kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Ergenekon'un tasfiye edilmesini en çok kim ister?

Siyasi konularda tecrübeli sayılabilecek bir zat dün soruyordu: " Bilerek vatanına ve halkına zarar verecek herhangi bir eyleme girmesi söz konusu olamayacak kişiler niçin gözaltına alınabilmiş, niçin tutuklanmışlardır? "
Bu düşünce biçimine sahip başka insanlar da var; özellikle de okumuş kentliler arasında.
Şöyle düşünüyorlar: Devletin önemli kuruluşlarını yönetmiş, bugüne dek bir suç işlediği görülmemiş büyükbaşlar, nasıl tutuklanabilir?
Olacak iş mi, efendim?
Belli ki yaptıran hükümet!
Onlar anlamak istemeseler de biz üstümüze düşeni yapalım. Konumuz açısından Ergenekon'un tarihini iki bölüme ayırabiliriz:
Birinci dönem: Türk Gladiosu olarak 1950'lerde NATO ve ABD tarafından kuruldu ve Silahlı Kuvvetler'in denetimi altında, Sovyetler Birliği yıkılına dek faaliyet gösterdi.
İkinci dönem: Batıda Gladiolar tasfiye edilirken bizdeki kabuk değiştirdi; Kemalist ve Avrasyacı bir ideolojiyle yeniden şekillendi.
Ergenekon'un tepe yöneticileri, üst düzey emekli generallerdi.
Örgütün içinde diğer kesimlerden devlet görevlileri ( öğretim üyeleri, hukukçular, emniyetçiler, vb. ) ve siviller ( işadamları, gazeteciler, siyasetçiler, mafya, vb. ) vardı.
Türkiye ve dünya şartları değişirken, Ergenekon ile TSK arasındaki bağlantı da zayıflamaya başladı.
Bu örgütün artık tasfiye edilmesi gerekiyordu (muhakkak ki bir başkasını kurarak!)
Ancak 2002'de AKP'nin iktidar olması durumu değiştirdi. Farklı gruplar AKP karşıtlığı temelinde bir araya geldi.
Bunların içinde şunlar vardı: TSK içindeki darbe heveslileri, otoriter bir rejim isteyenler, Rusya-Çin eksenini hedefleyenler, şeriattan korkan laikçi orta sınıflar, bazı Alevi kesimler, küreselleşmeden zarar görenler, ikbal peşindeki maceraperestler, İstanbul sermayesinin bir bölümü, vs.
Ergenekoncular işte bu kesimleri organize edip sahaya sürdü. Ancak kendi güçleriyle darbe yapmaları imkânsızdı; TSK'nin devreye girmesi şarttı. Ne var ki bu konuda orduda mutabakat yoktu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi kritik olaylar, Ergenekoncuları tasfiyeden kurtardı ve hatta TSK ile geçici ittifaklar oluşmasını sağladı. (Bkz. Cumhuriyet mitingleri .)
Artık Ergenekon'un tasfiyesi gerekiyor. Bunu en çok TSK istiyor. Çünkü hem işlevi bitti, hem de ordu hiyerarşisini bozacak hamleler yapıyor.
Ama örgütte çok sayıda emekli komutanın ve önemli şahsın bulunması, ayrıca kimi medya gruplarının hükümeti vurmak için onları desteklemesi, süreci sancılı hale getiriyor.
" AKP'ye muhalefet ettiğimiz için böyle oldu " diyerek direniyorlar. Bu arada Ergenekonculuğa yatkın subaylar da alttan Genelkurmay'ı zorluyor.
Org. İlker Başbuğ'un, koltuğuna oturur oturmaz, Ergenekon tutuklularına ziyaretçi yollaması, kendi kamuoyuna yönelik bir mesajdı.
Özetle: Seçilmiş Meclis'e karşı darbe hazırlamak, bunun için örgütlenmek, planlar yapmak, cephanelik kurmak, muvazzafların ve askeri öğrencilerin aklını çelmek için uğraşmak, ölme ve öldürme yeminleri etmek, Danıştay'a saldırmak...
Bu ve benzeri eylemler, "vatanına ve halkına zarar vermek" değilse; söyleyecek bir lafım yok!