarak söyleyebilmeniz için MİT'in arşivinin tamamını taramış olmanız gerekir."
Okur Temsilcisi: Ben belgeyi görmedim. Ama gazeteleri gözden geçirdiğimde, bazı noktaların altı çizilmeli. Abdurrahman Şimşek'in haberinde, bir bütün olarak bakıldığında, Güney'in karmaşık ilişkiler ağı görülüyor. JİTEM-MİT arasında ikili ilişkisi açık. Dolayısıyla hangi örgüte esasen bağlı olduğu, Ünlü tarafından belirtildiği gibi, araştırılıp açıklanmaya muhtaç.
Ancak, SABAH manşetinin altındaki spotta ve içerdeki haberin ilk cümlesinde yer alan "MİT elemanı" terimi bu açıdan "kafa karıştırıcı" görülebilir.
"MİT için/adına çalıştığı" denseydi beki daha sağlıklı bir ifade olurdu.
Şimşek'in
26 Kasım tarihli haberi pek çok çarpıcı unsur içeriyor. Ama JİTEM bağıyla ilgili bölüm, acaba biraz daha öne çıkıp daha ayrıntılı işlenmeliydi?
Öte yandan, Bugün'de ön sayfadan "İran masasında çalışmadı" denmiş ama sayfada bu ifadeyi kanıtlayan belge ifadesi yok. Bu da şüphe doğuruyor.
Bu tartışmadan bir "dezenformasyon" sonucu çıkmaz. Olsa olsa, henüz yeterli kıvama ulaşmayan, dolayısıyla elde edilecek başka bilgilerle ve dava sürecinde ifadelerle son şeklini alacak, bir haber akışıdır söz konusu olan. SABAH'ın haberi Güney'in MİT ve JİTEM'le bağlarını biraz daha netleştirmiştir. Hepsi budur.