kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Operasyonlardan tedirgin olan subay tipleri

Ajanslar Ergenekon'daki son gelişmeler hakkında Batı basınının yorumlarına yer veriyor. Mesela ABD'nin ünlü gazetesi New York Times'ın Türkiye muhabiri Sabrina Tavernise'e göre "Subayların gözaltına alınması, ordudaki huzursuzluğu" körüklemiş.
Org. Başbuğ'un, Başbakan Erdoğan ile 'beklenmedik' görüşmesi, "Türkiye'nin güçlü ordusundaki kaygıların" derinleştiğinin bir işaretiymiş.
İngiliz The Guardian gazetesinin Türkiye muhabiri Robert Tait ise son operasyonun üst düzey subaylar arasında 'alarm' yarattığını yazmış.
Bazı yorumculara göre ordunun sabrı tükeniyormuş. Çünkü gözaltına alınan bazı kişilerin Ergenekon komplosu ile bir alakası yokmuş. Sadece siyasi bir hareket söz konusuymuş.
Bence bu tip yorumları yapan Batılı gazetecilere ve uzmanlara Türkiye siyasi tarihi konusunda hızlandırılmış bir kurs vermek gerekiyor.
O da yetmez, bu arkadaşlara kısaca 'Gladio' dediğimiz örgütlenmenin ne olduğunu ve hepsinden önemlisi İtalya'da nasıl tasfiye edildiğini de anlatmak gerek.
Bologna Tren İstasyonu'na bomba koyarak 85 kişinin ölmesine, 200'den fazla insanın yaralanmasına yol açacak kadar gözü dönmüş olan İtalyan Gladiosu'nun tasfiyesi hiç de kolay olmamıştı.
1940'ların sonunda 600 küsur kişiyle kurulan Gladio, 1980'lere vardığında 15 bin kişiye ulaşmıştı. Bunlardan 5 bini mahkemeye çıkarıldı.
Yani İtalya'nın her kesiminden insanlar Gladio'nun parçası haline getirilmişti: Askerler, siyasetçiler, emniyetçiler, işadamları, medyacılar, hukukçular, mafyacılar...
Soruşturma ve yargılama, cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık gibi en üst düzeylere çıkmış siyasetçilerin dahi Gladio'nun bir parçası olduğu ortaya koydu.
Mahkemeler ünlü simaları tutukladıkça, İtalyan medyası, bugün Türkiye'de olduğu gibi yaygaralarla doluyordu:
"Olacak değil! Kendimden kuşkulanırım, ondan kuşkulanmam. Böyle bir vatansever nasıl tutuklanır? Karşı tarafın komplosu bu! Ordu rahatsız."
Gelelim Türkiye'ye:
Şu sıralar Ergenekon operasyonunun 10'uncu dalgasına şahit olmaktayız.
Türk Silahlı Kuvvetleri bugüne kadar köklü bir biçimde rahatsız olmadı da, şimdi mi oluyor?
Ordu üst yönetimini rahatsız eden, Ergenekon operasyonu değil. Çünkü örgütün dağıtılmasını onlar da istiyor.
Sorunu şu tip gruplar yaratıyor:
1) "Sivillerin komutanlarımıza dokunmasına nasıl izin verirsiniz" diyerek üstlerini yetersiz göstermeye çalışanlar.
2) Kendileri de bazı derin görevlerde bulundukları için, "Ne yani, yarın öbür gün bizi de mi açıkta bırakacaksınız" diye telaşa kapılanlar.
3) Gözaltına alınanların ve tutuklananların arkadaşı ya da akrabası olanlar.
4) Ergenekon ideolojisine sempati duyanlar. Darbe heveslileri.
5) Örgüte bulaşmış olup sıranın kendilerine gelmesinden korkanlar.
İşte bu tip gruplar Genelkurmay'a aşağıdan baskı uyguluyor. Daha önce Org. Hilmi Özkök ve Org. Yaşar Büyükanıt'a yapıldığı gibi, şimdi de Org. İlker Başbuğ'u zor durumda bırakmak istiyorlar.
Sanki Org. Başbuğ "Hükümete teslim olmuş" gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar.
Bu durumu, "Ordu rahatsız" cümlesiyle nitelemek ne kadar doğru?
Siz karar verin.